Antidepresan kullanımında endişe veren artış

Antidepresan kullanımında endişe veren artış

Sağlık Bakanlığı’nın verileri, 2020’ye kadarki 11 yılda antidepresan kullanımının yüzde 70 arttığını gösteriyor. Uzman Psikolojik Danışman Esra Teke, “Bireyler olumsuz duyguları yaşamaktan kaçınmak istediklerinden ilaç kullanmaya yönelebiliyor” dedi.

 

Yalnızlık, rekabet, geçim sıkıntısı ve stres gibi faktörlerin antidepresan kullanımını artıran başlıca sebepler anasında yer alıyor antidepresan kullanımı 2020 yılında 54 milyon 625 bin 964 kutuya çıkarken 2021 yılında ise yaklaşık 5 milyon kutu daha arttı. Böylece 2021 yılında 59 milyon 641 bin 14 kutu antidepresan satıldı.

Antidepresan haplarının kullanım ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Uzman Psikolojik Danışman Esra Teke, “Yapılan çalışmalar son dönemlerde antidepresan kullanımında ciddi bir artışın olduğunu ve bu artışın da sürmeye devam ettiğini ortaya koymakta. Bu artışta pek çok faktör etkili olabilmektedir” dedi.

adsiz-004.jpg

PİSKİYATİRLERİN İNSANLARA AYIRDIĞI VAKİT ARTMALI

Uzman psikiyatri uzmanlarının insanlara ayırdıkları vaktin az olduğunu belirten Uzman Psikolojik Danışman Esra Teke, “İnsanların psikolojik tedaviler konusundaki çekincelerinin azalması, kalıp yargılarının kırılması ve nihayetinde yardım almaya başvurmaları önemli sebeplerden. Çünkü bu durum, tanıların ve tedavi için ilaç kullanımının artmasına neden olabiliyor. Bununla birlikte ülkemizde ruh sağlığı hizmetlerinin sunulabilmesi için psikiyatri uzmanlarının hastalara ayırabilecekleri sürenin çok az olması da ilaçla tedavinin tercih edilmesine yol açabiliyor. Bunların yanı sıra reçetesiz ilaç alımlarının olması, bireylerin diğerlerinin önerisiyle ilaç kullanma yoluna girmesi, antidepresanların uyku düzenleme, deri döküntüsü, migren gibi pek çok durum için doktorlar tarafından önerilebilmesi ve bireyler tarafından kullanılabilmesi de bu artışın sebeplerinden” diye konuştu.

İNSANLARIN TAHAMMÜL SEVİYELERİ AZALDI

Bireylerin yaşadığı tahammül seviyelerinin azaldığına dikkat çeken Teke, “Tüm bunlara ek olarak bireylerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, tahammül seviyelerinin azalması, psikolojik dayanaklıklarının düşmesi, değişen yaşam düzenine uyum sağlamakta güçlük çekmeleri, yaşadıkları belirsizlik, umutsuzluk, mutsuzluk ve geleceğe yönelik kaygılarının artışı; deprem, savaş, salgın gibi toplumsal olaylar ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Dolayısıyla bu durumlarla başa çıkabilmek için kişiler antidepresan kullanım yolunu tercih edilebiliyor” ifadelerini kullandı.

OLUMSUZ DUYGULARLA YÜZLEŞMEK İSTEMİYORUZ

İnsanların olumsuz duygulardan kaçınmak istemelerinden dolayı ilaç kullanımını tercih ettiklerini belirten Uzman Psikolojik Danışman Esra Teke, “Bazen bireyler olumsuz duyguları yaşamaktan kaçınmak istediklerinden ya da bu durumu depresyon olarak nitelendirdiklerinden dolayı da ilaç kullanmaya yönelebiliyorlar. Oysa bireyin kendisini depresif olarak hissetmesiyle klinik olarak depresyon tanısının ayırt edilmesi gerekir. Psikiyatrik bir tanı olarak depresyon teşhisi konulabilmesi için bireyin; üzüntü, enerji eksikliği, daha önce keyif veren şeylerden keyif alamama, harekette yavaşlama, iştahta ve uykuda azalma ya da artma, odaklanma güçlüğü, intihar düşünceleri, benlik, gelecek ve dünya hakkında olumsuz düşüncelerinde artış gibi belirtiler göstermesi gerekir. Bu belirtilerden en az yarısının iki hafta veya daha fazla sürmesi beklenir. Tüm bunların sonunda depresyon tanısı konan bireyin bu süreçle baş edebilmesi için terapi desteği alması önemlidir. Süreçte psikiyatrist tarafından ilaç kullanılmasına karar verilse bile terapi ile tedavi sürecinin desteklenmesi olmazsa olmazlardandır. Bu süreçte bireylerin bu alanda eğitimlerini tamamlamış bir uzmandan destek alması önem arz eder” diye konuştu.

SAİT ÇELİK

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum