Edirne’nin Tarihinde İmzası Bulunan Dr. Rıfat Osman Panel İle Anıldı
Görev yaptığı dönemde yaptığı çalışmalarla Edirne’nin adeta hafızasını oluşturan Dr.
Görev yaptığı dönemde yaptığı çalışmalarla Edirne’nin adeta hafızasını oluşturan Dr. Rıfat Tosyavizâde’nin şahsiyeti ve çalışmaları panelde ele alındı.
Edirne Valisi Hasan Duruer’in katkılarıyla tarihi Devecihan Kervansaray’ında yapılan panele Dr. Metin Eriş, Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar ve Edirne Müze Müdürü Hasan Karakaya’nın konuşmacı olarak katıldı. Resim, fotoğrafçı, mimar ve tarihçi kimliğiyle Edirne’nin tarihinde imzası bulunan Rıfat Osman’ın şahsiyeti ve çalışmaları panelde masaya yatırıldı.
Vali Duruer, Emniyet Müdürü Cemil Ceylan, az sayıda konunun ilgilisi katıldığı paneli yöneten Dr. Metin Eriş, Dr. Rıfat Osman’ın hakim özelliği yanında onun her şeyden önce bir gönül insanı özelliğine vurgu yaptı. Her Edirnelinin bir kitapçığını kütüphanesinde taşıyacak kadar Rıfat Osman’ı tanıması gerektiğini belirten Eriş, “Bırakın Edirne’yi, bütün Türkiye’nin onu tanıması gerekir.” dedi.
Panelde ilk sözü alan Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar da, Dr. Rıfat Osman Tosyavizâde’nin bir devrin nabzı ve aynası olduğunu belirtti. Ölümün 80. yılında böyle bir şahsiyeti anmanın “Hayırlara vesile” bir iş olarak değerlendiren Sayar, bundan sonra beklentisinin her Edirnelinin, Edirne şuuruna sahip çıkması olduğunu söyledi. Dr. Rıfat Osman’ın hayatından kesitler aktaran Prof. Dr. Sayar, “Rıfat Osman, Abdülhamit döneminde jurnalcilik meselesinin kurbanı oluyor. Zannediyorum kitaplarının arasında Sultan 5. Murad’ın bir resmi bulunuyor. Ondan dolayı bunu ihbar ediyorlar. Hüsnü Hattın enfes örneklerinin bulunduğu kitapları yakılıyor.” dedi.
Sonra mektebi tıbbiyeden mezuniyeti ve röntgen mütehassısı olarak görev yapan Rıfat Osman’ın 1904 yılında tayini Edirne’ye çıktığını ifade eden Sayar, “Edirne geldiğinde bakıyor ki, bir hazinenin içerisinde. İşe Edirne tarihini yazmakla, en azından onun dokümanlarını toplamakla başlıyor. Tarihi köşe taşlarını tek tek tespit ediyor, kaydediyor. Edirne Rehnüması’nı çıkartıyor. Sonra yeni saray dediğimiz kısmı krokisini çıkartıyor. Rıfat Osman fotoğraflar çekiyor. Kimsenin aklına gelmeyecek şeyler. O gün bu kadar teknoloji yoktur. Ramazan aylarında Edirne’deki camilerin resimlerini çekerdi. Mahyalardaki yazıları resmediyor.” diye konuştu.
Dr. Rıfat Osman’ın hayatında üç tane hazin noktanın bulunduğunu dile getiren Sayar, “Abdülhamit döneminde kitaplarının yakılması, 1912 yılında Bulgarlar tarafından kütüphanesinin yakılması, yağmalanması. 1921 yılında ise Yunanlar tarafından kütüphanesinin yakılıp yağmalanması.” açıklamasını yaptı.
Edirne Müze Müdürü Hasan Karakaya, 1829 ve 1878 savaşlarının yaralarının olduğu bir kentte olduklarını ve Rıfat Osman’ın bu yaraların nerede olduğunu bilen olduğunu aktardı. Rıfat Osman’ın bir yandan merkez askeri hastanesinde çalışarak buradaki sorunları tespit ettiğini vurgulayan Karakaya, “Rıfat Osman, Edirne Merkez Askeri Hastanesi’ndeki röntgeni kuruyor. Röntgen ışınları öğrencilik yıllarında başladığı bir çalışmadır. O çalışmalarını geliştirerek devam ediyor. 1910’lı yılların ortalarına doğru savaşın acılarını görüyor. Askeri hastanede salgını çok net oluyor. Hastanede salgında ölenler için çeşme yapıyor.” şeklinde konuştu.
Dr. Rıfat Osman’ın mimar olma istediğinin olduğunu anlatan Karakaya, “Belge üretme düzeni yaratıyor. Belgeyi üreten insanlarla birlikte resmin nasıl belge değerinin olduğunu çok çok iyi biliyor. 1910 yılların Edirne’sini fotoğraflarla okuma imkanını sağlıyor. Selimiye ve Eski Camideki uygulamaları, hatalarımızı, neleri ne kadar doğru olduğunu Dr. Rıfat Osman’dan öğreniyoruz. Müzemizin kurucularından birisidir. Kalemi güçlü, İttihat ve Terakki binasının süslemelerini, onun önündeki çeşme, askeri hastanedeki çeşmenin kitabesi, Hacı Arif Bey çeşmesi imzasını taşıyor.” dedi.
Panelin sonunda konuşan Vali Hasan Duruer, Edirne’ye hizmet etmeyi bir ibadet olarak değerlendirdiğini kaydetti. CİHAN
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.