Ankara Barosu: ‘torba Kanunlar Terörüne’ Bir Yenisi Daha Eklendi

Ankara Barosu: ‘torba Kanunlar Terörüne’ Bir Yenisi Daha Eklendi

Ankara Barosu, Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren torba kanun ile ilgili bir açıklama yaptı. Baro tarafında yapılan açıklamada, son yıllarda tolum ve hukuk hayatını sıkça meşgul eden ‘torba kanunlar terörüne’ bir yenisinin...

Ankara Barosu, Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren torba kanun ile ilgili bir açıklama yaptı. Baro tarafında yapılan açıklamada, son yıllarda tolum ve hukuk hayatını sıkça meşgul eden ‘torba kanunlar terörüne’ bir yenisinin daha eklendiği belirtildi.

    Borunun yazılı açıklamasında, “Son yıllarda toplum ve hukuk hayatımızı sıkça meşgul eden ‘torba kanunlar terörüne’ bir yenisi daha eklendi. Yasama tekniği açısından büyük sorunlar doğuran; kamuoyunun parlamentoda görüşülen temel meseleler hakkında bilgilenme ve sürece katılma gibi en temel demokratik haklarını açıkça ihlâl eden bu uygulama, 'son dakika önergeleri' ve 'sabaha karşı yapılan oylamalar' gibi taktiklerle birleşerek, yasama meclisinin ve üyelerinin saygınlığını olabilecek en aşağı seviyelere çekmektedir.” ifadeleri yer aldı.

    Torba yasaların sebep olduğu hasarların bir diğer önemli boyutunun da, kişilerin temel hak ve özgürlüklerine yönelik en ağır ihlâllerden bazılarının bu kanunlar aracılığıyla ve birer “oldu-bitti” şeklinde gerçekleştirildiği vurgulandı.

    Açıklama şöyle devam etti: "Nitekim 6552 sayılı Kanun da bu bağlamda bir istisna teşkil etmemiş; anılan düzenlemeyle, Anayasa’nın 22. ve 26. maddelerinde yer alan 'Haberleşme Hürriyeti' ile 'Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti'nin günümüzdeki en etkili kullanım aracı olan internet ortamına yönelik ciddi müdahalelerde bulunulmuştur. Gerçekten de, 6522 sayılı Kanun’un 126. ve 127. maddeleriyle 'İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un çeşitli maddelerinde düzenlemeye gidilmiş olup, bu düzenlemelerin ortak yönü; internet özgürlüğünün bir miktar daha kısıtlanması ve bu alanda idareye verilen takdir yetkisinin genişletilmesi olarak görülmektedir. Bu kapsamda öne çıkan düzenlemelere bakıldığında, öncelikle Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) tanınmış olan, bilgilendirme yükümlülüğünün ihlali halinde içerik, yer ve erişim sağlayıcılara uygulanacak olan idarî para cezası üst sınırının 10 bin TL’den 50 bin TL’ye çıkarıldığı görülmektedir. Böylece, eskiden 2 bin TL ila 10 bin TL arasında kullanılan bu yetki, şimdi daha geniş bir takdir alanında (ve Türkiye’de sıklıkla görüldüğü üzere, muhtemelen ölçülülük ilkesine aykırı ve keyfî olarak) kullanılabilecektir.

Dahası, anılan düzenlemeyle birlikte; 'trafik bilgileri' olarak tanımlanan ve kişisel veri kapsamında olan, abone kimlik bilgileri dahil bilgilerin, herhangi bir mahkeme kararına ihtiyaç olmaksızın TİB tarafından otomatik olarak temin edileceği ve '…hâkim tarafından karar verilmesi hâlinde ilgili mercilere verileceği' esası getirilmektedir. Kişisel verilerin korunmasına dair yasayı bugüne kadar çıkarmamış nadir ülkelerden birisi olan Türkiye’de internet alanındaki tartışma ve eleştirilerin temel hedefi olan TİB’in kişisel verilerin depolanması için bir tür 'yed-i emin' olarak tanımlaması ise, traji-komik bir durum olarak değerlendirilmektedir."

    "KUVVETLER AYRILIĞI SİSTEMİNDE YERİNİN OLMADIĞI AÇIKTIR"

    Torba Kanun ile 5651 sayılı Kanun’un 8. maddesine eklenen bir son fıkra ile; “Millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi nedenlerinden bir veya bir kaçına bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde…” erişimin engellenmesinin (sonradan yargı incelemesine sunulmak üzere) doğrudan TİB Başkanı’nın emri üzerine yapılacağının hükme bağlanmış olması olduğuna dikkat çeken Ankara Barosu açıklaması, "17 Aralık sürecinin devamında Şubat 2014’de 5651 sayılı İnternet Kanunu’nda yapılan değişikliklerde olduğu gibi, bir idari birim olan TİB’e erişim engelleme kararı alma yetkisinin verilmesi, yasanın özgürlükleri değil sansürü esas aldığının bir kanıtıdır. Her ne kadar, yapılan değişiklikle, sadece katolog suçlarla (fuhuş, müstehcenlik, kumar..) ilgili olarak bu yetki tanınmışsa da, 'millî güvenlik' ve 'kamu düzeni' gibi yargı organının dahi tanımlamakta güçlük çektiği kavramların takdirini TİB Başkanı gibi konuyla ilgili hiçbir uzmanlığı olmayan kişilere bırakan bu düzenlemenin, demokratik bir hukuk devletinde ve makul bir kuvvetler ayrılığı sisteminde yerinin olmadığı açıktır." cümleleriyle sona erdi. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.