Türbenin üzerine bina dikmişler!

Araştırmacı- Yazar Mehmet Ali Uz, bir mahalleye adını veren, Hz. Mevlana'nın çağdaşı fıkıh âlimi olan Ahmet Fakih’in kabrini ve Selçuklu döneminden intikal eden bir mescidin yerini tespit etti. Merhaba Gazetesi Akademik Sayfalar Yazarı Araştırmacı Mehmet Ali Uz, uzun süren çalışmalar sonucu Hoca Ahmet Fakıh'ın türbesinin yerini tespit etti. Mehmet Ali Uz, aynı bölgede ayrıca 800 yıllık Selçuklu Mescidi'nin yerini de buldu.

1800'LÜ YILLARDA YIKILDI 1967'DE YAPILDI

Önemli iki mirası gün yüzüne çıkaran Uz, Ahmet Fakih’in kabrini ve Selçuklu döneminden kalan mescidin bilinmeyen yönlerini nasıl ortaya çıkardığını anlattı. Ahmet Fakih Mahallesi’ni incelediğini dile getiren Uz, Köprübaşı Caddesi üzerinde eski Çukur Mektebin karşısındaki Sücaeddin Camisi’nin adının dikkatini çektiğini vurguladı. Caminin üzerinde yapım yılının 1967'yi gösterdiğini dile getiren Uz, “Sücaeddin ismi günümüzde kullanılan bir isim olmadığı gibi Konya’da bu isme Osmanlı döneminde de rastlanmıyordu” dedi.

17 CİLTTEN İSMİNİ TARADIK

Hafızasının kendisini çok gerilere götürdüğünü kaydeden Araştırmacı-Yazar M. Ali Uz, Selçuklu döneminde bir Şeyh Sücaeddin olduğunu hatırlattı. “O da saraya mensup 2. Keykavus’un kızı, Hant Fatma Hatun’un azatlı kölelerinden ve vakıflarına mütevelli tayin ettiği bir zattı” diyen Uz, “Sücaeddin Camii’nin bu zatla ilgili olabileceği ihtimali karşısında Konya ile ilgili 17 cilt kaynaktan Sücaeddin ismini taradık. Fakat bir türlü bu isme rastlayamadık. Yorgun ve üzgün yerimize oturduğumuzda, aklıma, taramadığımız bir şer’iye sicili daha geldi. Bu defteri tararken Ahmet Fakıh Mahallesi’nde Sücazade kelimesine rastladık. Aradığımızı bulmuştuk. Demek ki bu caminin yerinde eskiden Şeyh Sücaeddin’in iki oğlundan birisinin yaptırdığı mescit varmış. 1800’lü yılların sonlarına doğru bu mescit yıkılmış ve yerine 1967 yılında bu camii yapılmış. Caminin önündeki mescide ait vakıf dükkan da yola alınmış. Şer’iye sicilinde bulunan kayıt çerağ vakfı ile ilgiliydi. Çerağ vakfı bulunan bir dini yapının, başka zengin vakıflarının da bulunacağı muhakkaktı. Böylece Selçuklu döneminden intikal eden bir mescidin daha yerini bulmuş olduk. Dikkatimizi çeken bir nokta da caminin bulunduğu adanın kuzey tarafında Nakiboğlu vakfına ait 7-8 mülkün olduğu anlaşılıyordu” açıklamalarında bulundu.

TÜRBENİN VARLIĞI DİKKATİMİZDEN KAÇMADI

Yaptıkları araştırmalar sırasında, caminin batı köşesinin yanında bir türbenin yerinin dikkatlerinden kaçmadığını konuşmalarına ekleyen Uz,  türbe yerinin Ahmet Fakıh Türbesi olarak kaydedildiğini ifade etti. Uz, daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu türbenin bulunduğu mahalle Ahmet Fakih Mahallesi, türbenin yüz metre kadar batısındaki bir mescit de Ahmet Fakıh Mescidi adını taşıyordu. O halde bu türbe de Ahmet Fakih Türbesi olmalı idi. Böyle küçük hatalara araştırmalarımız sırasında çok rastladık. Mesela Selçuk Es Müsevvitzade kelimesini Mesutzade olarak okumuştu.”

