Geçmişten geleceğe köprü oluyorlar

Geçmişten geleceğe köprü oluyorlar

KuleSite AVM’de bu yıl 10.’su düzenlenen ‘Dünden Bugüne Geleneksel Türk El Sanatları Şöleni’nde birbirinden güzel el sanatları, adeta geçmişten geleceğe bir köprü oluyor 

20 Şubata kadar misafirlerini bekleyen Geleneksel Türk El Sanatları Sergisi; Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya Ticaret Odası, Konya Ticaret Borsası Konya Sanayi Odası, Konya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği ve KuleSite Alışveriş Merkezi iş birliğiyle düzenleniyor. Sergi, 10. kez Konyalılar ile buluşuyor. Düzenlenen sergi kapsamında kündekâri, taş baskı, ipek dokuma, rolyef, halı dokuma, cam üfleme, semercilik, urgancılık gibi birçok sanat vatandaşların ilgisine sunuluyor. Sergiyi gezerken unutulmaya yüz tutmuş sanatları ve zanaatları görme fırsatı yakalayan vatandaşlar adeta geçmişe yolculuk yapıyor. 

SANATIN VE KÜLTÜRÜN BEŞİĞİ KONYA

50’ye yakın ustanın yer aldığı Düzenlenen Dünden Bugüne Geleneksel Türk El Sanatları Sergisi’nin mimarı, Ehl-i Hüner Grubu’nun koordinatörü ve Limon Ağacı Firmasının sahibi Serpil Polat, düzenlenen sergi ile alakalı Merhaba Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu. Serpil Polat, “Konya'da bu sergiyi 10. kez düzenliyoruz. Sergimizde yer alan sanatlarımız bizim yitip giden değerlerimiz. Sergimizde toplam 50’ye yakın zanaatkârımız var. Yine sergimizde çok farklı sanatlarımız da var. Türk kültürünü yansıtan ve yitip giden tüm değerlerimizi bu sergide görebilme şansımız var. Geleneksel Türk El Sanatları Şölenimiz ile gelecek nesillerimizle birlikte tüm vatandaşlarımıza öz kültürümüzü tanıtma amacındayız. Konya'da da gerçekleştirdiğimiz bu etkinliğimiz, Türkiye genelinde bir marka oldu. Türkiye'nin farklı noktalarında yaşayan sanatçılarımız bu organizasyonları iple çekiyor. Bu etkinliği bugüne kadar birçok noktada gerçekleştirdik fakat Konya’daki insanımız gerçekten bu sanatlara çok veriyorlar. Bir Konyalı olarak ayrıca bunu da belirtmek istiyorum. Sergimize ilgi gerçekten çok iyi. Konya kültürün beşiği olduğu kadar sanatın da beşiği. Dijitalleşen dünyamızda bu tür etkinliklerin önemini de bir kez daha anlıyoruz” dedi. 

4-4-1200x800.jpg

CAMA NEFESİYLE ŞEKİL VERİYOR

Düzenlenen sergiye Safranbolu’dan katılan Mehmet Emin Gelir, yüksek ısı ile genleştirdiği camlara üfleyerek şekil veriyor. El işçiliği ve hayal gücüyle camları üfleyerek sabırla şekillendiren ve camlardan kolyeler, vazolar ve süs eşyaları yapan Gelir, cam üfleme sanatının nadir temsilcilerinden. 35 yıldır Safranbolu’da cam işleme sanatı ile uğraştığını belirten Mehmet Emin Gelir, “35 senedir bu mesleği icra ediyorum. Mesleğimi her zaman severek yaptım. Cam üfleme sanatı, geçmişi çok eskiye dayanan zevkli bir sanat. Cam sanatçıları, camı birbirinden farklı formlara sokarak inanılmaz güzellikte objeler oluştururlar. Cam sanatı emek ve dikkat isteyen bir iştir. Cam üfleme sanatı, çok eski zamanlardan bugüne devam eden bir sanat. Cam, 1300-1500 derece sıcaklıkta akışkan hal alır. Ocakta ısıttığımız cama şekil verirken içi boş bir çubuk kullanıyoruz. Bu çubuğun uç kısmından biraz üfleyip şekil vererek soğuması için bırakıyoruz. Üfleme işlemi esnasında çubuğu sürekli döndürmek gerekir. Camın üfleme işlemi sırasında cam boyaları kullanarak istenilen renkte camlar oluşturulabilir. Üfleme sırasında kalıplardan da yardım alınarak farklı şekiller yapılabilir. Cama farklı şekiller vermek için sıcak ve erimiş haldeki cam, kalıplara dökülerek fırına atılabilir. Bu şekilde camdan objeler meydana gelir” şeklinde konuştu. 

