Tostla geçen hayat

Tostla geçen hayat

Konyalı vatandaşların tost deyince vazgeçemeyeceği yerlerden bir tanesi de Hayat Tostçusu

Hayat Tostçusu’nun 1957’den beri var olduğunu söyleyen Hayat Tost’un sahibi Hasan Basri Sayı, “Bizim bu dükkânımız isim olarak ilk defa 23 Nisan 1957’de babam Mustafa Sayı tarafından Hayat Apartmanı’nın altında bulunan küçük bir dükkânda müşterilerine hizmet vermeye başladı. O zamanlar tost Konyalılar tarafından pek bilinen bir yiyecek değildi. Herkesin evinde zaten yiyeceği, içeceği az çok vardı. Kimse para verip de kolay kolay tost almazdı. Hatta o zamanlar tost için “Demir parçasının içerisine konularak ezilmiş ekmeği satmaya çalışıyorlar’ diye konuşulurdu. Aradan 2 yıl kadar zaman geçtikten sonra tosta olan talep arttı. 1980’li yıllarda Konya’da çarşı merkezinde 4-5 adet sinema vardı. Alâeddin Caddesi’nde bulunan sinemaların seans saatleri geldiği zaman biz hazırlık yapardık. En iyi işlerimizi o zamanlar başlattık. Tost en çok o zaman kabul görmeye başladı” dedi.
Kendisinin nasıl esnaflığa başladığını da anlatan Sayı, “Ben 1977 yılında Gazi Lisesi’nde öğrenci iken bir anda esnaf oluverdim. Baba mesleği diye tostçuluğu devam ettirdik. Daha sonra marka tescilimizi aldık. O zamanlar markaları esnaflar alamıyordu. Sadece sanayiciler alabiliyordu. Ama biz uğraşa uğraşa markamızı aldık. 1988 yılında buradaki dükkânıma taşındım” diye konuştu.
İş alanında teknolojik çağı pek de takip etmediklerini söyleyen Hasan Basri Sayı, “Modern çağ bazı özel değerleri mahvetti. Birçok ürün marka haline geldi. Bu ülkede pizzadan, patatese her şey marka haline geldi. Marka satmayanlar artık tutunamaz hale geldi neredeyse. Ama Bunun yanında biz hiçbir zaman markacılık yoluna gitmedik. Çünkü burada bizim korumak istediğimiz bazı özel değerlerimiz var. Biz bunları korumaya çalışıyoruz. Mesela bizim her zaman 3 çeşit tostumuz olmuştur. Hiçbir zaman 4’e çıkarmamışızdır bunu. İstesek bizde burada bir fast food açabilir kızartmasından, pizzasına, hamburgere kadar birçok şeyi satabilirdik. Ama biz kültürü korumak adına bunu yapmamaya kararlıyız. Biz gelen müşterilerimize içecek olarak mevsimlik içecekler önermeye çalışıyoruz. Kış geldiği zaman portakal sıkıp onun suyunu veriyoruz, yazında kendi yaptığımız soğuk ayrandan veriyoruz. Tabi isteyen müşterilerimiz olur diye dolabımızda içecek çeşitlerimiz her zaman mevcut durumda bekliyor. Bana göre diğer bir değerimiz de tost yapmak için kullandığımız makinemiz. Bu makine babamdan miras kaldı. Biz hiçbir zaman yeni bir makine alıp kullanmadık ve kullanmamaya da çalışacağız. Bu makinenin de başka bir türü yok. Bozulduğu zaman tamirini kendimiz yapabiliyoruz” dedi. Müşterilere hizmeti bir vazife saydıklarını söyleyen Hasan Basri Sayı, “Hayat Tostçusu olmanın keyfi müşterinin yüzündeki memnuniyette saklıdır. Bizim tostçu olarak bir sırrımız yok. Sırrın yüzde 50’sinden fazlası müşterinin yüzündeki memnuniyette saklıdır. Müşteri burayı severek geldiği zaman, gönüllü veya gönülsüz eleştirilerini bizlere söyleyebiliyor, bu da bizim için bir yönlendirme oluyor. Bunu dışında sır olarak sayabileceklerimiz arasında belki, ekmeğimizin gramajı farklı olması, sucuğumuzu özel olarak yaptırıyor olmamız,  bir sır olabilir. Çünkü biz gelen müşterimizin özel isteklerini biliyoruz. Bizim buraya birçok dostumuz geliyor. Bunların içerisinde resmi dairede çalışan memur arkadaşlarımız var. Dershanelerde, okullarda çalışan öğretmen arkadaşlarımız var, ders arasında gelen öğrencilerimiz var. Yemek yedikten sonra bu arkadaşlarımızın toplum içine girdikleri zaman rahatsızlık çekmemeleri için sucuklu tostumuzun içerisindeki sucuğa sarımsak koydurmuyoruz. Geleneksel Türk Sucuğu’nda sarımsak vardır ama biz, müşterilerimizin mahçup olmamaları için gelenekselliği burada bozuyoruz ve uymuyoruz” ifadelerini kullandı.
MUSTAFA ÖZÇELİK
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.