Aliya büyük bir liderdi
Doç. Dr. Zübeyir Ovacık, “Aliya’ya göre insan hem arzın kurdu; hem de semanın çocuğudur. Dolayısıyla Aliya insanın hem öte dünyaya/semaya hem de bu dünyaya/arza müteveccih boyutlarını hesaba katmaktadır” dedi
TYB Konya Şubesinin Konya Büyükşehir Belediyesi ve Selçuklu Belediyesinin katkılarıyla düzenlediği kültürel etkinliklerin bu haftaki konuğu Doç. Dr. Zübeyir Ovacık, “Vefatının 16.Yılında Aliya İzzetbegoviç’in üşünce Dünyasında İnsan” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Doç. Dr. Zübeyir Ovacık, konuşmasına Çağdaş İslam Düşüncesi açısından Aliya’nın asla ihmâl edilmemesi gereken bir düşünür olduğunu belirterek başladı. Aliya İzzetbegoviç’in Doğu ve Batı olarak iki faklı medeniyetin tam da kesişim noktasında yaşamış ve bu açıdan Doğu Batı medeniyetleri arasındaki entelektüel alış verişin tam da ortasında bulunan bir mütefekkir olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Zübeyir Ovacık, Aliya’nın teorik çabalarını pratikle trajik bir şekilde test etmiş olduğunu bundan dolayı kendisine “Bilge Kral” denildiğini hatırlattı. Doç. Dr. Zübeyir Ovacık, İslam Düşüncesinde insan doğasına ilişkin ortaya konulan teorilerde genellikle mutasavvıfların bakış açısının yaygınlık kazandığını bunlara alternatif olarak Aliya’nın insan doğasına ilişkin özgün bir modelden söz etmekte olduğunu belirtti. Konuyu “Aliya İzzetbegoviç’te Felsefî Antropoloji” başlığı altında ele alan Ovacık, Aliya’nın bütün felsefi sistemlerin veya varlığı açıklama modellerinin materyalist, idealist ve İslâmî şeklinde yegane üç başlık altında toplanabileceğini belirttiğini ifade etti. Söz konusu üç açıklama modelinin her birinin insanı da kendi sistemleriyle tutarlı bir şekilde ortaya koyduğunu hatırlatan Ovacık, Aliya’nın da bu çerçevede modern bilimin ve evrimci bakışın açıklamalarını materyalist bir zemine yerleştirdiğini, sanatın ve dinin insan anlayışını da idealist bir yapının içerisinde değerlendirdiğini hatırlattı.
Ovacık’a göre Aliya, mevcut varlığı okuma biçimlerinden materyalist ve idealist okumaların insana yönelik yaklaşımlarının insan hayatının bütününe ilişkin somut pratik durumları kapsamadığını, dolayısıyla antropolojik bir tutarlığa sahip olmadıklarını belirtmektedir. Böylelikle o, evrimci antropolojik kuramın
eleştirisinin yanı sıra; saf ruhçu kuramların da eleştirisini yapmaktadır. Aliya, bu çerçevede absurd felsefelerin insanın anlamına ilişkin arayışlarını dinî bir tutum kategorisine dahil etmektedir. Evet absurd felsefeler, açık olarak dinden bahsetmemektedir. Fakat insan hayatının dünyevî gayesinin, fonksiyonunun reddini esas almakla absurd felsefelerin dinle yolları kesişmektedir. Şu kadar var ki absurd felsefelerin vardıkları sonuç dinî değildir. Bu da normaldir. Zira her arayışın mutlaka bulmak anlamına gelmeyeceği açıktır. Bu çerçevede Aliya, absurd felsefelerin bir çıkmaz sokak olan “saçma”sı karşısında “teslimiyet”i alternatif olarak teklif etmektedir. Böylelikle Aliya, üçüncü bir yolun imkânından söz etmektedir. Ona göre bu üçüncü yol, insanın fizikî boyutlarıyla metafizik boyutlarının zıtların tekâmülü şeklinde bir araya getirilmesiyle gerçekleşecektir.
Ovacık, Aliya’nın bu üçüncü yol kuramına İslâm adını vermekte olduğunu belirterek Aliya’nın antropolojik yaklaşımlarının özgünlüğünün, aynı zamanda onun teoriyle pratik arasındaki gerilimin farkındalığında bir
kuram geliştirmesinden kaynaklanmakta olduğuna işaret etti. Ovacık konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Aliya’nın özgünlüğü, insanın düalist yapısını birlikte değerlendirmeyen ve insanın tek bir boyutu üzerinde yoğunlaşan Doğu ve Batı dünyasını, her iki düşünce sistemini yakından tanımasında ve bu dünyaların birikimini sentezleme yeteneğinde ortaya çıkmaktadır.” Ovacık son olarak şu ifadelere yer verdi: “Aliya’ya göre “ İnsan “hem arzın kurdu; hem de semanın çocuğu”dur. Dolayısıyla Aliya insanın hem öte dünyaya/semaya hem de bu dünyaya/arza müteveccih boyutlarını hesaba katmaktadır. Böylelikle insanın mahiyetine ilişkin bir diğerini dışarıda bırakmayacak bir antropolojik yaklaşım ortaya koymaktadır. Program sonunda Doç. Dr. Zübeyir Ovacık’a günün hatırasına katılım belgesini TYB Konya Şube başkanı Prof. Dr. Hayri Erten takdim etti. Toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle birlikte program son buldu.
HABER MERKEZİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.