5. sıraya yükseldik

5. sıraya yükseldik

İnsanların vergi konusunda bilinçlendiğini belirten Vergi Dairesi Başkanı Sıtkı Aksöz,Konyanın tahsilât oranında 20. sıradayken, Ekim ayı itibariyle toplam tahsilâtta 5. sıraya yükseldiğini söyledi

“KONYA BİRÇOK İLDEN DAHA İYİ KONUMDA”
Türkiye’de yıllardır önemli bir konuyu vergi ve vergi kaçakçılığı oluşturuyor. Son yıllarda Vergi Dairesi Başkanlıklarının ve Gelir İdaresi Kurumlarının otomasyona geçmesi ile bu alanda önemli başarılar elde edildi. Bu kapsamda Konya’nın vergi durumunu konuştuğumuz Konya Vergi Dairesi Başkanı Sıtkı Aksöz, Konya’nın personel ve mükellef profiliyle birçok ilden daha iyi konumda olduğunu ifade etti.

“KÜRESEL KRİZDEN ÇOK FAZLA ETKİLENMEDİK”
Konya’da vergi bilincinin giderek oturmaya başladığına dikkat çeken Sıtkı Aksöz, tahsilâtta tüm gelirlerde yüzde 16, vergi gelirlerinde ise yüzde 21’e yakın bir artışın yaşanmasının bu bilincin sonucu olduğunu kaydetti. Küresel krizden Konya’nın çok fazla etkilenmediğini de belirten Aksöz, “2009 Ekim’inde 100 bin 312 mükellef varken bu sayı yüzde 2 artışla 102 bin 248’e çıkmıştır” diye konuştu.

“VATANDAŞA EN İYİ HİZMETİ VERMEYİ AMAÇLIYORUZ”
Artık vatandaşın devletten çekindiği korktuğu dönemleri geride bırakmak istediklerini kaydeden Aksöz, “Elimizden geldiği kadar vatandaşa en iyi şekilde hizmet edeceğiz ama kanunun bize verdiği hükümleri de yerine getireceğiz. Bu noktada gelişmiş ülkeler seviyesinde olmadığımızı görüyoruz ama 10 yıl önceye kıyasladığımızda ciddi anlamda önemli bir başarı kaydettik” dedi.  
Konya’nın tahsilât oranında 20. sıradayken, Ekim ayı itibariyle toplam tahsilâtta 5. sıraya yükseldiğini belirten Vergi Dairesi Başkanı Sıtkı Aksöz, insanların vergi konusunda bilinçlendiğini aktardı 
 
HAFTANIN SÖYLEŞİSİ:
HASAN AYHAN

Sıtkı Aksöz kimdir?
1973 Elazığ doğumlu. İlk ve orta liseyi Elazığ’da okudu. Elazığ İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra 1991 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümünden 1995 yılında mezun oldu. 1995 yılında Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Sınavını kazandı. 2 Ocak 1996’da Hesap Uzman Yardımcısı olarak göreve başladı. 8 yıl hesap uzmanı olarak İstanbul da görev yaptı. 14 ay Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığını vekâleten yürüttü. TOEFL’dan yeterli puanı alarak yurtdışında Maliye Bakanlığı tarafından eğitim görmek üzere Amerika’ya gönderildi. 2 yıl University of Tennessee at Martin’de işletme yönetim dalında mastar yaptı. Türkiye’ye dönüşte Ankara Genel Politikalar Müdürlüğünde Daire Başkanlığı yaptı. 1998–2008 yılı itibariyle ve yaklaşık 2,5 yıldır da Konya’da Vergi Dairesi Başkanı olarak görevini sürdürmektedir. 2 dönem Selçuk Üniversitesi İktisat Bölümünde Vergi Hukukuyla ilgili ders verdi. Evli ve 2 çocuk sahibidir.

ARA SÖZ: “Artık vatandaşın devletten çekindiği dönemler geride bırakılmalı. Elimizden geldiği kadar vatandaşa en iyi şekilde hizmet edeceğiz ama kanunun bize verdiği hükümleri de yerine getireceğiz.”

