Haçlı seferlerini unutamadılar

Haçlı seferlerini unutamadılar

Batı'nın kendine düşman yaratmak için İslamofobi'yi ortaya çıkardığını belirten Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, “İslamofobi, İslam düşmanlığıdır. Bunun kökü de Haçlı Seferleri'ne kadar dayanmaktadır” dedi

BLOKLAŞMA TEHLİKESİ

Orta Doğu'daki yaşanan son gelişmeleri Merhaba'ya değerlendiren Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, “Son dönem hadiselere baktığımızda özellikle Suriye'de ve Irak'ta yaşananlar her şeyi ortaya koyuyor. Artık bölge ülkeleri bile bloklaştı. Suriye iç savaşının bu hale gelmesinden sebeplerinden biri de bölge ülkelerinin, farklı grupları desteklemesidir. Bu şekilde çözüme gidilmez” dedi.

BÖLGENİN SÜPER GÜÇLERİ

İran ve Türkiye'nin Orta Doğu'nun en güçlü iki devleti olduğuna dikkat çeken Bilgin, “Amerika ve Batı bu iki ülkeden çekiniyor. Çünkü, İran'ın arkasında Rusya ve Çin var. Bu da Türkiye ile İran'ın ilişkilerini güçlendirmesini sağlıyor. Geçmiş yıllarda Sunni ve Şafi çatışması çıkarılmış. Bu oyunlara artık, iki ülke de geliyor. Dostluğumuz bunlara inat bir kat daha artmalı” diye konuştu.

 

*İlk olarak iç ve dış politika gündemini değerlendirir misiniz?

- Son yıllarda yeni bir takım ittifaklar gündeme geldi. Seçim arifesindeyiz ve dolayısıyla seçimlerin sonuçlarını bekleyip göreceğiz. Dış politikada ise artık gerek Orta Doğu bölgesi gerekse Karadeniz havzası ve Doğu Avrupa çevresinde hadiseler Uluslararası boyuttadır ve kötüye doğru gidiyor. Bunun da sebeplerini üç bazda ele almak mümkün. En önemli sebep artık 21. yüzyılın mesele ve sorunları soğuk savaş yöntemleri ile çözülemiyor. Bu artık ortaya çıktı. Günümüzdeki mevcut Uluslar arası sistem. Birleşmiş Milletleri ele alırsak sadece 5 devletin veto hakkı var. Diğer devletler ise yok sayılıyor. Bu sisteme baktığımız zaman temel kurumlar, soğuk savaş döneminde kurulmuş. Bunun yapısı soğuk savaş sonrası da devam ediyor. Ama Uluslar arası sorunlara cevap üretmekten çok uzak. Aksine yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Artık bu sistemin değişmesi gerekiyor.

Bölgesel olarak baktığımızda ise etrafımız kaynıyor. Irak ve Suriye'de iç savaş devam ediyor. ABD ve Batılı güçler devamlı Irak'ı bombalıyor. Son yıllarda IŞİD diye de bir örgüt çıktı. Bu örgütün çıkma sebebini incelemek lazım. Bu örgütün çıkma sebebi Amerikan'ın Irak işgali idi. Amerikan'ın gelip Irak'a işgal etti ve bu hala devam ediyor. Ne zaman Batılı güçler Orta Doğu'ya müdahale etti. O zaman bu coğrafyada kaos ve sorunlar arka arkaya geldi. Sorunlar da hiçbir zaman çözülmedi. Lokal olarak baktığımızda İran ve İsrail büyük rol oynuyor.

İSLAM DÜŞMANLIĞI VAR

*Hocam Batı'nın Orta Doğu'daki yaptıkları ortada. Buna rağmen İslamofobi adı altında korku psikolojisi yapıyorlar. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?

-İslamofobi zaman zaman gündeme geliyor. Karikatürlerle bunları gündeme getirdiler. Amerika, Hollanda ve birçok ülkede Müslümanlara saldırı var. İslamofobi İslam korkusu değil, İslam düşmanlığıdır. Bunun tarifini iyi bir şekilde yapmalıyız. Bunun kökleri Hz. Peygamber dönemine kadar gider. En barizi de Haçlı Seferleridir. Bu seferlerde İslam'a bir saldırı var. İspanya'da Endülüs medeniyeti var ve geriye bir tane Müslüman bırakılmıyor. İslam'a saldırı Osmanlı döneminde de yapıldı. Orta Doğu'da böl, parçala, yut politikası uygulandı. Günümüzde soğuk savaş dönemi ile birlikte Batılılar kendi askeri ve siyasi hegemonyalarını devam ettirmek iççin kendileri düşman üretti. Komünizme karşı düşman oldular. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra da Batı yeni bir düşmana ihtiyaç duydu. Çünkü bu şekilde dünyayı daha iyi sömürme fırsatı duydu. İdeolojik fikirlerini daha iyi yayabilmek için düşmana ihtiyaç duydular. Bu da İslam düşmanlığıdır. Bunu post modern olarak nitelendiriyorlar. İslam'dan neden korkuyorlar? IŞİD var, Hirıstiyanlara karşı saldırı var. Kafa kesiyorlar diye bunu yayıyorlar. Ama bunları ortaya çıkaran zaten Batılılar. Irak'ta sizin ne işiniz var? Amerika ve Batılılar birleşerek Irak başka olmak üzere birçok Müslüman ülkelere girdi. Bunun sonucunda da bu coğrafyada bir tepki çıktı. Ancak bu tepki kontrolsüz olunca bir takım sorunlar da ortaya çıktı. Şimdi de bunlar bahane edilerek İslam'ı engellemek istiyorlar.

BÖLGE ÜLKELERİ BLOKLAŞTI

* Petrolden dolayı dünyanın gözü Orta Doğu'da. Bundan dolayı şiddetli çatışmalar devam ediyor. Orta Doğu'yu bu süreçte neler bekliyor?

