BOP planı adım adım ilerliyor

BOP planı adım adım ilerliyor

Tarihçi Yazar Ekrem Şama, “Arap Baharı ile Batılılar, NATO'yu İslam ülkelerine karşı kullandı. İslam ülkelerini işgal etmek için onlara gün doğdu. Önce Irak'ı, ardından da Suriye'yi tezgaha koydular. 22 İslam ülkesinin yarısına yakınını parçaladılar” dedi

RÖPORTAJ İBRAHİM BÜYÜKEKEN

Tarihçi Yazar Ekrem Şama, “Arap Baharı ile Batılılar, NATO'yu İslam ülkelerine karşı kullandı. İslam ülkelerini işgal etmek için onlara gün doğdu. Önce Irak'ı, ardından da Suriye'yi tezgaha koydular. 22 İslam ülkesinin yarısına yakınını parçaladılar” dedi

‘SIFIR SORUN'DAN KIYMETLİ YALNIZLIĞA

Gazetemizin sorularını cevaplayan Tarihçi Yazar Ekrem Şama, gündemdeki son gelişmelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.Türkiye'nin dış politikasının tam bir fiyaskoyla sonuçlandığını ifade eden Şama, “Arabistan’la Mısır’da ters düşen, Suriye’de Amerika’yla, Rusya’yla, İran’la ters düşen bir Türkiye’yi dış politikada güzel günler beklemiyor. Türkiye'nin dış politikası özellikle Suriye'deki iç savaş nedeniyle ciddi şekilde eleştiriliyor. Komşularıyla arası bozulan Türkiye, 'sıfır sorun' politikasını bırakıp, 'kıymetli yanlızlık'a tutundu” dedi.

NE DOĞULU OLABİLDİK NE BATILI

Türkiye'nin dışarıda itibarının kalmadığını kaydeden Şama, “Ülke olarak yalnız kaldık. Hiçbir bloka giremedik. Avrupa'nın kapısında bekliyoruz. Bizi almıyorlar. Doğu blokundan zaten yıllar öncesinden çıkmıştık” dedi. Şama, “Afganistan ve Irak'ta milyonlarca insan katledildi, camiler, türbeler yıkıldı cemaat bir şey demedi. Türkiye NATO silahlarıyla donandı, Libya bombalandı cemaat ses etmedi. Şimdi 3-5 dershane kapatılacak diye cemaat ayaklandı. Bunun altında başka şeyler var” diye konuştu.

Ortadoğu'da yaşananları ve Türkiye’nin Ortadoğu politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Türkiye, dış politikada başarılı oldu mu?

-Bu soruya cevap vermek için 2002 yılına geri dönmek gerekiyor. AK Parti görevi devraldığında İslam dünyasında Çeçenistan'da mücadele vardı, Bosna Hersek'te katliam yapılmış, ülke yaralarını sarmaya çalışıyordu. Ülkeler arasında iyi ilişkiler vardı. Azerbaycan ile dostluk ve kardeşliğimiz sürüyordu. Irak'ta Saddam olmasına rağmen ilişkilerimiz iyiydi. Kuveyt, Suudi Arabistan, Filistin, Mısır, Lübnan ve Libya ile iyi ilişkilerimiz vardı. Avrupa tarafından Türkiye’ye ambargo uygulandığı zaman en büyük yardımı bize Libya eski lideri Kaddafi yapmıştı. Amerika ve Avrupa'yla güçlü ilişkilerimiz yoktu ama düşmanlık da yoktu. AK Parti hükümeti, 'biz yenilmiş bir medeniyetin mensuplarıyız. Dolayısıyla yenilmiş medeniyetle değil, Avrupa medeniyetiyle hareket edersek başarıya ulaşırız' anlayışıyla hareket ediyordu. Şu anda Azerbaycan'la eski ilişkilerimizi kaybettik. Aramızda bir soğukluk var. Azerbaycan'ın İsrail ile bizden daha iyi ilişkileri var. İran ve Türkiye, 370 yıldır birbiriyle savaşmayan iki ülke. Uzun yıllardan bu yana iki ülkenin sınırlarında bir değişiklik olmadı. Ancak savaş yapacak duruma geldik. Irak ile kanlı bıçaklıyız. Kırmızı çizgilerimiz vardı. Irak'ın toprak bütünlüğünü istiyorduk. Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulmasını istemiyorduk. Ancak bunlar unutuldu. Suriye ile de kanlı bıçaklıyız. Suriye iç savaşı yüzünden Türkiye'nin her noktasına batı silahları yerleştirildi. Silahlar bizim kontrolümüzde değil.

TEHLİKELİ YANLIZLIK İÇİNDEYİZ

İslam aleminde kan ve gözyaşı hakim. Türkiye'nin dış politikası İslam dünyasında nasıl karşılık buldu? Bugün İslam dünyasında neler yaşanıyor?