Türkiye’de yıllardır önemli bir konuyu vergi ve vergi kaçakçılığı oluşturuyor. Bu konuda hükümetler tarafından ciddi adımlar atılsa da tam anlamıyla düzenli vergi toplama konusunda başarı sağlanamadı. Fakat son yıllarda Vergi Dairesi Başkanlıklarının ve Gelir İdaresi Kurumlarının otomasyona geçmesi ile bu alanda önemli başarılar elde edildi. Bu kapsamda bu haftaki söyleşimizde Konya Vergi Dairesi Başkanı Sıtkı Aksöz ile Konya vergisini ele aldık. Konya’nın personel ve mükellef profiliyle birçok ilden daha iyi konumda olduğunu ifade eden Sıtkı Aksöz, Konya’nın Vergi Dairesi Başkanlıkları arasında tahsilat oranında 20. sıralardayken, Ekim ayı itibariyle toplam tahsilâtta 5. sıraya yükseldiğini kaydetti. Yaşanan küresel krizden Konya’nın çok fazla etkilenmediğini dile getiren Aksöz, 2009 Ekim’inde 100 bin 312 mükellef varken bu sayının yüzde 2 artışla 102 bin 248’e çıktığını kaydetti. “Daha gelişmiş ülkeler seviyesinde olmadığımız görüyoruz ama 10 yıl önceye kıyasladığımızda ciddi anlamda önemli bir başarı kaydettik” diyen Aksöz, vergi bilincinin oturmasıyla tahsilâtta tüm gelirlerde yüzde 16, vergi gelirlerinde ise yüzde 21’e yakın bir artışın yaşandığını kaydetti. Aksöz, naylon fatura uygulamasının ise Türkiye’nin kanaya bir yarası olduğunu sözlerine ekledi.

