"Çocuklarınızdan sevginizi eksik etmeyin"

"Çocuklarınızdan sevginizi eksik etmeyin"

Klinik Manevi Danışman Aysun Bahadır, “Çocuklarımızı çok iyi eğitmemiz ve onlarla sevgi bağını çok sağlam kurmamız lazım. Bir şekilde karnını doyurur, bir şekilde giyinir. Kıyafetleri kirlensin, boş verin. Ama o çocuktan sevginizi eksik etmeyin” dedi

You Tube’de yayın yapan Söyleyeceklerimiz Var kanalının misafiri Avrupa’da “Müslüman İlk Klinik Manevi Danışman” unvanına sahip Klinik Manevi Danışman Aysun Bahadır oldu. Mustafa Uslu’nun sorularına cevap veren Bahadır, koronavirüs süreci ile ilgili ailelere önemli uyarılarda bulundu.

MANEVİ DANIŞMANLIK NEDİR?

Manevi Danışmanlığın Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülen bir çalışma alanı olduğunu ifade eden Bahadır, “Manevi danışmanlıkta empati ve hoşgörü çok önemlidir. Karşılaştığın kişilere nasıl davranacaksın, nasıl muhatap olacaksın, onun derdini nasıl dinleyeceksin ve nasıl cevap vereceksin. Konuşulanları kendin nasıl hazmedeceksin. Öyle vakalar geliyor ki bunun yükü size ağır geliyor. Dolayısıyla bunu da kendi üzerinizden atmanız gerekiyor. Karşıdakinin omzuna elinizi dokunmak, ben yanındayım demek, temas bile bir manevi danışmanlıktır. Bunun kademeleri, aşamaları var. Anlam arayışına giren gençlerimiz, ölüm tehlikesi yaşayan kişiler yani kaygı, anksiyete... İnsanlar neden korkar? Anksiyete, suçluluk duygusu, ayrılma, dürtüsellik. Bu 4 problem üzerine insanın problemleri devam eder, sirkülasyona uğrar. Temel konularımızdan bir tanesi ayrılık. Yas süreci yaşama, organını kaybetme, hastalık... Dolayısıyla bunların insanda yeni bir duruma geçme ve duruma adapte olamama halinde manevi danışman olarak destek veriyoruz” şeklinde konuştu.

İNSAN NEDEN BİR MANEVİ DANIŞMANA GEREKSİNİM DUYAR?

Manevi danışmanlık kavramının önceki yıllarda Türkiye’de olmamasının sebeplerini aktaran Bahadır “Yalnız kalmak bir sebeptir. Modernleşen bir dünyadayız. Bazı şeylere yetişemiyoruz. Eskiden aileler kalabalıkta. Mahalle ortamı vardı. Çay içerken, çekirdek çitlerken ailemize derdimizi anlatabiliyor, konuşabiliyorduk. Artık öyle bir ortam yok. Herkes farklı farklı yerlerde, farklı şehirlerde. Dolayısıyla yalnızlaşıyoruz. Yalnızlaşınca da konuşma ihtiyacı hissediyoruz. Öyle bir hal alıyor ki bunlar içimizde birikiyor. Birike birlikte insan acaba benim kimim kimsem yok mu diye düşünüyor. Birini kaybettiğinde, eşinle kavga ettiğinde derdini birine anlatma ihtiyacı hissediyorsun. Dua edersin, Allah’a derdini anlatırsın fakat insana anlatma ihtiyacı da hissedersin. Bu bir ihtiyaçtır. İnsanın içinden gelen  kabullenme, onaylanma istediğidir. Bundan dolayı manevi danışmanlık çıkmıştır” dedi.

“ÇOCUKLARA GÖREV VERİN, SORUMLULUK ALSINLAR.”

