Bağımlılığa dur deyin!

Bağımlılığa dur deyin!

Son yıllarda çocuklar arasında yayılan sosyal medya bağımlılığı, çocukların ruhsal sağlığını ciddi oranda etkilerken aile ve sosyal ilişkilerini de zedeliyor. Uzmanlar ailelere ‘önlem alın’ tavsiyesinde bulunuyor

Özellikle akıllı telefonların, tabletlerin ve ileri teknolojinin günlük hayatımızda edindiği yer büyüdükçe, internet ve sosyal medya araçlarının kullanımı her yaştan kitleler için erişilebilir hale geldi. Uzmanlara göre 13 yaş altındaki çocukların sosyal medya ve internet kullanımı önerilmiyor. Buna rağmen çocuk yaşlarda başlayan sosyal medya bağımlılığı aile bağlarını ve sosyal yapıyı tehdit ediyor. Artık erişilmesi çok kolay olan teknolojinin büyüsüne kapılan çocuklar, daha fazla ‘like’ (beğeni) almak, daha çok izlenmek ve daha çok konuşulmak için sosyal medyada aile yapısını ve ahlaki değerleri göz ardı eden davranışlarda bulunuyor. Türkiye istatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2013 yılı Nisan ayında gerçekleştirilen ‘Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na göre bilgisayar kullanımına ortalama 8 yaşında başlanıyor. 06-15 yaş grubundaki bilgisayar kullanan çocukların bilgisayar kullanmaya başlama yaşı ortalama 8 iken, 06-10 yaş grubunda ortalama başlama yaşı 6, 11-15 yaş grubunda ise 10 olarak tespit edildi. İnternet kullanımına ortalama başlama yaşı 9 iken çocukların yüzde 24,4’ü kendi kullanımına ait bilgisayara sahip. Çocukların yüzde 60,5’i bilgisayar, yüzde 50,8’i İnternet, yüzde 24,3’ü cep telefonu kullandı. Çocukların yüzde 45,6’sı hemen her gün İnternet kullandı. Cep telefonu kullanımına ortalama başlama yaşı ise 10. En son 4 yıl önce yapılan istatistiklerde bile çarpıcı sonuçlar çıkarken 4 yıl içinde internet kullanım yaşının daha da düştüğü ve çocuklarda internet, sosyal medya kullanım oranını daha da arttığı tahmin ediliyor.

EBEVEYNLERE BÜŞÜK GÖREV DÜŞÜYOR

Çocukların sosyal medya bağımlılığı ile ilgili konuşan Psikolog İbrahim Ertabak, “Sosyal ağlar eğitim, bilgi temini ve paylaşımı konularında oldukça faydalı ve eğlenceli olabileceği gibi çocuklar için riskler de içerebilir. Çocuklar genelde sosyal medyayı oyun oynamak ve çeşitli eğlence amaçlarıyla kullanmaktadır. Sosyal ağ sitelerinin pek çoğunun yaş kısıtlaması  genelde 13 yaş olarak vardır, fakat pratikte bu yaş sınırlarına uyulduğu söylenemez” dedi. Sosyal medyanın yararlarından fazla zararının olduğunu ifade eden Ertabak, şöyle konuştu: “Çocuklar bir sosyal medya ağının parçası olmak çocukların sosyal becerilerini geliştirebilir, belli bir arkadaş kitlesiyle sürekli irtibat halinde olmaları aidiyet hislerini geliştirebilir fakat sosyal medyanın olumsuz yönlerine bakıldığında çocukların karşılaşabileceği riskler daha fazla. Sosyal medya kullanımı esnasında çocuklar, siber zorbalığa maruz kalabilirler ve diğer kullanıcılar tarafından rahatsız

edilebilirler, cinsel içeriklere muhatap olabilirler, kişisel ve mahrem bilgilerini deşifre edebilirler, gereğinden fazla bilgi paylaşımı yapabilirler, fiziksel aktivitelere daha az zaman ayırmak zorunda kalabilirler. Burada önemli olan konu çocukların bu kötü etkilere istemeden maruz kalmalarıdır,

çocukların bu konularla ilgili bilgilendirilmeleri konusunda anne babalara ve öğretmenlere büyük görevler düşmektedir.”

ÇOCUKLA İLİTİŞİM KURUN

Ailelere de önerilerde bulunan Ertabak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ailelerin öncelikle çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmaları gerekiyor. Aileler tarafından; çocuğun kendini ifade edebileceği paylaşımlar yapmasına izin verilmeli, internet ve telefon kullanımında çocuklara örnek olunmalı, internet, çocukları sakinleştirici bir araç olarak kullanılmamalı, çocuğun şiddet içeren içerikleri izlemesine izin verilmemeli, çocuğun girdiği internet siteleri takip edilmeli ve bilgisayar herkesin görebileceği bir yerde olmalı. Çocukların ekran karşısında geçirdikleri süreyi kısıtlayarak, onlara kitaplar, gazeteler, board oyunları gibi elektronik olmayan vakit geçirme olanakları sunarak, eğitim medyaları kullanmalarını sağlayarak ve televizyonu onlarla birlikte izleyerek medya deneyimlerinde rehberlik etmek mümkündür. 25 ülkede gerçekleştirilen bir araştırmada bazı tespitler yapıldı. Ebeveynler çocuklarının internet kullanımını kısıtlamak yerine onlarla birlikte olumlu internet kullanımı deneyimleri yaşamalıdırlar. Kısıtlayıcı ebeveynlik online riskleri azaltırken, çocukların internet’te karşılaşabilecekleri olanakları ve becerilerini de kısıtlamaktadır. Fakat ebeveynler çocuklarının internet kullanımına aktif olarak aracılık yapabilmeleri halinde hem risklerin hem de zararın azaldığı görülmüştür. Aktif meditasyon ebeveynlerin çocuklarıyla internet hakkında konuşmaları, çocukları internete girerken yanlarında veya yakınlarında oturmaları ve onları interneti keşfetmeleri konusunda cesaretlendirmeleri anlamına gelmektedir.Ebeveynlerin filtre kullanmaları yani teknik aracılık yapmaları çocukların online risklerle karşılanmalarını azaltmaz ve engellemez.”

HÂLİD ŞEN merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.