Gökhan Tozoğlu: Devlette Yeni Fetö'ler Yaratmamak İçin Yapılması Gerekenler (1)

İYİ Parti Konya İl Başkanı Gökhan Tozoğlu

Devlette Yeni Fetö'ler Yaratmamak İçin Yapılması Gerekenler (1)

Birkaç gün sonra 15 Temmuz'un yıl dönümünde şehitlerimizi anacağız, hain darbe girişimini lanetleyeceğiz ve FETÖ hakkında birçok değerlendirmede bulunacağız. Elbette bu tabii bir durum ancak, ülkemiz FETÖ gibi bir bela ile neden karşılaştı ve yeni FETÖ'ler olmaması için neler yapılması gerektiğini yeterince konuşmuyor ve üzerinde durmuyoruz. Bu nedenle belki biraz uzunca bir değerlendirme olacak ancak bazı konuların da yeterince değerlendirilmesinde fayda vardır. Konunun uzunluğu nedeniyle birkaç parça halinde değerlendirme yapmak faydalı olacaktır.

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür sözünden hareketle ülkemizde bu yapının etkin olduğu dönemde yapılan yargılamaları ve verilen kararları, yaşanılan itibar suikastlerini, kaybolan canları çabucak unutuyoruz.

Ülkemizde kökü 80'lere kadar uzanan FETÖ'nün devlet içerisinde oldukça etkin hale gelmesi ne yazık ki AK Parti iktidarına rastlamıştır. 28 Şubat sürecinde yaşanan ağır baskı ve zulüm ortamı FETÖ'ye uygun ortamı sağlamış ve ciddi anlamda kökleşmiştir. AK Parti iktidarı ile de bu uygun ortam ile devlet bürokrasisinde güçlenmiştir.

AK Parti'nin ilk yıllarında vatandaşlarımızın önemli bir kısmı bu yapı hakkında müspet kanaatlere sahip olmuştur. Yani yurt dışındaki okullar, yurt içindeki dershaneler, yurt faaliyetleri gibi verilen dini görüntü birçok vatandaşımızı aldatmış ve insanlarımız bu yapı hakkında yapılan olumsuz kanaatlere pek de itibar etmemiştir.

Ancak işin gerçek yüzünü bilen ve gören insanlar tam da bu dönemde hem iktidar partisini, hem de vatandaşları uyarma gayretine girmiş ancak dönem FETÖ lehine gelişen bir dönem olduğu için bu yapının mensupları ellerindeki güçlü yayın organları (Zaman Gazetesi, Samanyolu TV, Sızıntı dergisi vb) marifetiyle halkı aydınlatmaya gayret edenleri dini açıdan ötekileştirme, tekfir etme yoluna giderek meseleyi marjinalize etme yolunu tercih etmiştir.

2005 yılından sonra artık sistem Emniyet teşkilatı neredeyse bütünüyle bu yapının eline teslim edilmiştir. O yıllar emniyet teşkilatının sahte delillerle operasyon yapıp, insanların özel hayatlarına kadar uzandıkları, ahlaksız bir yöntemle masum olduğunu bildikleri halde sırf kendilerine boyun eğmeyen insanlar hakkında operasyonların yapıldığı ve gözaltına alınıp mahkemelere ısmarlama deliller sunulduğu yıllardır.

2006 yılından 2014 yılına kadar ülkemizde bu yapı yüz binlerce hayatı karartmıştır. O dönemde birçok insan ve siyasi iktidar partisini bu yapı hakkında ikaz etmesine rağmen iktidar partisi o dönem işine geldiği için bu ikazlara kulak vermediği gibi bu ikazı yapanları aşağılama ve suçlama yoluna gitmiştir.

Özellikle 2010 referandumunda bu yapı devlet içerisinde yargı ve TSK'da daha etkin çöreklenebilmek için bu referandumu desteklemiş ve desteklemeyenleri anti demokratik olmakla itham etmiştir. İktidar partisi ile Fetullahçı yapılanma el ele bu süreci birlikte yürütmüştür. Bu süreçte bu yapı özellikle Türki Cumhuriyetlerde çok büyük etki alanına ulaşmıştır.

Maalesef ülkemizi idare edenler de farklı gerekçelerle bu yapılanmanın devlet içerisine çöreklenmesine, kurumları ele geçirmesine göz yummuş, sessiz kalmıştır. Bu hain yapı zaman içerisinde daha da güçlenerek kendisini iktidarı bile devirecek kadar güçlü hissetmiş ancak milletimizin feraseti buna izin vermemiştir.

İşte bu aşamada yeni 15 Temmuzlar yaşanmaması milletimizin temel beklentisidir.

Bunun için devlet yönetiminde, kamu atamalarında, görevlendirme, tayin ve terfilerde aslolan cemaat, cemiyet, tarikat ve parti bağlantısı olmamalı liyakat esas alınmalıdır.

Geçmişte FETÖ'ye tanınan imtiyazlar bu dönemde de başka yapılara tanınırsa bu aşamadan sonra yeni sorunlar ve maalesef yeni 15 Temmuzlarla karşılaşma ihtimali ortaya çıkar.

Bu düşüncelerle 15 Temmuz hain darbe kalkışmasını bir kez daha lanetliyor, yaşamını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.