-İslam ülkeleriyle ilişkilerimizde gerileme dönemine girdik. İslam dünyası, Türkiye'nin olumsuz şekilde etkili olan dış politikasıyla 12 yıl içinde paramparça hale geldi. Halbuki onlar göreve gelmeden önce D-8 kurulmuş ve ülkeler arasında güçlü ilişkiler tesis edilmişti. Ancak yanlış politikalar fiyaskoyla sonuçlandı. İslam Birliği’ni bunlarla mı kuracaksınız? Dünyanın itibarlı devletleri D-8'i kurdu. Aramızın iyi olduğu hiçbir komşumuz kalmadı. 'Komşularla sıfır sorun' diyorlardı. Ancak bugün komşu bulamıyoruz. 'Kıymetli yanlızlık' dediler. Yanlızlığın kıymeti olur mu? Bütün güçlü devletler bir bloka tabidir. Bizimkiler Batı blokuna girmek için, onlara yaranmak için Doğu ile aramızı bozdular. Batı'dan dost olmaz. Çünkü onlar, menfaatlerinin, sömürgelerinin peşindedir. Son Gezi Parkı olaylarında da Batı, eylemcilere verdiği destekle bizimkilere sert bir tokat vurdu. Hem dış politikada başarısız olduk hem de Haçlı silahları en mahrem yerlerimize girdi.

ARAP BAHARI FIRTINAYA DÖNDÜ

Yurt dışına çıkan Türk vatandaşlarına karşı ciddi ön yargılar oluşuyor. Vatandaşlar giriş ve çıkış kapılarında bilerek bekletiliyor. Pilotlarımız kaçırılıyor. Dışarıda Türkiye'nin itibarı kalmadı mı?

-Yanlızlığın acı meyvelerini yiyiyoruz. Heyetlerimiz havalimanlarında bekletiliyor, pilotlarımız kaçırılıyor. Yurt dışı seyahatine çıkan bir devlet başkanının ardında sadece bir devlet varsa itibarı ayrı, bir blok varsa o başkanın itibarı ayrı olur. Türkiye'nin itibarı kalmadı. Yalnız kaldık. Hiçbir bloka giremedik. Avrupa'nın kapısında bekliyoruz. Bizi almıyorlar. Doğu blokundan zaten yıllar öncesinden çıkmıştık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Rusya Devlet Başkanı Putin'e bizi Şangay' a alın” diyor. Bizim yerimiz İslam Birliği. Başka bir birlik aramaya gerek yok. Ama İslam Birliği'nden bahseden yok. D-8'i niye bozdun? D-8 muazzam bir oluşumdu. Bu D-20, D-30 olacaktı ve hatta Çin'in bile katılması gündemdeydi. Avrupa Birliği'ne girebilmek için 60 yıldır bekliyoruz. Afrika Birliği'ne de girmeyi isteyeceğiz! Ama o treni de kaçırdık.

Arap Baharı gerçekten Ortadoğu'daki halklara özgürlük mü getirdi, yoksa kan ve gözyaşına mı neden oldu? Arap Baharı dediğimiz süreç gerçekten bir özgürlük harekatı mı yoksa BOP'un bir parçası mı?

-Haçlılar, yani Batılılar, NATO'yu İslam ülkelerine karşı kullanıyor. İslam ülkelerini işgal etmek için onlara gün doğdu. Doğu bloku yıkıldıktan sonra 'düşmansız' kalan NATO, İslam ülkelerine doğru yöneldi. Tam işgal edecekleri zaman D-8 kuruldu ve bu birliği dağıtmak için harekete geçtiler. 2001 yılında ikiz kuleleri kendi eliyle bombaladılar. İslam ülkelerini sorumlu tuttular. Irak'ı, ardından da Suriye'yi tezgaha koydular. 22 İslam ülkesinin yarısına yakınını parçaladılar. Tezgahta Türkiye de var. Arap Baharı İslam aleminin lehineymiş gibi sunuldu. Oysa perdenin arkasında başka şeyler vardı. “Kürdistan” gafları, Barzani'nin devlet başkanı düzeyinde karşılanması, yerel yöneticilerin “eyalet” kelimelerini kullanmaları Büyük Ortadoğu Projesi'nin temelleri mi atılıyor diye şüpheleniyoruz. Arap Baharı, fırtınaya döndü. Müslümanların ülkelerindeki iktidarlığına son veriliyor. Mısır'da 10 bin insan katledildi. Tunus, Cezayir ve Yemen'i karıştırıyorlar. İnsanların gazını alıyorlar. Bu ateş bizi de yakar diye endişeleniyoruz.

DOSTUMUZ KALMADI

Suriye ve diğer ülkelerde ele geçirilen silah ve mühimmatların Türkiye menşeli olduğu ortaya çıktı. Suriye'ye gönderilmek üzere yola çıkan bir TIR'lık mühimmatın ise Konya'da üretildiği anlaşıldı. Türkiye iç savaşların bir parçası mı oldu?