TÜRBE 20 METREKAREDEN 12'YE DÜŞÜRÜLMÜŞ

Konya’da kaynaklarda 5 Ahmet Fakih’in bulunduğunu açıklayan Uz, bunlardan birisinin Hoca Ahmet Fakih semtine adını veren ve türbesi bu bölgede bulunan Ahmet Fakıh olduğunu anlattı. Şeyh Aliman, ulema Türbesi'nin de ikinci bir Ahmet Fakıh ile ilgisinin bulunduğuna açıklık getiren Uz, “Bizim bulduğumuz Ahmet Fakih Türbesi, bulunduğu mahalleye de ismini veren bilinmeyen bir Ahmet Fakih’in türbesi olmalıdır. Türbe 70 pafta, 520 ada, 26 parselde kayıtlı olup, önce 20 metrekare iken sonradan 12 metrekareye düşürülmüştür. Türbe yerinden eksilen sekiz metrekarenin yola gittiğini tahmin ediyoruz. Türbenin kalan 12 metrekarelik kısmı beş katlı bir binanın altında bulunmaktadır. Bu türbe de Konya da çevresindeki arazilerle birlikte satılan türbelerden birisidir. İşte tarih böyle yok edile geldi. Bu tespiti, resmi kayıtlardan istifade ederek yapmıştık. ” şeklinde konuştu.

ÇEVRE ESNAFI: “ORADA BİR KABİR VAR” DEDİ

Türbenin bulunduğu alanda derin araştırmalar yapan Uz, rastgele bir berber dükkanına girdiğini söyledi. Dükkanın sahibi Mevlüt Duran’a karşıdaki apartmanlardan birinin altında bir türbe bulunduğunu bilip bilmediğini sorduğunu kaydeden Uz, esnafın kendilerinin tespit ettiği yeri işaret ederek “Orada bir kabir olduğu söylentisi var” dediğini belirtti. Uz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu hususu Aziziye Caddesi üzerinde bürosu olan Ahmet Şahin adında bir beyin daha iyi bileceğini söyledi. Söylediği ismin yanına gittik ve gittiğimiz kişi gerçekten olaya hakimdi.”

ZATIN KEMİKLERİNİ ÜÇLER MEZARLIĞI'NA GÖMMÜŞLER

Ahmet Şahin isimli vatandaş da, kabrin bulunduğu yere kat karşılığı bina yapmak istemesi ile olaya vakıf olduğunu açıkladı. “Bu  işten vazgeçmek istedim” dedi.  Ayrıca  evin sahibi kadının 1982 yılında kendisine: “Biz bu kabri açtık, kabirdeki kemikleri üçler mezarlığına götürüp gömdük, kabir mabir kalmadı.” dediğini aktardı. Şahin, “Biz yine de buraya bina yapmaktan vazgeçtik. Sonra bugünkü bina yapıldı” diye konuştu.

TÜRBENİN KİME AİT OLDUĞUNU BİLEMEMİŞLER

Konu ile ilgili son değerlendirmelerde bulunan M. Ali Uz, bölgede yaşayanların orada bir kabir olduğunu bildiğini fakat bu kabrin kime ait olduğu hususunda bilgi sahibi olmadıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sonlandırdı:  “Satılıp özel mülkiyete geçen bu binanın altındaki türbe sıradan bir insana ait değil. Bir mahalleye adını veren, Mevlana muasırı bir fıkıh âlimi Ahmet Fakih’in kabriydi. Tarihi bir şahsiyetin türbesi böylece ortaya çıkmış oldu. Kanaatimizce Konya tarihi ve kültürü ile ilgili bu buluşlar, son derece önemli. Çalışmalarımız sırasında daha pek çok satılan, yıkılan tarihi eserin ortaya çıkacağını tahmin ediyorum.”

EMRE ÖZGÜL merhabahaber.com