'Geleneksel medya yok olmaz'

'Geleneksel medya yok olmaz'

Geleneksel medyanın yok olmayacağını dile getiren Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şükrü Balcı, “Yeni medya insanların hayatında yer edinse de geleneksel medya var olacaktır” dedi

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şükrü Balcı, Merhaba Gazetesi’nin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü için çıkardığı eke özel açıklamalarda bulundu.  Geleneksel medyanın son zamanda yaşadığı değişimi ve teknolojinin gazetecilik sektörüne kattığı yenilikleri değerlendiren Balcı, “Sosyal medya devlet otoritesine de meydan okuyor” dedi

GELENEKSEL MEDYA YAŞAMAYA DEVAM EDECEKTİR

*Geleneksel medyanın yok olacağına dair söylentiler mevcut. Ne düşünüyorsunuz? 

Geleneksel medya hiçbir zaman ölmez. Yeni medya insanların hayatına girse de günden güne yeni medyayı kullanan insanların sayısı artsa da geleneksel medya hâlâ insanların hayatında var olmaya devam edecektir. Geleneksel medya içerisinde değerlendirilen televizyon, bugün

insanların en çok kullandığı kitle iletişim aracıdır ve en fazla etki potansiyele sahip. Dolayısıyla toplumu etkilemek isteyen gerek siyasi çevrelerin gerek ekonomik çevrelerin her zaman ilk önceliği geleneksel medya ve geleneksel medya içerisinde de tabii ki televizyon başta yer alıyor. Tabii ki bu yeni medyanın gücünün de azaldığı anlamına gelmez. Yeni medyada günden güne teknolojik gelişmeyle birlikte insanların hayatında daha fazla var olmaya başladı. Özellikle belirli kesimlere seslenmek açısından yeni medyanın son derece işlevsel bir yapısı söz konusu. Toplumun genç ve dinamik kesimine eğer bir mesaj iletilmek isteniyorsa ya da onlar üzerinde bir etki oluşturulmaya çalışılıyor ise bu noktada yeni medya içerisinde internet ve sosyal medya teknolojisini, teknolojinin tercih edilmesi de gayet doğal bir şey. Yeni medyayla birlikte geleneksel gazetecilik öldü diye bir anlayış söz konusu. Ben bunu da kabul etmiyorum. Yeni Medyada gazetecilik yapsanız da Geleneksel gazetecilik mantığını bilmeden haberin üretim sürecini ve yazım mantığını, haberin sunum biçimini bilmeden zaten yeni medyada gazetecilik yapamazsınız. O yüzden yeni medyada da gazetecilik yapacak kişilerin öncelikle gazetecilik mantığını bilmesi, kavraması gerekir ve bu noktada da geleneksel gazetecilik hem eğitimsel anlamda hem de sektörel açıdan yaşamaya devam edecektir. Yeni medyanın insanların hayatına girmesi insanların hayatında günden güne daha fazla yer elde etmesi geleneksel medyanın yok olacağı anlamını taşımaz. Böyle bir kaygının olmaması lazım. Geleneksel medya, ister gazete olsun, radyo olsun, ister televizyon olsun, isterse dergi olsun bu değişim araçlarında yaşamaya devam edecektir. 

GAZETELER TALEP EDİLMİYOR

*Yazılı basının sorunları nelerdir? Düşüncelerinizi merak ediyorum.