-Basiretli bir dış politika izlenseydi komşuların istikrarının bozulması istenmezdi. Ortadoğu bizim evimiz. Kimse evinde yangın çıksın istemez. Haçlılara bize karışma denilmeliydi. Ancak bu yapılmadı. Batı Ortadoğu'yu dizayn etmek istiyor. Türkiye beline kadar bataklığa battı. Silahlar bağrımıza yerleştirildi. Onların sözünden çıkmıyorlar. Tehlikeli yanlızlığa mahkum edildik. Dünya üzerinde dostumuz kalmadı. Pakistan mı dostumuz? Ancak günde ortalama orada 60-70 kişi ölüyor. Kim öldürüyor Batı. Biz de Batı'ya destek veriyoruz. Tezatlığı görüyor muyuz? Bir de Gürcistan kaldı dostumuz. O da küçücük bir ülke. Bizim dostumuz Azerbaycan, Irak, İran ve Suriye olmalı.

Diyarbakır'daki buluşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Barzani'ye daha önce nasıl bakılıyordu, şimdi nasıl bakılıyor?

-Irak'taki bütün kırmızı çizgilerimiz kayboldu. Diplomatik bir fiyasko yaşandı. Bizim muhatabımız merkezi Irak yönetimi. Ancak Başbakan onları yoksayıp, Irak'ın bir eyaletinin başkanıyla görüşüyor. Barzani neredeyse devlet başkanı sıfatıyla karşılandı. Başbakan gaflete gelip bir de “Kürdistan” kelimesini sarfetti. Diyarbakır sokaklarında Kürdistan bayraklarının olması ne anlama geliyor? Başbakan Irak'ın kuzeyini Kürdistan olarak tanımladığını ifade etti. Başbakandan cesaret alarak yerel yöneticiler de bu ismi kullanmaya başladı. Diyarbakır'daki “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazılı tabelanın kaldırılması olumluydu. Ancak bu kelime ayrıştırıyor. Bu barış kalıcı olmaz. Barış yapmak istiyorsanız İslam kardeşliği etrafında birleşmelisiniz.

Eğitim alanında bir çok sorun yaşanıyor. Fetullah Gülen cemaati ve AK Parti iktidarı arasındaki dershane kavgasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Afganistan ve Irak'ta milyonlarca insan katledildi, camiler, türbeler yıkıldı cemaat bir şey demedi. Türkiye NATO silahlarıyla donandı, Libya bombalandı cemaat ses etmedi. Şimdi 3-5 dershane kapatılacak diye cemaat ayaklandı. Bunun arkasında başka şeyler var. Bilinen gerçek şu ki ciddi bir kavga var. Mavi Marmara olayında Fetullah Gülen, “İsrail otoritesi tanınmadan oraya gidemeyiz” diyordu. Peki şimdi niye “Firavuni tavırları” diye yanıtlıyor. Türkiye'de okullar eğitim yönünde henüz ıslah edilmedi. Binlerce öğretmen açığı varken binlerce öğretmen de tayin edilmeyi bekliyor. Burada meyveyi yemekten çok bağcıyı dövmek var. Okulların kalitesini arttıralım. Hapishane yatırımıyla övünen tek milletiz. Bir çok sorun var. Ancak halk bu tür konularla meşgul ediliyor. Yılda 50 milyar TL faize gidiyor. Devletin malları ve kaynakları satılıyor. Açıklar kapatılıyor. Bu faizi yarıya düşürün.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son 2-3 yıldır agresifleşti. Herkese kızıyor, bağırıyor ve insanları azarlıyor. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

-Başbakan'ın 17 yıl yardımcılığını yaptım. İçini bilirim. Beraber çok şey yaşadık. 'İlk başta Amerika'yı kullanıp iktidar olayım sonra onu kovarım' dedi. Ancak ABD'nin insanı kullanma sanatının ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordu. Yıllarca çalıştı ABD bu konularda. Onları kovacak yerde battı da battı. Onları kovamadı. Bir de baktı ki hastalık kapıda. Başbakanı hastalık sardı. 'Allah'ın huzuruna nasıl çıkacağım?' diye sormaya başladı kendisine. İyi şeyler yapmak istiyor ama izin vermiyorlar. Bugün ne dediğini kontrol edemiyor. Bu psikolojiyi çok iyi biliyorum.

Ekrem Şama kimdir?

1950 yılında Ordu’nun Korgan ilçesinde doğan Ekrem Şama, Tokat İmam Hatip Okulu ve Amasya Lise’sini bitirdi. İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden 1976 yılında mezun olan Şama, 30 yıla yakın muhasebeci ve mali müşavirlik mesleklerinin her kademesinde görev yaptı. Bu arada siyasi ve sosyal çalışmalarda eğitimci ve icracı olarak görevler aldı. Bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Meclis üyesi olarak plan bütçe komisyonunda görev yaptı. Tarihi gençliğe sevdirmek için yazılmış çeşitli şiir denemeleri var. Çeşitli derneklerde ve gönüllü kuruluşlarda yardım ve tanıtım amaçlı faaliyetleri devam ediyor. Orta derecede Arapça ve Fransızca biliyor. Evli ve 4 çocuk babası.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.