- 2011 yılındaki Arap Baharı'na ben Arap Uyanışı diyorum. İlk ortaya çıktığında demokratik bir hak arama hareketiydi. Hak ve özgürlük için mücadele edilmişti. Ancak sonra ne oldu? Mısır'da demokratik haklarla iktidara gelen İhvan'a darbe yapıldı. Bir tek Tunus hariç, Arap Uyanışı Batılılar tarafından bertaraf edildi. Yakın vadede bir çözüm ümidi gözükmüyor. Son dönem hadiselere baktığımızda özellikle Suriye'de yaşananlar, Irak'ta yaşananlar her şeyi ortaya koyuyor. Artık bölge ülkeleri bile bloklaştı. Suriye iç savaşının bu hale gelmesinden sebeplerinden biri de bölge ülkelerinin, farklı grupları desteklemesidir. Yangın var ve bu yangına benzin dökülüyor. Yakın vadede Orta Doğu bölgesinde iç açıcı tablo gözükmüyor.

İRAN İLE TÜRKİYE DOSTTUR

*Orta Doğu'da Türkiye ve İran karışıklıklardan biraz daha uzak. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

-İran ve Türkiye bölgenin kadim devletleridir. Bölgenin en güçlü iki ülkesidir. Kasr-ı Şirin antlaşmasından beri Türkiye ile İran barış halindedir. Büyük bir savaş ortaya çıkmamıştır. İran'da Avşar Hanedanlığı'nda güç kuran Nadir Şah var. Onun önerisini hatırlatmak istiyorum. O, Rusya'nın tehdidini görerek Suni ve Şafi mezhebini yakınlaştırmak istemiştir. İttifak ilişkisi önerisi vardı. Ancak bu dikkate alınmadı ve Rusya İran ile Gülistan antlaşması imzaladı. Türkmen Çayı Antlaşması imzaladı. Bu iki antlaşma ile İran'ın büyük bir bölümünü işgal etti. Ardından da Rusya, Edirne Antlaşması ile Osmanlı'ya büyük darbe vurdu ve ardından Yunanistan bağımsız oldu. Sonucunda da Osmanlı'ya büyük tazminat ödetti. İran ile Osmanlı birbirine düşünce Rusya her iki devletten de fayda sağladı ve büyük zarar verdi. Bölgesel denklemler açısından Türkiye ve İran'ın hiçbir şekilde çatışmaya ve hiçbir şekilde birbirine girme lüksü yoktur. Bölgesel istikrar açısından bu çok önemlidir. Elbette bölgede siyasal, ekonomik ve ticari rekabet olabilir. Ancak bu iki ülkenin bu ilişkileri dengede olmalıdır. İran'ın karıştırılmasını istiyorlardı. Amerika ve Batı İran'ı da yıpratmak istiyordu. Ancak bu fikirden uzaklaştılar. Çünkü İran'ı Rusya destekliyor. Bunun yanında da Çin gibi bir güç var. Rusya'nın Kırım'ı işgal etmesi ve Ukrayna'nın bir bölümünü hakimiyeti altına alması tekrar denge siyasetini gündeme getirdi. Şu anda gerek bölgesel gelişme gerekse Uluslar arası gelişmeler İran'ın lehine geliyor. Yakın vadede gerek Amerika'nın gerekse Rusya'nın İran'ı parçalama siyasetinden uzaklaştı.

BAŞARILI OLAMAZLAR

*Hocam son günlerde özellikle üniversitelerde sağ-sol kavgası çıkarılmaya çalışılıyor. Bundaki asıl amaç Türk-Kürt kavgası olabilir mi?

-Sağ-sol kavgası geçmiş yıllarda da çıkarılmaya çalışıldı. Türkiye'nin gelişmesini istemeyen dış güçler Sunni-Alevi, sağ-sol ve Türk-Kürt kavgası çıkarılmaya çalışılıyor. Bunlar Türkiye'de tutmaz. Çünkü binlerce yıldır aynı coğrafyada yaşıyoruz. Selçuklu ve Osmanlı Devleti himayesi altında en parlak dönem yaşandı. Bizleri birleştiren en önemli güç de İslam'dır. Bu arayışlar ve projeler amacına ulaşmaz. Türk-Kürt diye adlandırmak bile bu kavganın çıkarılması için ilk adımdır. Türk milleti denildiğinde kimsenin aklına bu Kürt mü ya da Laz mı denmez. Bir bütün olarak ele alınır. Böyle bir şeye asla taviz vermemeliyiz. Kardeşliğimizi dış güçlere inat, daha da güçlendirmeliyiz.

Mustafa Sıtkı Bilgin kimdir?

1967 yılında Trabzon'da doğan Mustafa Sıtkı Bilgin, ilk ve orta öğrenimi tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi, Tarih Böl: Lisansı'nı 1989 yılında tamamladı. Yüksek lisans, doktarasını tamamladıktan sonra 2011 yılında Profesör olan Bilgin, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde uzman olarak çalıştı. Birmingham Üniversitesinde Türk Dış politikası konusunda kısa süreli ders ve

seminerler verdi. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, İngiltere ve ABD Dışişleri Arşivlerinde uzun süreli çalışmalarda bulundu. 35 makale yazdı. 1990-1993 yılları arası MEB’da öğretmenlik ve idarecilik yaptı. 2004’te Tübitak yurtdışı yayın ödülü, 2004’te KSÜ başarı ödülünü aldı.

Ağustos 2005-Şubat 2006 tarihleri arasında TÜBİTAK tarafından projesi kabul edilerek

İngiltere’ye Kıbrıs konusunda araştırma yapmak üzere gönderildi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum