Davutoğlu: Tayyip beyin varacağı bir hedef yok

Davutoğlu: Tayyip beyin varacağı bir hedef yok

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, KARAR TV'de "Gündem Özel'' programında Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sorularını yanıtladı

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, 'Gündem Özel' programında Taha Akyol ve Elif Çakır'ın konuğu oldu.

Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle;

Eğer Tayyip bey bir konuda çok fazla ve bilinç dışı bir söylem tutturmuşsa ciddi kaygı içinde demektir. Ben Altılı Masa çöktü çökecek bir senedir bunu duyuyoruz. Bazen Bahçeli nöbetleşe dağıtıyor, bazen Erdoğan, bazen de onun taraflar medya dağıtıyor. Onlar her dediğinde Altılı Masa güçlenmiş bir şekilde çıkıyor. Ben bundan çok rahatsız değilim. O ne kadar zikrederse bu senaryoları o kadar öngörü eksikliğiyle karşı karşıya olduğu ortaya çıkmış olacak. Çok uzun bir yol aldık, bir sene önce Altılı Masa yoktu. 12 Şubatta ilk toplantımızı yaptığımızdan bu yana çok uzun bir yol katettik sabırla, anlayışla katedilen mesafe Türk tarihi açısından çok önemli. Üretilen dokümanlar her biri örnek niteliğinde ilerde incelendiğinde, ben bazen bu süreçleri yaşarken 50 sene sonra birisi bu arşive baktığında bizi nasıl görecek diye çalışır, yoğunlaşırım.

URDUKLARI YOLSUZLUK DÜZENİNİN KURDUKLARI ÇARKIN DEVAM ETMESİNİ ARZU EDİYORLAR

Başarılı olmak zorundayız. Türkiye'nin başka şuan da daha iyi bir alternatifi yok. O sözü unutacaklar ama bakacaklar. Bu girişim hep söyledim 200 yıllık modernleşme tarihimiz 150 yıllık Meclis tarihimiz, 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin, 75 yıllık demokrasi tarihimizin hepsinin toplamından bir kritik eşiğin önüne geldik. Erdoğan dağılmasını isteyecek çok doğal. Bahçeli dağılmasını isteyecek çünkü kurdukları yolsuzluk düzeninin kurdukları çarkın devam etmesini arzu ediyorlar. Ve bu çark 90'lı yılların bütün mekanizmalarını geri getiren çağ dışı sistemi söylüyor. Biz ise kararlılıkla ve inançla bu masanın başarılı olması için çaba sarfetmek durumundayız.

TAYYİP BEYİN GİDECEĞİ, VARACAĞI BİR HEDEF YOK

Altılı Masa dağılmayacak. Dağılmaması için elimizden geleni yapacağız. Tabi geleceğe dönük olarak mutlak bir ifade kullanmak doğru değil. Son kavşak her zaman kritiktir. Son kavşağa gelindiğinde taktik manevralar stratejik hedefleri gölgeleyebilir. Bizim stratejik hedefimiz Tayyip Erdoğan'ı da rahatsız eden de bu aslında. Ben hep söylerim. Tayyip bey çok iyi bir taktisyendir, çok kötü bir stratejisyendir. Tayyip beyin gideceği, varacağı bir hedef yok. Türkiye'yi şöyle bir yere taşımak istiyorum. Nereye taşımak istiyorsun diye sorsanız 30 sene önceki Tayyip bey farklı şey söyler. 20 sene önceki Tayyip bey farklı şey söyler. Hatta 5 sene önceki de farklı.

Altılı Masa dağıldığında sizin bu kurduğunuz sistemin devamından başka ne teklif ediyorsunuz Türkiye'ye. Bizim masanın liderlerinin en asli görevi stratejik hedefleri unutmadan ve hiçbir taktik manevranın hiçbir kısa dönemli çıkarın bu stratejik hedefi gölgelemesine izin vermeden bu nehrin karşı tarafına geçmek.

İSİMLER ÜZERİNDE KONUŞMAYI HEM RİSKLİ BULUYORUM HEM DOĞRU BULMUYORUM

Tayyip bey gitsin başka biri gelsin yada AK Parti-MHP koalisyonuyla şu koalisyonu gelsin diye seçime gitmiyoruz. En azından ben öyle yorumluyorum. Onun için isimler üzerinde konuşmayı hem riskli buluyorum hem doğru bulmuyorum. Tayyip beyin bu taktisyenin özeliği ile ilgili söylentiler var bizim hedefimizde Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'nin çarpık düzeni yerine gerçek anlamda demokratik insan hak ve özgürlüklerine dayanıklı parlamenter sistemi kurmak ve devlet mimarisini tekrar düzene koymak, yoksulluğa boğulmuş milletin refah düzeyini yükseltmek, güveninin yok olduğu adalet sistemine güven aşılamak ve tabiri caizse büyük sarsıntılar geçirmiş bir binanın sütunlarını tahkim edip tekrar estetikle onu inşa etmek. Bizim hedefimiz bu olmalı.

