İslam ülkelerine çağrı: Ayağa kalkın

İsrail-Gazze savaşında 164. gün yaşanıyor. İnsanlık dramı da her geçen gün artıyor. İsrail, hukuk ve kural tanımadan katliama devam ediyor. Gazze'de, Kudüs'te taş üzerinde taşın kalmadığı belirtiliyor. Hayatını kaybedenlerin sayısı her geçen gün artarken, dünya da büyük bir sessizliğe bürünüyor. ABD ve Avrupa ülkeleri İsrail'in bu katliamını meşru görürken, İslam ülkeleri de zulme yeterince ses çıkaramıyor. Ailesi de Gazze'de yaşayan Filistinli Gazeteci Muhammed Abu Taqiya, Merhaba Gazetesi'ne değerlendirmelerde bulundu.

RAMAZAN AYINDA DA ZULÜM DEVAM EDİYOR!

Müslümanlar için mübarek ay olan Ramazan'da bile İsrail'in saldırılarını sürdürdüğünü dile getiren Gazeteci Muhammed Abu Taqiya, sivillerin kalabalık bulunduğu evlerin vahşice hedef alındığını ifade etti. Şehit olan veya yaralananların büyük çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğuna dikkat çeken Taqiya, “Arama ve kurtarma çalışmaları, ilkel ve tükenmiş imkânlarla devam ediyor. İnsani yardımı bekleyenlere yine katliam uygulanıyor. Bakın son 24 saatte 13 katliam gerçekleştirildi. 81 şehit verdik, 116 yaralımız var. Çok sayıda yaralı hala enkaz aldı” şeklinde konuştu. Tüm olumsuzlukların yanı sıra uzun süre sonra ilk kez sevindirici bir gelişmenin yaşandığınıh da altını çizen Filistinli Gazeteci Muhammed Abu Taqiya, “Yaklaşık 3,5 aydan uzun bir süre sonra ikinci kez 17 Mart'ta insani yardımları içeren 15 tır Gazze şeridinin kuzeyine Cebaliye Mülteci Kampına ulaştı. Bölgedeki yaklaşık 400 bin insanın en temel ihtiyaçlarının ufak bir kısmına kavuşması dünyada son dakika haberi oldu. 7 Ekim'den bu yana 31 bin 726 şehit verildi, 73 bin 792 yaralıya yükseldi. Bunların yaklaşık yüzde 80'i çocuk ve kadınlardan oluşuyor” dedi.

REFAH'A DOĞRU AKIN ETMELİYİZ BAŞKA YOLU YOK!

“Katil İsrail'in uyguladığı İmha savaşının ateşi altında 164 gün geçti” diyen Muhammed Abu Taqiya, daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “17 yılı aşkın zalim bir kuşatma ve uzun yıllardır süren ihanet, terk edilme ve ihmallara rağmen, Gazze şeridindeki Filistinliler, hala Ümmetten söz ediyor, Ümmete dualarında yer verip, onlar için Allah'tan iyilik ve izzet diliyor. Aslında onların buna ihtiyacı yok. Onların duasına ihtiyacı olan biziz. Eğer bu zulme engel olamazsak, katil İsrail Rafah'taki 1,3 milyon insandan binlerce kardeşimizi katledecek. Bu nasıl mı engel oluruz? Var olan tüm yollarla Refah'a doğru akın etmeye çalışmalıyız. Başka yolu yok. 57 İslâm ülkesi var. Her ülke halkı, 10 bin kişi göndersin, bu sorun çözülür.”

AMERİKA'NIN HİÇBİR ADIMINA GÜVENMİYORUZ!

Gazze limanı fikrinin gerekliliğini aktaran Taqiya, daha önce limanın kapatılmasının da işgalin ve boğucu bir kuşatmanın parçası olduğunu kaydetti. Taqiya, sözlerini şöyle tamamladı: “Liman, İsrail'in inadı karşısında Filistinlilerin talebiydi ve haklı taleplerinden biriydi. Yardım ulaştırmak amacıyla geçici bir yüzer iskele, Amerika'nın işgalci İsrail'in kararlılık elde edemediğini kabul etmesi ve işgalin Filistin halkını boğma ve açlıkla öldürme suçunu kabul etmesidir. Bu örtülü tanımanın üzerine inşa edilmelidir. Madem Amerikalı insani yardım ulaştırma zorunluluğu hissediyor ise, neden geçişleri açmak yerine daha zor, daha uzun ve daha karmaşık yolu seçti? Amerika'nın bu vahşi soykırımına dolaylı ve doğrudan katılımını unutmayalım. Gazze halkına karşı işlenen suçun kefareti olmayacak ve olmamalıdır. Gizemli projeler hakkında konuşmadan önce acil destek ve yardımdan yararlanabileceklerini görelim, yani geçitleri hızla açmalı, Mısır ve Ürdün'de kalabalık olan konvoyların Gazze Şeridi halkının girmesine izin vermeli. Eğer Amerika ciddiyse, savaşı finanse etmeyi ve işgal ordusunu silahlandırmayı bırakmalı, çabalarını Gazze şeridindeki Filistin hükümetiyle koordine etmeli ve limanı siyasi bir kuşatma ve kontrol aracı değil, halkımızın yardım ve dünyaya özgürce çıkış noktası haline getirmeli. Filistin tarafıyla koordineli olmayan her liman işgal sayılıyor ve işgalci muamelesi yapılabiliyor. Amerika Birleşik Devletleri saldırının ortağıdır ve İsrail işgaline karşı ön yargılıdır. Halkımız için adil olan herhangi bir kararı engellemek için veto hakkını kullanmaktadır. Aksi kanıtlanana kadar hiçbir Amerikan adımına güvenmiyoruz.”

EMRE ÖZGÜL