Av. Nursel Akgün: "Bir Aydınlı’dan Konya’ya Dair"

Büyük Birlik Partisi Konya İl Başkan Yardımcısı Av. Nursel Akgün'ün yazısı şu şekilde:

"Bir Aydınlı’dan Konya’ya Dair"

1994 yılı soğuk bir Mart sabahında evliliğimizin 4. Gününde tanıştım güzel şehir Konya ile . Geliş sebebimiz eşimin Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanması ve tayinini okul gerekçesiyle Konya’ya istemesiydi.

Aslında ortaokul yıllarıma uzanan bir hayalin gerçekleşmesiydi belki de bu geliş. Çünkü Ortaokulda coğrafya öğretmenimiz Konya’daki ilkbaharı öyle güzel anlatmıştı ki belki sınıfın tamamı bu ilkbaharı yaşamak istemiştir diye düşünüyorum şimdi. “ Soğuk ve kuru ayazla, karla geçen uzun bir kıştan sonra iğde çiçekleriyle kısacık süren fakat insan ömründe en az bir kere yaşanması gereken bahar demişti öğretmenimiz’’..Ve ben bunu 26 yıldır aynı heyecanla ve mutlulukla yaşıyorum.

İzmir’de Hukuk Fakültesi okuduğum yıllarda Mevlana’nın hayatı ve felsefesi de çok dikkatimi çekiyordu ve sırf bu yüzden de Konya’yı görmeyi çok istiyordum.

Konya ;büyükşehrin bütün nimetlerini içinde barındıran aynı zamanda küçük kasabalardaki sakinliğin, dinginliğin yaşanabileceği ender şehirlerimizden biri.

Konya ;Selçuklu’nun kadim başkenti,Anadolu’nun doğal,tarihi ve kültürel miras bakımından en zengin şehirlerinden biri…

Konya;ülkemizin tahıl ambarı,sanayiisindeki güçlü ve istikrarlı gelişmelerle ,insanının girişimciliği ve çalışkanlığıyla örnek şehir. Özellikle son yıllarda üretim ve istihdam alanında hızla büyüyen bir şehir.

Tarihi,kültürel ve doğal mirasın modern şehircilik anlayışına kurban edilmediği ve ulaşım,altyapı ve temizlik problemlerinin bir an evvel çözüldüğü bir Konya ise hepimizin hayali olsa gerek.

Her şehrin olumsuz imajı basına yansıyan asparagas haberler sebebiyle önyargılara sebebiyet veren yönleri mutlaka vardır.Bu önyargıların yıkılması için gidip bizzat orada yaşamak o şehir insanını tanımak gerekir. Siyasi çalışmalarımız ve yoğun çalışma hayatımız sebebiyle gerek ‘’yirli Gonyalı’’ denilen gerek se de kırsal kesiminde yaşayan ‘’köylü Gonyalı ‘’ ile yani her türlü Konya insanı ile tanışıp samimiyet kurma şansımız oldu.Ve gerçekten çok güzel insanlar tanıdık,çok güzel dostluklar kurduk burada .

İvriz’de balık yemeden,Taşkent’te Pirler Kondu tepesinden etrafı seyretmeden,Hadim’de Hadimi Hazretlerinde dua etmeden ,Bozkır’da Çarşamba deresine dalıp,tahinini tatmadan, Meram bağlarında gezip közde kahve içmeden, Sille’de Kilistrada, Yaka Manastır’da tarihi yudumlayıp, Eflatun Pınarından su içmeden, Eşrefoğlu camiinde atalarımızı yad etmeden, Ilgın’da kaplıca da şifa bulmadan Konya anlatılamaz.

Akşehir’de Hoca Nasreddin’i görmeden Konya anlaşılamaz. Bamya çorbasının,su böreğinin ,etli ekmeğin en lezzetli hali Konya’dan gayri bir yerde bulunmaz.

Velhasılı kelam Konya’ya geçerken uğramakla ya da üç-beş kere gelmekle Konya anlaşılmaz, anlatılmaz.

Yaşamak ve görmek gerek.