* Konya’da göreve başladığınızdan bu zamana kadar 2 yıl gibi bir süre geçti. Bu süre zarfında Konya’yı ve Konya’nın vergisel potansiyelini nasıl buldunuz?
– Konya belli özellikleriyle gerek sanayisiyle gerek tarım ve hayvancılığı ile kabuğunu kırmaya çalışan Anadolu’nun gelişmekte olan bir ili. Bu yönüyle hareketli bir yer. Her şeyden önce düzenli bir şehir. Bir aile yaşantısı açısından da gerçekten tercih edilebilecek bir yer. Gerek eğitim kalitesi gerekse Büyükşehir’in imkânlarına ulaşması bakımından önemli bir il. Ankara ve İstanbul’da ulaşım çok sıkıntılı. Fakat Konya’da şehrin düzenli olması nedeniyle en uzak mesafeye bile yarım saatte ulaşabiliyorsunuz. Dershanecilik ve özel eğitim alanı da çok gelişmiş. Bu yönüyle Konya’yı olumlu buldum. Vergisel anlamda ise tabii küçük yerlerin, taşranın vergiye uyum anlamında kozmopolit illere göre daha farklı olduğunu görüyoruz. Zorluk olarak İstanbul’la kıyaslandığında bu yapı biraz daha ön plana çıkıyor. İstanbul’da inceleme olsun, tahsilât olsun bir çalışma yaptığınız zaman çok fazla ses getirmez. Ama Konya’da bu yönde bir çalışma yaptığınız zaman şehrin eski gelenekleri siyasi veya farklı konulara daha rahat ulaşması bakımından biraz daha sorun yaşanabiliyor. Ama personel profiliyle mükellef profiliyle birçok ilden daha iyi konumdayız.
* Gözlemleriniz kapsamında Konya’da sanayicilerin, şirketlerin, işletmelerin vergiye bakışı nasıl. Vergilerini düzenli verme konusunda ne kadar istekliler?
           – Bunun iki boyutu bir Türkiye geneli bir de Konya özeli var. Gelişmekte olan ülkelere has bazı sorunlar var. Bu sorunların başında kayıt dışılık dediğimiz, gerçek gelirinden daha az beyan etme alışkanlığı, hastalığı var. Demokrasiler keyfi vergi uygulamasının önlenmesi, vergilerin kanunla alınması ve herkesin ödeme gücü oranında kamu finansmanına katkı sağlamasını amaçlamıştır. Bunla ilgili Avrupa’da çok ciddi mücadeleler yapıldı ve bu noktaya getirildi, Anayasa’ya verginin kanunu yetkisi eklendi. Türkiye’de ise bu mücadele çok yaşanmadı. Cumhuriyetle birlikte devletin toplumu değiştirmeye yönelik bir çalışması oldu. Böyle olunca da çok fazla bir vergi bilinci toplumda yerleşmedi. Vergisini düzenli ödeyen insanların azılanlıkta kaldığı ama diğer tarafta bunu bir kazanç olarak gören, vergiden kaçırmayı bir marifet görme gibi bir alışkanlık oluştu. Bu kişilerin vergiye bakış açısını olumsuz yönde etkiledi. Ama artık vergi dairesinin tamamen otomasyona geçmesi ve mükelleflerle ilgili her türlü veriye ve bilgiye anında ulaşabilir olmasıyla bunun önüne geçildi. Diğer kamu ve kuruluşlarının da alt yapısı kullanılmaya başlandı. Trafik tescil, ticaret sicil, tapu, banka ve gümrük bilgileri gibi çok geniş kamu kuruluşlarına ait veriler Gelir İdaresi Başkanlığımızın otomasyon sisteminde yer alıyor. Böylece vergi kaçıranlara yönelik tespitler yapılmakta ya da mal varlığı oldu halde bunu gizleyenlere yönelik ciddi çalışmalar yapılıyor. Elektronik tebligat, elektronik haciz gibi son derece modern uygulamalar hayata geçiriliyor. Türkiye’deki bu yapıdan elbette ki Konya’da etkilenmektedir. Konya’da yapmış olduğumuz çalışmalarla sivil toplum örgütleriyle, SMM Odası, Sanayi Odası, Ticaret Odası yapmış olduğumuz bilgilendirme toplantılarıyla, etkin tahsilât yöntemlerini devreye sokmak suretiyle tahsilâtta ciddi mesafe aldık. Daha önce Vergi Dairesi Başkanlıkları arasında tahsilatta 20’lerde olan sıramız, ekim ayı itibariyle toplam tahsilâtta 5. sıraya yükseldi. Bu tabii bizim açımızdan bir başarıdır.
* Eskiden olduğu gibi işletmeler artık vergi dairelerine gelmekten çekinmiyor. Vergi daireleri ile vatandaşlar arasındaki ilişkiler düzelmeye başladı. Bunu nasıl başardınız? 
