Bunun adı çifte standart
Yayınlanma:
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu, hakkında yalan haber yaptığı gerekçesiyle kartel medyasına dava açan başörtülü doktorun, mahkemenin başörtülüysen katlanacaksın gerekçesiyle davasını reddetmesini çifte standart olarak değerlendirdi
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 91. hafta basın açıklamasında, Amerika Başkanı Obama’nın Kahire’de yaptığı açıklama ve Numune Hastanesi’nde başörtülü sağlık çalışanlarıyla ilgili kararın gerekçesine değinildi.
Platform adına açıklama yapan Ahmet Yalçın, ilk olarak Obama’nın sözlerine değinerek şunları söyledi: “Barak Hüseyin Obama. Adı Burak! Adı Hüseyin. O Bir Müslüman. O bir Hristiyan. O bir Yahudi. Bazılarına göre kurtarıcı! Bazılarına göre bir Mesih gibi! Hem beyaz-hem siyah, hem zengin-hem ezilen, hem beyaz Amerika'dan-hem en alttakilerden. Amerikalı, Avrupalı, Afrikalı, Endonezyalı, Kenyalı. Savaş olmasın, işgal olmasın, nükleer silah olmasın, İsrail saldırmasın, Filistin ezilmesin, İslam dünyasında barış olsun, demokrasi olsun, özgürlük olsun, refah olsun. Yeryüzünde kavga olmasın, ölüm olmasın, acı çekilmesin, kimse kimseye tahakküm etmesin, bütün insanlık kardeş olsun. Ne çok güzel şey duyduk böyle. Yeryüzündeki tüm mabedleri dolaşacak. İnsanlığı ortak kurtuluşa çağıracak. Bu sefer Kahire'den dinledik. Ezan sesiyle uyanırmış, ABD en büyük Müslüman ülkelerdenmiş, üç kıtada İslam'ı tanımış. Müslümanlarla ABD artık ortakmış. Yeryüzünü birlikte düzelteceklermiş. Amerika her zaman barıştan yana olmuş. Ayetlerden, İslam'ın insanlığa sunduğu hizmetlerden, Müslümanların bilim ve teknolojiye katkılarından, müzikten, mimarlıktan, sanattan ve konuştuğu ülkede sokaktaki insanı havaya sokan her şeyden biriktirilmiş güçlü alıntılarla, iddialı cümlelerle süslenmiş bir konuşma dinledik. Aynı zamanda; dünyadaki nükleer silahlara karşıyız derken sadece İran'ı kastetmesine, barış isterken Müslümanların bir bölümünü terörist ilan etmesine, işgal ve acımasızlık devam ederken Hamas İsrail'i tanımalı önerisine, masum kadın ve çocukların öldürülmesine karşıyız derken Pakistan köylerinde füzelerle kadın ve çocukların kıyıma uğramasına ne desek! Böyle yüzlerce cümle kurabilir, yüzlerce örnek verebiliriz ama ne anlamı var! Hiçbir Müslüman liderin söyleyemeyeceği, göze alamayacağı, cesaret edemeyeceği şeyleri söyledi. Dibe vuran Amerikan imajı zirveye fırladı. Ruhlarımız okşandı, mutlu olduk, alkışladık. İnanmak istedik. Ama inandık mı? Gerçekten inandık, ikna olduk mu? Bu soruya bizler hayır diye cevap veriyoruz vicdanlarımızdan!” Anayasa mahkemesinin başörtüsü ile ilgili iptal kararının yıldönümü olduğunu anımsatan Ahmet Yalçın, “Aslına bakarsanız yapılan hukuki düzenleme Müslüman kadının hak ettiği özgürlüğü vermiyordu, sadece özgürlük kırıntılarıydı yapılan düzenleme. Buna rağmen anayasa mahkemesinin almış olduğu iptal kararı; inançlı insanlara yönelik önyargılarının, ayrımcılıklarının tezahürüdür. Geçtiğimiz yıl olayın merkezinde başörtülü bir doktorun bulunduğu, Uğur Dündar’ın da mal bulmuş mağribi gibi üzerine atladığı diğer yandaş medyayı da arkasına taktığı düzmece haberinin yalan olduğu ortaya çıkmış, bunun üzerine bahsi geçen başörtülü doktorun açtığı dava mahkemece reddedilmiş, hakim gerekçe olarak; akılcı ve müsbet bilimin aksine, başörtülü olması hasebiyle her türlü hakarete ve hatta iftiraya uğramasının normal olduğunu ifade etmiştir. Bu kabul edilemez bir çifte standarttır.
Gündem





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.