4-8-1200x800.jpg

4 KUŞAKTIR SEMERCİLİK YAPIYOR

Manisa’nın Kula ilçesinde yaşayan ve düzenlenen serginin en yaşlı sanatkârlarından olan Ahmet Bak, semer yapımı ile en ilgi çeken stantlar arasında yer alıyor. Aile olarak 4 kuşaktır semercilik ile uğraştıklarını anlatan 68 yaşındaki Ahmet Bak, kendisinden sonra mesleğini devam ettirecek kimsenin olmadığını dile getirirken ilginin olmamasına rağmen minyatür semerler yaparak mesleğini canlı tutmaya çalıştığını da belirtti. Ahmet Bak, ayrıca şunları kaydetti: “Ben bu sanatı çok seviyorum. Semer yapmayı babamdan öğrendim. Bu meslek atalarımızdan geliyor. Ben dördüncü kuşağım. Semerin yorucu bir yapım aşaması var. Bir semer 3 günde yapılır. Önce saz kısmını yaparız, sazlar hayvana dokunmasın diye içine keçe çekeriz. Tüm işleri kendi elimizde yaparız. Tabi teknoloji bu kadar gelişmeden önce semer çok önemliydi. Semer yapımında denge de çok önemli. Dengeyi ayarlamazsanız hayvana eziyet edersiniz. Semerin bir diğer özelliği de hayvanın üzerine binen yükü hafifletmesi. Artık bu meslekler yok oluyor. Benden sonra bu işle ilgilenen kimse yok. Semercilik artık resimlerde kalacak. Mesleğimin devam etmesini isterim. Bu şekilde düzenlenen etkinlikler kaybolmaya yüz tutan eserlerini tanıtılması açısından çok değerli.”

4-5-1200x800.jpg

ANNESİNDEN ÖĞRETTİĞİ DOKUMA SAATINI KIZINA ÖĞRETİYOR

Kışın üşütmeyen yazın da terletmeyen el işlemesi pamuk içlik fanila dokuyan Fatma Yılmaz, 10 yaşından bu yana fanila dokuduğunu söyledi. Yün içliklerin önceden ev hanımlarının gelir kapısı olduğunu ancak zamanla unutulduğunu da dile getiren Yılmaz, “10 yaşımda annemden görerek bu işi yapmaya başladım. İlk zamanlarımda hobi olarak yaptığım bu iş daha sonra geçim kaynağım oldu. Tüm ürünlerinin el dokuması olduğunu dile getiren Yılmaz, “Bütün içliklerimiz el dokuması. Fanilaların bir diğer özelliği de 4 mevsim kullanılabilir olması. Fanilalar yazın terletmez, kışın üşütmez. Bunu giyen bir daha vazgeçemez. Şimdi her şeyin imitasyonu çıktı. Birçok ürünün içerisinde katkı maddesi var. Ama bizim yaptığımız bu fanila tamamen el emeği. Ben bu dokumayı annemden öğrendim, annem de kendi annesinden öğrenmiş. Ben de bu dokumanın inceliklerini kızıma öğrettim. İnşallah o da benden sonra kendi kızlarına öğreterek bu sanatı yaşatacak. Bugün bu işi tamamen hobi amaçlı yapıyorum.  Boş vakit geçirmektense atalarımdan öğrendiğim bu zanaatı insanlara sergilemeyi tercih ediyorum” ifadelerini kullandı. 