            – Devletin şefkatli, öğretici olması, yol gösterici olması gerekiyor. Bunlara ağırlık vermeye çalışıyoruz. Mükellefimizin de hak ve hukuku olduğunu, onlara da kaliteli iyi hizmet vermenin gerekliliğini gerek hizmet içi eğitimlerle gerekse yapılan yasal düzenlemelerle vergi dairelerinde yerleştirmek istiyoruz. Artık eski klasik vatandaşın devletten çekindiği korktuğu dönemleri geride bırakmak istiyoruz. Çünkü devlet millet için var. İdareciler millete hizmet için var. Elimizden geldiği kadar vatandaşa en iyi şekilde hizmet edeceğiz ama kanunun bize verdiği hükümleri de yerine getireceğiz. Tabii burada kırmadan dökmeden, uzlaşma olan yerlerde uzlaşmaya vararak, Sivil Toplum Kuruluşlarını işin içine sokarak geniş kitlelere de ulaşmak suretiyle bu uygulamayı gerçekleştirmek istiyoruz. Bununla da ilgili iyi bir mesafe aldığımızın bilinciyle yolumuza devam ediyoruz. Toplumda artık yavaş yavaş bilinçlenmekte, çünkü devletin vergi dışında düzenli gelir kaynağı yok. Daha iyi eğitim, adalet, sağlık hizmeti istiyorsak, herkesin ödeme gücü nispetinde bu sisteme katkı sunması gerekiyor. Daha gelişmiş ülkeler seviyesinde olmadığımız görüyoruz ama 10 yıl önceye kıyasladığımızda ciddi anlamda önemli bir başarı kaydettik.
* Konya’nın mükellef sayısı ve vergi tahsilât durumu nedir? Geçtiğimiz yıl yaşanan küresel kriz mükellef sayısında bir azalmaya neden oldu mu?
            – Belli bir kriz dönemi yaşadık. Bunun tabii ki olumsuz yansımaları oldu ama bizim tespitlerimiz bu krizden Konya’nın daha az hasarla kurtulduğu yönde. 2009 Ekim’inde 100 bin 312 mükellef varken bu sayı yüzde 2 artışla 102 bin 248’e çıkmıştır. Kriz döneminde çok sayıda kapanan işletmede oldu ama kapanan daha çok işletme de açıldı. Vergi tahsilât oranında Türkiye ortalamasının üstünde bir artış var. 2009 yılını tüm gelirlerde yüzde 14 artışla kapattık. Yüzde 20’inin üzerinde tahakkukumuzda, tahsilâtımızda bir artış oldu. Tüm gelirlerimiz 2 milyar 489 milyon 899 bin 773 TL’ye yükselmiştir. Vergi gelirlerimiz ise 1 milyar 956 milyon 567 bin 014 TL’ye yükseldi. Önceki dönemler kıyasladığında tahakkuk artışı tüm gelirlerde yüzde 17,29, vergi gelirlerinde ise yüzde 20,34 oranında artış olmuştur. Tahsilâtta tüm gelirlerde yüzde 16, vergi gelirlerinde ise yüzde 21’e yakın bir artış var. Bu Konya’da çarklar daha hızlı dönmeye başladığını ve vergi dairesinin tahakkuk, tahsilât açısından daha etkin bir çalışma yürüttüğünü göstermektedir.
* Vergi denetimlerinde bir artış var mı? 2010 yılında kaç tane işletmeye denetim yapıldı ve denetimlerde kesilen ceza oranı nedir?
             – Modern demokrasilerde bayan esası geçerlidir. Devlet sen ne kazanmışsan bunu beyan et diyor. Mükellefin beyanına da güvenerek o beyan üzerinden vergi alıyor. Bu güvenin de bir sınırı var. Çünkü vergi kazanmış olduğu bir parayı başkasıyla paylaşmaktır. Bu durum insanoğlunun doğasına da biraz aykırı, çünkü hiç kimse kazanmış olduğu bir şeyi gönüllü olarak başkasıyla kolay kolay paylaşmaz. Bu kapsamda devlet beyanın doğru olup olmadığını zaman zaman denetlemek zorunda kalıyor. Onun içinde vergi denetimi vazgeçilmez bir unsur. Yılbaşından ekim sonu itibariyle 314 vergi incelemesi yapıldı. 72 milyon 738 bin 198 lira olan bir beyan incelendi. Bunun üzerine de 22 milyon 383 bin 900 liralık bir fark bulundu. 5 milyon 334 bin 301 lirada vergi farkı bulundu. 10 milyon 565 bin 570 lira vergi cezası kesildi. 2 milyon 888 bin 551 lirada usulsüzlük cezası kesildi. Bunun yanında bir yaygın denetim değimiz yol denetimleri, tütün ve alkol denetimleri de devam ediyor. Ayrıca vatandaşlara şu uyarıyı da yapmak istiyorum. Her alınmayan fiş, verilmeyen fatura devletin kasasına gitmesi gereken bir tutarın satıcının cebinde kalması demektir. Bu durum da düşük vergi geliri ve gelirlerde verilecek hizmetin yetersiz oluşu demektir. Onun için herkes alışveriş yaptığında mutlaka fişlerini alsın, vermeyenleri ise bize ihbar etsin.
