Ekonomide tek çare: mutabakat

GÜVEN ORTAMI LAFLA TEMİN EDİLMEZ

Merhaba Gazetesi'ne özel açıklamalarda bulunan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yılmaz, bütün fiyatlamanın gelecekteki ekonomik beklentilere endeksli olduğunu ifade etti.  Enflasyonun ve büyümenin ne olacağı, istihdamın ise nasıl gelişeceği konusunda bugünün ekonomik şartlarının bir sinyal vereceğini aktaran Yılmaz, “Bütün ekonomik programlarla  gelecek riskleri azaltılmaya çalışılır. Yabancı yatırımcılar, geleceğe ilişkin yatırım kararlarını risklerin durumuna göre verirler. Güven ortamı lafla olmaz, paketlerle ve programlarla olur.  Risklerin ortadan kaldırılarak, yatırımcıları inandırmak gerekir” dedi. 

2001'DEN DAHA AĞIR BİR KRİZ YAŞIYORUZ

2001 Krizi döneminde Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)'de çalıştığını hatırlatan Yılmaz, daha sonra şunları kaydetti: “Bugün için kapsamlı bir ekonomik program revizyonu yapılmalıdır. Yapılacak en akıllı iş ise bütün rakamları revize edip, ekonominin nasıl gelişeceği noktasında yeni bir planlama yapmaktır. Siyasi olarak ne tür tedbirler alınacak, bu da takip edilmesi gereken bir husustur. 2001 krizinde amaç kuru kontrol etmekti. 2001 krizinden daha derin bir süreç yaşıyoruz. 2001 krizi ile bugün yaşanan krizin niteliksel farkları var.  2001 yılında yaşanan kriz, bizim ülkemizin yaşadığı bir krizdi. Yine o dönemdeki yıkıcı etkisi kamu üzerindeydi. Bugün yaşanan krizi bütün dünya ülkeleri yaşıyor. Çoğu sektör dışarıdan girdi sağlıyor. Ekonomi çok dışa açıldı. Biz de çoğu alanda dışa bağımlı olduğumuz için bu olumsuz süreci daha da derin yaşıyoruz. Bu krizin yıkıcı etkisi kamunun aksine özel sektör ve hane halkı üzerinde etkili oluyor.”

DAHA EN KÖTÜSÜNÜ GÖRMEDİK

Türkiye'de şuan için gerek sektörel bazda gerekse vatandaş nezdinde en çok merak edilen konunun “Dolar, ne kadar olacak?” sorusunun olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye'de çarklar dönüyor. Dolardaki yukarı yönlü hareketlenme kontrol altına alınmazsa belirsizlik daha da artacak. Belirsizliğin artması durumunda yatırımlar ötelenecek. Borçluluk seviyemiz yüksek. İşsizlik fazla. Belirsizliğin sürmesi durumunda borçluluk seviyemiz de artacak işsizlik de artacak. Dolardaki her artış, döviz kurunu kontrol noktasında eksikliklerin sinyalini verecek bize. Mevcut  ekonomik politikanın güncellenmesi, ekonomide belirsizlikleri ortadan kaldıracak ve ayakları yere daha sağlam basacak somut politikalara ihtiyaç var. Faiz üzerinde bir politika geliştirilmeye çalışılıyor. Bu sefer de kur kontrolden çıkıyor. Şu sıkıntılı süreçte bazı ekonomik paketler açıklandı. Paketlerin açıklanması olumlu fakat tedbirler geliştirilirken konunun ehli kişilere yeterince danışılmadı. Toplantı kararı böyle bir sonuç alındı. Bu tarz kararlar, istişare ile alınmalıdır. Açıklanan önlemler de parça parça açıklandı.  Haritanın bütünü bu süreçlerde daha daha net bilgiler verir. Türkiye'nin dışa bağımlılığı arttıkça, sektörlerin kırılganlığı arttı. Firmaların üretim maliyetlerini azaltacağı formüllerin hayata geçirilmesi gerekir. Hane halkının gelirini de belli bir noktada tutmak lazım. Bütün dünya ülkeleri bu süreci mutabakat kültürü ile atlatmaya çalışıyor. Bütün ülkeler; kamu ve özel sektör ile, farklı siyasi anlayışlarla, STK'larla ve kanaat önderleri ile ortak akıl oluşturuyor. Bu süreçten en az zararla çıkmamız adına bizim de bir mutabakat kültürünü ortaya koymamız gerekir. Krizler hep bu kültürle aşılmıştır, bugün yine böyle olacak. Bu kadar belirsizliğin olduğu bir dönemde ne yazıkki adımlar yeterince güçlü ve bütün grupların desteği alınarak atılmadı.” 

EMRE ÖZGÜL