Yazılı basının birçok sorunu var. Her şeyden önce yazılı basının bana göre en önemli hususu okuyucu sorunu olması. Gelişmiş batılı ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de gazete okuyucusu son derece düşük. Nüfusun neredeyse onda birinden daha azı ulusal gazeteleri takip ediyor. Bu oran Avrupa'da daha yüksek. Mesela bir Fransa'da 30 milyona yakın gazete okuyucusu var. Bu 30 milyona yakın gazete okuyucusunu da en az yirmi beş milyonu yerel ve bölgesel gazetelerin tercih ediyor ve bu noktada Türkiye'de ciddi anlamda bir okuma problemi mevcut. Biz hayatı görerek anlamlandıran bir toplumuz. Bugün dünyada yaklaşık 3 milyar, Türkiye’de ise 35 milyon kişi interneti kullanıyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte sosyal medyayı kullananların sayısında da ciddi bir artış görüldü. Şu an her 100 kişiden 78’i Facebook’u, her 100 kişiden 58'i de Twitter’ı kullanıyor. Sosyal medya devlet otoritesine de meydan okuyor. Dünya sosyal medyanın gücüyle Arap Bahar’ında, Türkiye ise, Gezi Parkı olaylarında tanıştı. Buna göre hayat gördüklerimizden ibaret. Ama görmediğimiz de bir hayat var. Görmediğimiz hayatta metinler de var. Biz okumayı sevmiyoruz. Çünkü okumak zihni yoran bir şey. O yüzden bu ülkede gazete daha az okunuyor. Televizyon daha fazla seyrediliyor. Çünkü televizyon yorulan zihinleri de dinlendiren bir kitle iletişim aracı. Tabii ki okuyucu sayısının azlığıyla birlikte gazetelerin ciddi anlamda reklam bulmada da birtakım kaygıları var. Gazetelerin beslendiği en temel damar, reklam üretici firmalarda reklam yayınında daha fazla ulaşmak adına televizyonu daha çok tercih ediyor. Televizyonda reklam vermeyi daha çok tercih ediyorlar. Eğer gazeteler uluslararası rekabet gücüne sahip olacaksa ya da ülke içerisinde rekabet gücüne sahip olabilecekse bu da maddi güçle ilişkili olan bir şey. Gazetelerin de bu noktada reklam bulmada yaşadıkları zorluklar beraberinde ekonomik anlamda istenilen düzeyde olmamalarına neden oluyor. Tabii ki yazılı basının en önemli sorunlarından bir tanesi de nitelikli personel çalıştırma problemi. Çünkü kitle iletişimden bahsediyorsak kitle iletişimin üç tane temel ayağı var. Bunlardan bir tanesi kitle, kitleye hitap etmek, ikincisi teknoloji kullanımı ki teknoloji kullanımı için de maddi bir güce sahip olmak gerekir. Üçüncüsü de profesyonellik. Gazetelerin bu noktada profesyonel, kalifiye, personel bulmada da zorlandıklarını söyleyebilirim ve bu noktada da aslında gazetelerin İletişim Fakültesi mezunu öğrencilere daha fazla yönelmeleri, istihdam problemini gidermede İletişim Fakültesi öğrencilerinden daha fazla yararlanmaları gerekir. Tabii ki personelin yetersizliği beraberinde üretilen ürünleri de etkiliyor. 

GÜVEN AZALIYOR

*Geleneksel medya toplumun sorunlarını ele aldığını düşünüyor musunuz?

Biz ciddi anlamda toplumun sorunlarını gazetelerde çok fazla göremiyoruz. Gazetelerin beslendiği damarlar var. Ekonomik çevre, siyasi çevre ve dolayısıyla bu çevrelerle daha ilişkiler geliştirmek adına gerek ekonomik gerek siyasi çevrenin haberlerde daha fazla ön plana çıktığını görüyoruz. Bu noktada toplumun sorunları görmezden geliniyor. Toplumda kendi sorunlarının gazetede yeterince yer bulmadığını gördüğünde o gazeteyi açıkçası talep etmiyor. Yani bunun dışında sahiplik yapısından kaynaklanan problemler var. Türkiye'de Avrupa ülkelerinde olduğu gibi medya tekelleri söz konusu. Bu mülkiyet yoğunlaşması beraberinde çok sesli medya ortamını ortadan kaldırıyor ve bu tek tipleşmeye neden oluyor. Bu tek tipleşme de beraberinde genelde kitle iletişim araçları özelde ise gazetelere olan güveni günden güne toplumun nezdinde azaltıyor.

TOPLUMUN SORUNLARI HASIR ALTI EDİLİYOR

*Türkiye’de gazete okunma oranları sizce neden düşük? Açıklar mısınız? 

-Biz okumayı sevmiyoruz. Dediğim gibi okumak zihni yoran bir şey. Bu ülkede kitap okuma alışkanlığı yok. Biz zihnimizin yorulmasını istemiyoruz. Ülkemizde Posta Gazetesi çok satıyor. Ama fikir gazetesi olan Cumhuriyet Gazetesi Posta gazetesine göre daha az satılıyor. Posta gazetesi görselliğin ön plana çıkarttığı için zihni daha az yoran bir gazete. Ama Cumhuriyet Gazetesi ise insanlara fikirler sunduğu, yazılar sunduğu bir gazete olmasına rağmen Posta Gazetesi kadar satılmıyor. Bizler okuma alışkanlığı olmayan bir toplum olduğumuz için o yüzden gazeteler az okunuyor. Gazeteler gerçekten toplumla bütünleşmede sorunlar yaşıyor. Bunun sebebi sahiplik ve mülkiyet yapısından dolayı olmaktadır. Bir takım çıkar ilişkileri nedeniyle, toplumun sorunları hasır altı ediliyor. Toplumun farklı kesimleri gazetelerde yeterince yer almıyor. Bu sebep ile toplumda o gazeteyi talep etmiyor. Burada yerel gazeteler çok önemli rol oynuyor. 