BOŞ TARAFINI GÖRÜRSENİZ BİR MÜDDET SONRA HERKES BOŞ TARAFINI GÖRMEYE BAŞLAR

Eğer biriyle yol yürüyorsanız olabilecek problemleri görürsünüz. O problemleri dile getirmek sizi bir yere götürmez. Şu bardağın dolu tarafını görerek yol yürüyebilirsiniz ortaklarınızla. Boş tarafını görürseniz bir müddet sonra herkes boş tarafını görmeye başlar. Hatırlarsınız, fiili durum yaratmaktan hepimizin kaçınması lazım demiştim. Şimdi de söylüyorum hepimiz birbirimizle ilişkilerinde fiili bir durumla karşı karşıya bırakmamız birbirimizi önemli. Şimdi sayın Kılıçdaroğlu'nun sözü üzerine ifade etmek gerekirse sayın Kılıçdaroğlu da şunu da hep söyledi. Altı lider karar verecek. Altı lider birlikte karar verecek. Ben şimdi o ifadeye bakarım. Şu ana kadar eğer masa dağılmamışsa sayın Erdoğan'ın görmek istediği gibi. Şu ana kadar bu tür açıklamalar büyük bir krize yol açmamışsa ve kendi aramızda açık konuşmuşsak bunları da çözeriz. Ben burada çözülmeyecek bir sorun görmüyorum.

BUNU YAPMAK BİZİM TARİHİ GÖREVİMİZ

Olumlu ve olumsuz yönüyle şuanda masada oturduğumuz bir araya geldiğimizde altı liderin iletişimlerinde birbirleriyle bir sıkıntı yok. İnşallah bir sonraki toplantı da biz ev sahibi olacağız. Bu konuları açarak konuşur ve yine Erdoğan'ı Bahçeli'yi çatlayacak şekilde güçlü bir açıklamayla yola devam ederiz. Bunu yapmak bizim tarihi görevimiz. Bu mesele ne Kılıçdaroğlu'nun ne Akşener'in ne Davutoğlu'nun ne Babacan'ın ne Karamollaoğlu'nun geleceği ile ilgili değil. Dolayısıyla bütün liderlerin aklı selim davranacağına ben inanıyorum. Bazen iletişim problemleri olur, bazen öngöremediğimiz şeyler olur hepimiz insanız. Bu öngöremediğimiz ya da iletişimden doğan sıkıntıları temel alırsanız bir müddet sonra çözülemez hale gelir.

VAZİFEM ORADA ÇIKIP AK PARTİLİ VE MHP'Lİ KİTLEYE HİTAP EDEREK GİDEN YOLA YANLIŞ DEMEK

Sayın İmamoğlu meselesine bakalım. Şimdi bana da atıflar yapıldığı için belli konuşmalarda Sayın Kılıçdaroğlu'na ve İmamoğlu'na da teşekkür ederim. Doğru tasvir ettiler. Altı lider sayın İmamoğlu'na karşı verilen cezaya karşı ortak bir tavır sergilediler mi sergilediler. Tartışmalar geride kalır ortak tavır bir siyasi pozisyon olarak kendisini gösterir. İlk kez altı parti bir büyük meydanda on binlerce insana seslendi. Bir kısım arkadaşta şunu söyledi. CHP çoğunluklu bir kitleye çıkıp AK Parti ve MHP'ye hitap etmeye çekinmediniz mi. Hayır dedim. Benim vazifem orada çıkıp AK Partili ve MHP'li kitleye hitap ederek giden yola yanlış demek ve o kitle beni belki de o kitlenin içinde İYİ Partililer de vardı Gelecek Partili de vardı. Belki de gelecek seçimlerde beni rakip olarak gören bir kitle. Belki o sözlerim o ifadelerim üzerinde o kitlenin coşkusu azalmadı arttı, en ufak olumsuz bir şey de gelmedi. Günlerce bana tebrik mesajı geldi. Özellikle AK Parti seçmeni oradan seslendiğim için teşekkür mesajı attı. Çünkü bizim artık bir mahalleye kendimizi hapsedip diğer mahallelere gözümüzü kapatma lüksümüz yok. Sayın Kılıçdaroğlu'nun helalleşme çağrısını ben bu anlamda olumlu görmüştüm.

MESELE İNDİRGENİRSE HEPİMİZ KAYBEDERİZ

Benim vazifem ait olduğum mahalleyi barışa hazırlamak. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Akşener'in vazifesi de bu. yoksa İmamoğlu mu Kılıçdaroğlu mu Davutoğlu mu Kılıçdaroğlu mu diye bütün mesele indirgenirse hepimiz kaybederiz. memleket kaybeder, millet kaybeder ve gelecek nesiller kaybeder. Bu Saraçhane'de verilen resim sayın Erdoğan'a ve Bahçeli'ye yaptığımız operasyonu görüyoruz. Ve bunun karşısında ortak mücadeleye kararlıyız resmidir. Şimdi o resim üzerine konuşmak yerine ve aslında o resim üzerine yeni bir hikaye yazmak yerine kişilere bağlı olarak partiler arasında ihtiraf kim çabalarsa hangi adına yaparsa bunu vahim hata işler.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum