AA, ‘dünyayı’ hedefliyor

AA, ‘dünyayı’ hedefliyor

Anadolu Ajansı Genel Müdürü Dr. Hilmi Bengi, dünyaya Türkiyeden haber iletme amacı doğrultusunda yeni hedeflerine dikkat çekiyor. Objektiflik eleştirilerine de cevap veren Dr. Bengi, haber dilindeki tekdüzeliğe ilişkin eleştiriye de hak veriyor, ancak yen

Ankara’dan Konya’ya Bakış

Çetin ORANLI

[email protected]

 

 

Bengi ve objektiflik…

Objektif davranmaya çalışan ve işinin ehli yöneticiye örnek vermem istense herhalde aklıma gelen ilk isimlerden birisi Anadolu Ajansı Genel Müdürü Dr. Hilmi Bengi olacaktır. Ajansın yönetiminde işine odaklanan, istikrarlı ve başarılı çizgisini 7 yıl boyunca sürdürdü Dr. Hilmi Bengi… Bunun neticesi olarak da bundan yaklaşık 5 yıl önce söyleşi yaptığımız Dr. Hilmi Bengi’ye bu defa mesleki yönü ağır basan yeni ve yeniden sorular yöneltme ihtiyacı duyduk… (Ç.O.)

DR. HİLMİ BENGİ KİMDİR?

1959 yılında Karaman’da doğdu. Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulunu bitirdi. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsünde yüksek lisans ve Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsünde doktora yaptı. Gazeteciliğe 1981 yılında Sabah Gazetesinde muhabir olarak başlayan Bengi, Yankı Dergisinde Yazı İşleri Müdürlüğü, Tercüman Gazetesinde Ankara temsilciliği ve köşe yazarlığı yaptı. Milli Güvenlik Akademisi’nden de mezun olan Dr. Bengi, Kamu Diplomasisi Kursu ve Londra’da yabancı dil kursu gördü. Anadolu Ajansında Genel Müdür Yardımcılığı ve Yönetim Kurulu Danışmanlığı görevlerinde bulundu. Sayın Bengi, 26 Mart 2003 tarihinde seçildiği Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlük görevlerini halen yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Dr. Bengi’nin “Gazeteci, Siyasetçi ve Fikir Adamı Olarak Hüseyin Cahit Yalçın” adlı kitabı ve mesleki konularda yazıları bulunuyor.

GÜNDE BİN 500 HABERİN SORUMLULUĞU…

* Haber denildiğinde akla gelen Anadolu Ajansı’nın başında 7 yıldır görev yapıyorsunuz. Anadolu Ajansı’nın başında uzun süre görev yapan genel müdürler arasında yer alıyorsunuz. Kamu denetiminin her açıdan ağır bastığı bu kurumun başında 7 yıl boyunca bulunmak önemli bir başarı. Bunun formülü nedir ve görev yaptığınız süre içerisinde karşılaştığınız temel güçlükler nelerdir?

—Şahsımızdan kaynaklanan bir durumun olduğunu zannetmiyorum. Bu, Türkiye’nin içinde bulunduğu bir istikrarın yansımasıdır. Benden uzun süre de Anadolu Ajansı’nda görev yapanlar oldu. Benim iki katım süreyle görev yapan Atilla Onuk, yine uzun süreli görev yapan Münir Berik var. Diğer genel müdürler de Anadolu Ajansı’na hizmet vermeye çalıştılar. Mutlaka diğer genel müdürlerin de ajans açısından kısa süreli görev yapsalar bile mutlaka yararlı hizmetleri olmuştur. Hepsini şükranla anıyor, vefat edenlere rahmet, hayatta olanlara uzun ömürler diliyorum. Anadolu Ajansı 6 Nisan 2010’da 90. yaşına girecek. Dolayısıyla 90. yılını idrak edecek bir kurumda 7 yıl hizmet vermek hakikaten bir fani için en onurlu görevlerden birisidir. O bakımdan kendimi bahtiyar hissediyorum. Mutlaka bu görevin zorlukları, sıkıntıları olacaktır. Çünkü Anadolu Ajansı gelişen teknolojinin verdiği imkânları da kullanarak en hızlı vasıtalarla tarafsız habercilik yapan, doğru haberciliğe sadık kalan bir kurum. İl bültenleri ile birlikte baktığımızda günde bin 500 dolayında haber, 500’ü aşkın fotoğraf geçiyor. Ve bunlar sizin adınızda görev yapan arkadaşlarınıza emanet ettiğiniz bir hizmet. Dolayısıyla geçtiğimiz haberlerin bütün sorumluluğu bizim üzerimizde. Yaptığımız işin mutlaka riskleri olan yanları da bulunuyor. Çünkü günümüzde özellikle Türkiye gibi sürekli gündemi değiştiren, sürekli gerilim düzeyi yüksek, hızla gündemin değiştiği bir ülkede habercilik yapmanın hem zevkli, hem de zor yanları var. Zevkli yanları şöyle; her gün yepyeni bir Türkiye kuruluyor, habercilik açısından çok zengin, yapısı oldukça hareketli bir ülkede yaşıyoruz. Bu yönüyle haberciler açısından çok zengin, bu haberciliğin keyif verici yanları da var. Haberci yazdığı haberin etki gücüyle mutlu olur, yazdığı haberin yayınlanması ve ses getirmesi muhabiri-haberciyi mutlu eder. Böyle değişen bir gündem içerisinde habercilik yapmanın keyifli ama zor yanları da vardır. Çünkü bin 500 dolayında habere imza atılan bir yerde o haberlerin risklerini de göğüslemek durumuyla karşı karşıyasınız.

ANADOLU AJANSI VE TARAFSIZLIK MESELESİ

* Tarafsızlık Anadolu Ajansı için oldukça önem taşıyor ki siz de buna vurgu yapıyorsunuz. Ancak yer yer Anadolu Ajansı’nın yapısı gereği objektif davranmadığı-davranamayacağı; devletin ya da Hükümetin sesi olduğu yönünde eleştiriler de gündeme geliyor. Sizce bu eleştiriler haklı mı, buradaki ‘güç durum’ da göz önüne alındığında, dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

— Bu sorunuza hem ‘evet’, hem de ‘hayır’ cevabını cevap vereceğim. Evet, Anadolu Ajansı devletin sesidir, doğrudur. Bu yönüyle devletin tarafındadır. O noktada tarafsızlık söz konusu değildir. Ancak Anadolu Ajansı’nın günlük siyasi gelişmeler üzerinde, günlük siyaset üzerinde bir tarafsızlığı söz konusudur. Bu da Anayasa’nın 133. maddesinden kaynaklanan bir görevdir. Sadece Anadolu Ajansı’nın kendi ilkeleri veya genel basın ilkelerinin ötesinde Anayasa’nın bize verdiği bir yükümlülüktür. Objektif haberciliği uygulamak, hayata geçirmek durumundayız. Bu noktada her dönemde, ‘Hükümetin sesi’ iddiaları söylenegelmiştir ama objektif bir değerlendirme yapıldığı zaman görülecektir ki Anadolu Ajansı günlük siyasi gelişmeler üzerinde oldukça tarafsız bir konumdadır. Şunu açıklıkla söyleyeyim; siyasi partilerin özel bültenleri-gazeteleri dahi Anadolu Ajansı kadar kendi haberlerine yer vermiyor. Çünkü o kadar haberi gazetelerinde yayımlayacak yerleri yoktur. Muhalefet partileri ile ilgili bir gün içerisihaberlere bakılırsa, sadece o haberleri koysanız gazeteler dolar. Anadolu Ajans bültenleri bu şekilde bir incelemeye tabi tutulsa, sanırım Ajans ile ilgili olarak ‘Hükümetin sesi’ şeklindeki değerlendirmenin yerinde olmadığı görülecektir. Bu tablo karşısında belki Hükümetin veya iktidar partisinin, ‘niye muhalefete o kadar yer veriyorsunuz’ tarzında tersine bir eleştirisi olabilir. Böyle bir yakınma da bize şimdiye kadar gelmedi.

ANADOLU AJANSI NEDEN KLASİK HABER DİLİNİN DIŞINA ÇIKMIYOR?

* Anadolu Ajansı’nın haberlerinin çoğunda kullanılan hepimizin bildiği klasik haber dili var. İletişim fakültelerinde ve özellikle ABD ve Avrupa gazetelerinde haber dilindeki arayışlar, içerisine betimlemelerin de yeni haber yazım teknikleri ve farklı formatlardaki röportajlar sık sık tartışılır ve uygulanır. Bunu da göz önüne alarak siz ne diyorsunuz? Dilde-üslupta da biraz yeniliğe ihtiyaç yok mu?

— Dediğinize katılıyorum; gazetelere bir baksanız, o gazetede Anadolu Ajansı’ndan çıkan haberi hemen anlarsınız, haberi üslubundan tanırsınız. Anadolu Ajansı’nın koyduğu kendisiyle özdeşleşen bir haber dili var. Bu iletişim fakültelerinde haber yazım teknikleri derslerinde öğretilen haber diliyle, habercilikle neredeyse birebir örtüşen bir üsluptur. Ancak yeri geldiğinde bu üslubun dışına taştığınız da olabilir. Örneğin bir magazin haberinde, örneğin röportaj tekniğinin uygulanabileceği bir haberde farklı dil, farklı üslup da rahatlıkla kullanılabilir. Nitekim zaman zaman bunu deneyen arkadaşlarımız da var. Haberin dilini biraz da o haberin konusu belirler.

* Basın kuruluşları aynı zamanda sizin aboneniz-müşteriniz. Basın kuruluşlarıyla yaşadığınız temel sorunlar nelerdir, bunları nasıl aşıyorsunuz?

— İçinde bulunduğumuz küresel krizin yansımalarından en fazla etkilenen kesimlerin başında basın sektörü geliyor. Oradan kaynaklanan abonelik bedellerinin ödenmesinde bazı sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Biz abonelere objektif davranmak, onlar arasında bir ayrım gözetmeden herkese eşit muamelede bulunmak durumundayız. Bu nedenle zaman zaman abonelik bedellerinden kaynaklanan bazı sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz. Özellikle yerel basının bu noktada şikâyetleri var. Bizim de yerel basına karşı daha müsamahakar davranış içerisinde olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak onlar bazen bununla da yetinmiyorlar; haberlerin yerel basına ücretsiz verilmesi gibi taleplerde de bulunabiliyorlar. Bunun haklı bir talep olduğunu düşünmüyorum. Çünkü diğerlerine bedelinde mukabilinde haber veriyorsanız yerel basına da bunu uygulamak zorundasınız. Ki; UNESCO’nun yaptığı haber ajansları tanımı içerisinde, ‘haberlerin belirli bir bedel karşılığında verilmesi’ gerekir. Aksi halde o haber kuruluşunun ürettiği haberlere güvende sarsılma olur, ‘bu haber ajansı niye haberlerini ücretsiz veriyor, acaba propaganda mı yapıyor, bir görüşü empoze etmeye mi çalışıyor?’ tarzında algılamaya sebep verir. O bakımdan objektif habercilik yapan haber ajanslarının bedeli mukabilinde haberlerini pazarlaması esastır. Bu çerçevede ben yerel basına gerekli müsamahayı, kolaylığı sağladığımızı düşünüyorum.

Bir de habercilik zor ve pahalı bir iş. Belirli bedelleri de ödemeniz gereken bir iş. O bedeli ödeyemeyeceksiniz bu işe girmeyeceksiniz.

HEDEF; DÜNYA AJANSI HALİNE GELMEK

* Sizin döneminizde görüntülü servis de hizmete başladı. Bunu da göz önüne alarak, Anadolu Ajansı’nda yakın gelecekte hedefleriniz nelerdir?

— Evet, biz görüntülü servisi başlattık. En son teknolojiye uyum sağlayarak görüntülü haberciliği başlattık. Anadolu Ajansını uyduya taşıdık. Anadolu Ajansı olarak il bülteni çıkartarak, yerele daha nitelikli hizmet verme çalışmaları içerisine girdik. İnşallah bu yıl içerisinde haber arşivimizi dijital ortama taşıyacağız. Fotoğraf alanında çok önemli gelişmeler kaydettik, fotoğraf arşivimizi zenginleştiriyoruz. Şu anda Anadolu Ajansı’nın arşivinde bir milyonu aşkın fotoğraf var, bunları daha da geliştireceğiz. Anadolu Ajansı’nın geleceğe taşınabilmesi için ekonomik anlamda kendisini daha rahat hissedebileceği, gerektiğinde devlet katkısına bile ihtiyacının kalmayacağı bir noktaya getirilmesi lazım. O çerçevede Anadolu Ajansı’nın biraz daha profesyonel çalışmalar yapması, haber üretmesi gerekiyor. Daha çok paranın kaynağına yönelmesi, ekonomi haberlerinde biraz daha profesyonel habercilik içerisine girerek yeni bir hizmet başlatması gerekiyor. O istikamette çalışmalarımız da sürüyor. En önemlisi Anadolu Ajansı’nın artık bütün dünyadan haber ileten ve bütün dünyaya Türkiye ile ilgili haberleri duyuran bir ajans hüviyetini kazanması gerekiyor. Kelimenin tam anlamıyla bir dünya ajansı olması gerekiyor. Kuruluş misyonuna uygun şekilde bütün dünyada temsil edilen ve bütün dünyada haberlerini duyuran bir ajans haline gelmesi lazım.

* Konya sizin memleketiniz, şehir ile bağınızı biliyoruz. Konya’ya ilişkin son dönemde gözlemleriniz neler?

— Konya’ya yakın olmamıza rağmen sık gittiğimi söyleyemeyeceğim. Ancak fırsat buldukça gidebiliyoruz ama her gidişimizde ben Konya’da yolları kaybediyorum. Çünkü her gidişimde yeni bir Konya görüyorum. Özellikle altyapı alanında çok hızlı bir değişim var. Yeni yollar açılıyor, yeni altgeçit-üstgeçitler, kavşaklar yapılıyor. Sürekli yenilenen bir Konya görüyoruz. Konya’nın bu kalkınma alanındaki hızlı değişiminin süreceğine, bunun ekonomik kalkınma, şehirde yaşayanların refahı, huzuru ile kentlilik bilincinin oluşması açısından çok olumlu katkıları olacağına inanıyorum.


(Çarşamba: TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve Konya’nın eski Valisi Tevfik Ziyaeddin Akbulut.)  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.