SOSYAL MEDYA BİLGİ ÇÖPLÜĞÜNE DÖNÜŞMÜŞTÜR

*Sosyal medyadaki bilgi kirliliği nasıl önlenebilir?

-Toplumsal bilinçle ile önlenebilir. Ne kadar yönetmelik hazırlanırsa hazırlansın ne kadar kanun olursa olsun, insanlar açık bulduğu anda kendi çıkarlarını koruyacaktır. Sosyal medya ile insanların artık biz de varız demeye başlamıştır. İçerik üreticilerin sayısı bu sayede artmıştır. Özellikle anonim hesapların sosyal medyada artması ve bu konuda insanların sosyal medyada paylaşım yapmasına daha çok cesaret vermiştir. Çoğu zaman yeterli kontrolden geçmeyen paylaşımların yalan haberlerle dolu olması olağan durumu gözler önüne sermektedir. Kısacası bilgi çöplüğüne dönüştüğünü söyleyebiliriz. Sosyal medya üzerinden gündemi takip ediyorlarsa yalan veya yanlış bilgilerle maruz kalındığını söyleyebiliriz. Yani insanların kontrol etmeden belli kaynaklara bakmadan bu bilgileri paylaşması “Fake News” olarak değerlendirdiğimiz haberlerin paylaşılması cesaretlendirilmesi noktasında oluşmaktadır. Bu noktada yapılan birçok araştırma gösteriyor ki haber açsından güvenirliği geleneksel medyaya göre daha düşük olmaktadır. 

TOPLUMA KARŞI SORUMLU OLMALILAR

*Basın kanunu hakkında düşünceleriniz nelerdir? Sosyal medya yasası gerekli miydi?

-Geleneksel medya için basın kanunumuz var idi. Yeni Medya için soruyorsanız elbette gerekli idi ve yapıldı. Çünkü Kitle İletişim Araçlarında çalışan arkadaşlarımız her şeyden önce topluma karşı sorumlu olmalılar.  Bu husus geleneksel medya için de geçerlidir yeni medya için de geçerlidir. Yeni medya araçlarında paylaşılan içeriklerin sadece çıkar üzerine olmaması gerekiyor. Nedeni ise toplumu yönlendirmeleri olduğunu bilmelerini istiyorum.  Her alanda değerlendirecek olursak büyük bir sorumluluk gerektirecek özelliği vardır.  Yeni medya araçlarını kullanan insanlara bu sorumluluğu hatırlatmada ihtiyaç vardır. Yasal düzenlemenin yapılması ifade özgürlüğü açısından bir engel değildir. Tam aksine güvence altına alınmıştır.

BİZLER SOSYAL BİLİMCİ DE YETİŞTİRİYORUZ 

*Gazetecilik bölümü okuyan genç iletişimcilere ne önerirsiniz?

-Derslerde her zaman anlatıyorum. Bizler burada sadece iyi birer gazeteciler yetiştirmiyoruz. Bir de iyi bir sosyal bilimci yetiştiriyoruz. İyi bir sosyal bilimci de yaşadığı topluma karşı duyarlı olan, yaşadığı toplumu tanıyan  birer bireyler yetiştiriyoruz. İyi bir gazeteci iyi bir okuyucu olması gerekir. Aynı zamanda yabancı dil bilgisi olması gerekir. Gazetecilik mesleğinde iyi bir yerlere gelebilmek için de akademik kariyerde düşünmek gerekebilir.  İyi bir gazeteci aynı zamanda analitik düşünebilen bir insan olması gerekir. Gözlemlediği işleri yorumlayan, gözlemleyen bireyler olması gereklidir. Elbette iyi okumak kadar iyi yazmakta önemli. Benim bu tavsiyelerini dikkate alacak genç iletişimcilerin meslekte başarılı yerlere geleceğine inanıyorum. Öğrencilerimize akademik hayatlarında başarılar diliyorum. 

ALİ GÖZEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.