Koronavirüs sürecinde anne-babalara her zamankinden fazla görev düştüğünü belirten Bahadır “Önce kendimiz sakinleşmemiz lazım. Daha sonra ailemize yardımcı olacağız. Dışarıya çıkmıyoruz. Aile fertlerinden başka kimseyi görmüyoruz. Evde kendinize zaman harcayın. Ayrı odalara geçin. Kendini kötü hissettiğinde ayrı odaya geç. Çünkü evdeki kişilerden başkasını görmüyoruz. Aile fertleriyle çok sıkı bir iletişim halindeyiz. Nefes egzersizleri öneriyorum. Anne sürekli mutfakta ev işleriyle ilgileniyor. Deşarj olmaya ihtiyacı var. Çocuklara görev verin. Sorumluluk alsınlar. O sizin misafiriniz değil. Ailede bir fert. Görev paylaşımı yaptığınızda ailedeki herkes katkıda bulunacaktır. Çocuğumuz küçükken sorumluluk vermeyi öğretmek lazım. Bilinçli bir şekilde görevlerini söylemeniz lazım. Biz oğlum-kızım masayı kaldır diyoruz. Çoğu aileler daha bilinçli. Kaliteli bir aile yapısı varsa çocuğunuz sorumsuz da olsa o mayayı almış oluyor” ifadesini kullandı.

ÇOCUKLARLA SAĞLAM SEVGİ BAĞI KURUN

Bebeklik döneminin çok önemli olduğunu belirten Bahadır, çocuklarımızı çok iyi eğitmemiz ve onlarla sevgi bağını çok sağlam kurmamız lazım. Her şeyden önce sevgiyi vermemiz lazım. Bir şekilde karnını doyurur, bir şekilde giyinir. Kıyafetleri kirlensin, boş verin. Ama o çocuktan sevginizi eksik etmeyin.  Bazı ailelerimiz çok korumacı. Yemeğini yemeyen çocukların direnmesi bir protestodur aslında. Tırnaklarını yiyen çocuklar; “Anne-baba duy beni, benim bir sıkıntım var.” diyorlar. Bunların hepsi bir göstergedir. Duyuyorsunuz ama anlamıyorsunuz neden kaynaklandığını. Bunların hepsinin temelinde sevgi ihtiyacı ve ilgi yatıyor. Kavga eden, uyuşturucu bağımlısı olan gençlerimizin temelinde iletişim hatası var. Bir baba bağırarak, çağırarak çocuğuyla iletişim kuruyorsa, çocuk diyor ki; babam benimle bu şekilde iletişim kuruyor. Yeter ki benimle iletişim kursun ama beni dövsün diyor. Büyüdükçe bu çocuk dışarıdaki insanlardan da bu şekilde iletişim almak istiyor. Alamayınca, kendisi bu şekilde iletişim sağlamaya çalışıyor. Karşılıklı çatışmalar büyüyünce de devam ediyor. Her şeyin temelinde aile, çocuk ve yetiştirme şeklimiz, iletişimimiz, sevgi dilimiz yatıyor.” Dedi.

KORONA ÇOCUKLARA NASIL ANLATILMALI?

Çocuklara koronavirüsü anlatırken dikkatli olunmasını gerektiğine vurgu yapan Bahadır sözlerine şöyle devam etti; “Biz paniklersek çocuklarımız da aynı şekilde davranıyor. Bu da aslında bir korkunun nesilden nesile aktarılması oluyor. Bir olay karşısında nasıl müdahale edilmesi gerektiğini anne-babamızdan öğrenmişizdir. Bunu olay başımıza geldiğinde uyguluyoruz çocuğumuza da o korkuyu aktarmış oluyoruz. Bunu yapmamak için, duna dur demek için öne kendimize bakalım. Önce kendimizi kontrol etmemiz gerekiyor. Böyle bir süreç var. Ben bu sürecin içindeyim. Ölümler var. Ama bunun tam tersi iyileşenler de var. İyileşme sürecine de giriyoruz. Eskisi olmayacak her şey ama artık okullar açılacak, çocuklarımız dışarıya çıkmaya başlayacak. Bu umutla yaşarsak, biz daha pozitif enerji vermeye çalışırız. Bu dönemde şükür günlüğü günlük tutun. Güzel olayları günlük olarak yazın. Sıkıntılı bir dönem ama gün içerisinde güzel şeyler mutlaka oluyor. Bunu günlüğünüze yazın. İlerleyen zamanlar için çocuklara güzel örnekler olabilir. Çocuğun elinden cep telefonunu aldığımızda alternatif olarak ne verebilir? Ne yapabiliriz? Karşılığını verip, onu daha çok sevdirmemiz lazım. Başka bir şeyi daha cazip hale getirmemiz lazım.” Söyleyeceklerimiz var You Tube kanalı üzerinden gelen sorulara da canlı yayın boyunca cevap verildi.

HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.