ÇOCUKLAR GELENEKSEL OYUNCAKLARA İLGİLİ

Oyuncak Adam El Sanatları ve Tasarım Atölyesi’nin sahibi Mustafa Akay, el yapımı oyuncakları ile sergide yer alıyor. Mustafa Akay, ayrıca “Bu oyuncakları halka tanıtmak gerçekten çok önemli. El yapımı kuklalar, bebekler yapıyorum. Çocuklar da artık dijital oyuncaklardan sıkıldı. Gençlerimiz ve çocuklarımız şuan yabancı çizgi filmler ile büyüyor. Çocuklar izledikleri şeylerin de etkisi altında kalıyorlar. Sonra çocuklara değerler eğitimi vermeye kalkıyoruz. Ama bilmiyoruz ki çocuklara ilk mayayı yanlış çalıyoruz. Ben bu sanatla bunu yıkmak istiyorum. Kendi kültürümüzü yansıtan oyuncakları yaparak bu duruma itiraz ediyorum” dedi. 

4-7-1200x800.jpg

URGANCILIK MESLEĞİNİ TEK BAŞINA YAŞATIYOR

Tokat’ta yaşayan ve 24 yıldır urgancılık yapan 47 yaşındaki 2 çocuk annesi Ayşe Darende, sıra dışı mesleği ve çalışma azmi ile unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alan urgancılığı yaşatmaya çalışıyor. Eşinden öğrendiği mesleği 1997 yılında yapmaya başlayan Ayşe Darende, memleketi Tokat’ta Urgancı Ayşe olarak bilindiğini de belirtti. “Eşimden öğrenerek kendimi geliştirdim. Şimdi kendi dükkânımda işimi severek yapıyorum” ifadelerini kullanan Darende, şunları belirtti: “Urgan ipi normal iplere göre daha sağlam urgan ipinin yapım aşaması biraz zahmetli ama bir o kadar da dayanıklı. Urgan bitkisinin kökleri, lifleri tel tel ayrılıyor. Pek çok işlemden geçiyor. Urgan daha sonra iphalini alıyor ve çok sağlamlaşıyor. Urgan ipi yıllarca kullanılmış. Gemilerde halat olarak, hayvanlarda başlık olarak, insanoğlunun elinin ipe ihtiyaç duyduğu her yerde kullanılmış. Düşünün bu ip o kadar sağlam bir şeymiş ki unutulup gitmemiş.”

DOKUNAN YÜN BATTANİYELERE YOĞUN İLGİ

Sergiye Siirt’ten katılan dokuma ustası Mesut Harmasi, “El sanatları sergimiz var. Onları tanıtmaya geldik. Dokuma tezgahımı da getirdim. Kilim, bataniye, heybe gibi ürünler dikiyorum. Özellikle Siirt battaniyesi dokuyorum. Genelde yün iplik kullanırız. Bugün evlerimizde halen kullanırız bu ürünleri. Fakat artık bu ürünleri üreten çok ustamız kalmadı. Çünkü kimse artık bu meslekleri yaşatmanın derdinde değil. Yani artık bu meslekler yavaş yavaş ölüyor. Düzenlenen sergi gerçekten çok güzel geçiyor. Battaniyelerimize ve kilimlerimize ilgi var. Ama dediğim gibi artık bu sanatlar yok oluyor” açıklamalarında bulundu. 

SİVAS HALILARI SERGİNİN EN RENKLİ ÜRÜNLERİ ARASINDA

Sivas’ın Kangal ilçesinde icra ettiği dokumacılığı düzenlenen sergide Konyalılara tanıtma imkanı bulan bir başka sanatçı ise Mehmet Yüceyurt,  insanların artık eskiyi aradığını belirten ve bu tür geleneksel sanatların yoğun ilgiyle karşılaştığını vurgulayan Yüceyurt, şunları söyledi: “Sivas halılarını tanıtmaya geldik. Kilimler, halılar, çantalar ve daha farklı birçok ürünü sergileme şansımız oldu burada. Sivas halıları geçmişten beri evleri süsleyen bir eşya. Eski ürünlerde sağlık var, doğallık var. Zaten bugün hastalıkların çoğalmasının başlıca nedeni de kullandığımız sağlıksız eşyalar. Fabrika çıkışlı halıların malzemeleri naylon, yapay ürünler. Oysa biz halılarımızı koyun yününden yaparız. Bu yüzden bu halılar sağlıklıdır. Evleri de sıcak tutar bu halılar. Bunca zanaatkarı bir araya getirip burada birleştirdiği için Serpil Hanıma da teşekkür ediyoruz.”

EYYÜB KARAKUZU – SAİT ÇELİK

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.