* Kaçak işletmeler ve naylon faturalar ile mücadeleniz nasıl sürüyor?
             – Geçtiğimiz yıl bine yakın bu kapsamda şirket tespit ettik. 2010 yılında çalışmalarımız devam etti. Zaman zaman da saha taraması yapıyoruz. Duyarlı vatandaşlar da bu konuda ihbarlarını yapıyor. Tespit ettiklerimizi hem mükellef yapıyoruz hem de geriye doğru cezai işlem yapıyoruz. Gerek kayıt dışı işçi çalıştırması gerekse kaydı olmadan faaliyette bulunmasına yönelik tespitleri sürüyor. Bir usule yönelik cezalar birde kaçırdığı vergiler üzerinden ceza kesiliyor. Naylon fatura ise Türkiye’nin kanayan yarasıdır. Vergi incelemelerimizin yüzde 70’ini bu konu oluşturuyor. Ortada gerçek bir mal alımı veya satımı söz konusu değil, tümüyle hayali bu işletmelere yönelik denetçilerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Bu şirketten mal alan kaç tane firma varsa onların incelenmesi için talepte bulunuyor, böylece ağacın dalları gibi incelemeler sürüyor. Bunun tabii yaptırımı ağır fakat tespiti de zor olan bir konu. Bazen karşınızda muhatap bulamıyorsunuz.  Firmayla ilgili trilyonlar tespit ediyorsunuz ama bunu tahsil edeceğiniz bir muhatap karşınıza çıkmıyor.
* Yılbaşından sonra Meclis gündemine gelmesi beklenen vergi borçlarına yönelik bir yapılandırma söz konusu olacak. Bu yapılandırmayla ilgili bilgi verir misiniz?
            – Burada bir Meclis iradesi söz konusu olacak. Tasarı önce plan bütçe komisyonu ardından Meclis Genel Kurulu’nda onaylanarak Cumhurbaşkanı’nın imzasına sunulacak. Bu süreç geçtikten sonra ancak bir hüküm ifade edebilecek. Konuyla ilgili sadece Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın açıklamaları var. Bu açıklamaya göre yapılandırma kesinleşmiş alacaklar, itilaflı alacaklar, stok affı, matrah arttırımı gibi son derece geniş kapsamlı bir vergi borcunu kapsıyor. Bunun detayları kanun tasarısı ortaya çıkınca görülecek. Fakat bu yapılandırma belli bir tarihten öncekini kapsayacak. Kamuoyuna yansıyan tarih 31 Temmuz öncesi. 31 Temmuz sonrası tahakkuk eden cari borçlar yapılandırma içine girmeyecek. Vatandaşlar böyle bir yapılandırma gelecek ben borcumu ödememeyiyim gibi bir düşüncenin içine girmesin.
* Önemli bir konu ise hurdaya ayrılacak araçlar ile ilgili. Şuana da kadar kaç kişi eski aracını yasa kapsamında değerlendirdi?
          – Yol güvenliğini tehlikeye atan, seyahat güvenliğini ortadan kaldıran yürüyemez duruma gelmiş ancak borç yükü olan araçların tavsiyesine yönelik bir uygulama. Daha önce bir uygulama getirilmişti bu 2010 Haziran’ında sona ermişti. 27 bin araç bu uygulamadan yararlanabiliyordu. Çalışmalarımız sonucunda 5 bin 121 araç bu uygulamadan yararlandı. Ve bu araçların 20 milyon civarındaki borçları silindi, vatandaşlarımız bu kadar yükten kurtulmuş oldu. Tabii yoğun bir talep geldi, bir kısım vatandaşlarımız bu uygulamayı kaçırdı. Gelen talepler üzerine 1 Ağustos 2010’dan başlanmak üzere uygulama tekrar başladı. Önümüzdeki yılın Aralık sonuna kadar bu uygulama devam edecek. İlk uygulamada 1979 ve öncesi araçları kapsarken yeni uygulama 1985 ve öncesi araçları kapsıyor. Yeni kapsamdan yararlanacak 26 bin 837 araç bulunmakta ve bu araçların tahsilinden vazgeçilebilecek 48 milyon 833 bin 298 kamu alacağı bulunmaktadır. Ayrıca bu yasaya giren kamyon, tanker, çekici ve otobüs sahiplerini araçlarını Makine Kimya Endüstrisi Kurumuna teslim ederse aracının ağırlığına göre hurda parası da alabiliyor.






 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.