İsrail'in sonu geldi: İşte en güzel kanıtı!

İsrail'in sonu geldi: İşte en güzel kanıtı!

Yüce Allah, İsrail oğullarının yeryüzünde iki kere fesat çıkaracaklarını, kutsal yurdu ele geçireceklerini ve oralara egemen olacaklarını haber veriyor.

Yüce Allah, İsrail oğullarının yeryüzünde iki kere fesat çıkaracaklarını, kutsal yurdu ele geçireceklerini ve oralara egemen olacaklarını haber veriyor. Fakat, yükselişlerini bozgunculuk yolunda kullanırlarsa; onları perişan edecek, kutsal saydıkları değerlerini ayakları altına alacak ve kendilerini yerle bir edecek başka kullarını başlarına mûsâllat edeceğine hükmediyor.

İsrail Filistinlilere yapmadığını bırakmadı. Evlerini, işyerlerini yaktı, yıktı. Ellerinden topraklarını, şehirlerini, arazilerini aldı, gasbetti. İşgal ettiği yerlerde bu mazlum insanlara her türlü işkenceyi reva gördü. Artık zulüm ayyuka çıktı.

Bununla yetinmedi, denizin ortasında, uluslar arası sularda seyreden Mavi Marmara yardım gemisine de baskın düzenleyerek 9 kardeşimizi katletti. Sonunda hiç beklemediği bir dik duruş karşısına çıktı. Türkiye devleti, hükümeti, halkı ve geçmişiyle İsrail’i köşeye sıkıştırdı. Bu olanları bitenleri düşünürken Bakara Suresinin 205. âyeti aklıma geldi. Âyette, yeryüzünde fesat çıkaranların ve bozgunculuk yapanların, ekinleri ve nesilleri helâk etmeye çalıştıkları haber veriliyordu. Demek ki fesatçılar, sadece evleri yıkmakla, insanları öldürmekle kalmıyor, halkın geçimini sağladığı ekili alanları da yerle bir ediyordu.
 
Tefsirlerde bu âyetin açıklamasını araştırırken İsrâ Sûresinin ilk sayfasında yer alan İsrail oğullarının iki kere fesat çıkaracakları dikkatimi çekti.
 
Âyetlerin kısa mealleri bile hakikati apaçık önümüze seriyor:

-“Biz, Tevrat'ta İsrail oğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir büyüklüğe kapılacaksınız, diye bildirdik.”

-“Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşarak sizi aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.”
 
-“Sonra onlara karşı size tekrar galibiyet ve zafer verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık.”
- “Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid'e (Süleyman Mâbedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı mûsâllat kıldık).
-“Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine fesatçılığa dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir zindan yaptık.”
Tefsirlerde bu âyetler kısaca şöyle yorumlanıyor:
 
-Yüce Allah, İsrail oğullarının yeryüzünde iki kere fesat çıkaracaklarını, kutsal yurdu ele geçireceklerini ve oralara egemen olacaklarını haber veriyor. Fakat, yükselişlerini bozgunculuk yolunda kullanırlarsa; onları perişan edecek, kutsal saydıkları değerlerini ayakları altına alacak ve kendilerini yerle bir edecek başka kullarını başlarına mûsâllat edeceğine hükmediyor.
-Başlarına mûsâllat olan bu güçler kendilerine o kadar ağır cezalar verirler ki, rezillik ve aşağılanma yüzlerinde ifadesini bulur. Bütün kutsal değerleri ayak altına alınıp çiğnenir.
 
-Kur’ân’da verilen bu haberler doğru çıkmış ve Allah’ın vaadi yerini bulmuştu. Yüce Allah, birinci seferinde İsrail oğullarına egemen olacak bir millet göndermiştir.
-Kur'ân, İsrail oğullarının başlarına mûsâllat edilen bu milletin hangi millet olduğunu belirtmiyor. Zira bu milletin adını vermek ondan alınacak derse bir katkıda bulunmuyor.
-Burada önemli olan ibret alınmasıdır. Amaç, yüce Allah’ın tüm insanlar için belirlediği yasanın açıklanmasıdır.
-Surenin akışı içinde bu doğru haberden ve gerçekleşen sözden sonra bu yıkılışın bir rahmet kapısına yol açabileceği de belirtiliyor.
-Ama İsrail oğulları, tekrar yeryüzünde bozgunculuğa kalkışacak olurlarsa, ceza yine hazırdır ve İlâhi kanun yine yürürlüktedir.
-Âyette yer aldığına göre İsrail oğulları birinci bozgunculuğa başladılar. Yüce Allah da Müslümanların eliyle onları cezalandırdı. İslâmın ilk yıllarında, onları bütün Arap Yarımadasının dışına sürdüler.
 
-Bundan sonra yine bozgunculuk yaptılar. Bu sefer de Allah, başka kulları üzerlerine gönderdi. Böylece günümüze kadar geldiler.

-Zamanımızda ise Hitler başlarına mûsâllat oldu. Bugün de "İsrail" olarak tekrar bozgunculuğa başladılar. İsrail, o toprakların sahibi olan Filistinlilere işkencenin binbir çeşidini tattırdı.

-Yüce Allah kesin olan vaadini doğrulamak ve değişmeyen yasasını yürürlüğe koymak için onlara azabın en acısını tattıracak bir milleti gönderecektir.
 
-Hiç şüphesiz yarın, bekleyen için çok yakındır. (Fî-Zılâli’l-Kur’ân. Seyyid Kutub.)

-Bediüzzaman ise yukarıdaki âyetleri açıklarken, çeşitli hile ve oyunlarla servetlerine servet katan, zulüm ve fesadı esas alan İsrail oğullarını, özellikle Yahudilerin zâlim kısmını ve zulmü onaylayanları, böyle bir yola sürükleyen düşüncenin temelini izah ederken şöyle der:
 
-“...mahrum kaldıkları ve daima zulmünü gördükleri hükümetlerden ve galiplerden intikamlarını almak için her çeşit fesat komitelerine karışan ve her nevi ihtilale parmak karıştıran yine o millettir” (Sözler. “Yirmibeşinci Söz” RNK, 1:180.)

-Evet, “Küfür devam etse de, zulüm devam etmez” prensibinden hareketle, “Mazlumun âhı Arş-ı âlâyı titretir” kaidesince, birgün gelecek, zulüm ve fesat, işleyenlerin kendilerine dönecektir. Çünkü İlâhi kural bu şekilde hükmünü icra ettirmiştir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.