Tonton pamuk şekeri ve Osmanlı allı güllü macunu

Tonton pamuk şekeri ve Osmanlı allı güllü macunu

Çocukların en çok sevdiği şey deyince akla önceleri şeker gelirdi.

Çocukların en çok sevdiği şey deyince akla önceleri şeker gelirdi. Şimdi onun yerini çikolata alsa da yine de çocukların gözdesi olmaya devam ediyor. Günümüzde sayıları parmakla gösterilecek kadar az olan pamuk şeker ustaları birkaç yerde Konya sokaklarını süslemeye ve çocukların sevgilisi olmaya devam ediyor.
Ben de eşim Sadık Gökce ile birlikte, Meram- Havzan’da oturan Pamuk şeker ustası Süleyman Ayvat’ı evinde ziyâret ederek, mesleğinin inceliklerini ve sorunlarını konuştuk ve sizlerle paylaşmak istedik.
Efendim, bize kendinizi tanıtır mısınız?
-Adım Süleyman Ayvat. Elli altı yaşındayım ve Konya doğumluyum. Konya’nın en eski Pamuk şekercisiyim.
Ne zamandan beri bu işi yapıyorsunuz?
-Yirmi beş yıldır bu işi yapıyorum. Konya bu tadı unutmuştu. Bu geleneği yeniden yaşatan ,Konya’ya getiren benim.
Baba mesleğimi yoksa her hangi bir ustadan mı öğrendiniz?
-Hayır, babamdan öğrenmedim, Ağabeyimden öğrendim. Ağabeyim Adapazarı’nda bu işi yapıyor. Ben orada inşaat boyacısıydım. Boş zamanlarımda yanına giderek bu işi öğrendim, bir müddet birlikte bu işi yaptık daha sonra ben Konya’ya geldim. Konyalının unutmuş olduğu bu şekeri yapıp satmaya başladım.
Mesleğinizi seviyor musunuz?
-Ekmek paramı kazanıyorum, ailemi geçindiriyorum. Tabii ki seviyorum.
İşleriniz nasıl gidiyor, satışlardan memnun musunuz?
-Pamuk şeker işi dilenciliğe dönüştü. Satış yapamıyoruz. Zabıta ile âdetâ kovalamaca oynuyoruz. Bize sattırmıyorlar. “Sebep ne?” diye sorduğumuzda; “Efendim, görüntüyü bozuyorsunuz, Avrupa uyum yasalarına aykırı hareket ediyormuşuz.” Ben ekmek paramın derdindeyim. Zafer yolu kapanıp yürüme yolu yapıldığında Bayrama iki gün kala iş yaptırmadılar. Halbuki benim en çok iş yapacağım zamandı.
Çocuklar etrafınızı sarınca neler düşünüyorsunuz? Duygularınızı öğrenebilir miyiz?
-Ben çocukların dedesiyim. Onlar pamuk şekeri özlediği kadar beni de özlüyorlar. Her şey para demek değildir. Bazen alamayan çocuklara da ikramım olur. Onlar bellidir zaten. Köşede durur, arabaya pek yaklaşmazlar. Onları sevindirmek benim en büyük mutluluğum.
Mesleğinizi bir başkasına öğretiyor musunuz? Usta- çırak ilişkileriniz nasıl?
-“Üç oğlumla birlikte bu işi yapıyorduk. Ama şimdi yapamıyoruz. Ne yer gösterdiler ne de sattırdılar, piknik yerlerinde yer almaya çalıştım; vermediler. Bu işten para kazanamıyoruz. Her birisi farklı mesleklere atıldılar. Çırak yetiştirmeye gelince, bunu öğrenmek, öğretmek çok basittir. En fazla bir haftada öğreniyorlar. Ama ben onlara para veremiyorum. Veremediğim için de bu mesleği devam ettirecek birlerini yetiştiremiyorum” dedi.
Pamuk şekerin nasıl yapıldığını  bize anlatır mısınız?
-Bunun ham maddesi şeker ve gıda boyasıdır. Bunda önemli olan ne miktarda karıştırılacağı, ölçüsü.
Süleyman Usta, biraz sonra makinesinin başına geçerek nasıl yapıldığını bize gösterdi. Önceden hazırlamış olduğu karışımı makinesinin kazanına döktü. Hızla dönen küçük bir silindirin etrafında çubuğunu dolandırarak uçuşan lifleri sarmaya başladı. Daha sonra da poşetledi. Karşımızda nefis uçuk pembe pamuk şekerler duruyordu.
Aynı zamanda macun da yapan Süleyman Ayvat’a bu işin de inceliklerini, püf noktalarını sorduk:
Süleyman Bey, arabanızda macun tepsisi de bulunuyor, macunu nasıl yapıyorsunuz? Bize anlata bilir misiniz?
Süleyman bey dobra dobra bir adam.
-Aslında bunun sırrını kimseye vermem. Bunda esas olan kıvamını tutturabilmek. Yalnızca malzemelerini verebilirim: Aroma, bal, şeker, süt. Her bir rengi veren ayrı bir aroma vardır.
Efendim, çocuklar pamuk şekerini mi daha çok seviyorlar macunu mu?
-Çocuklar macunu pamuk şekerden daha çok seviyorlar. Çünkü pamuk şekeri her yerde bulabiliyorlar; ama macunu bulamıyorlar. Gerçi bazı marketlerde macun da bulunuyor ama bizimkinin tadını vermiyor, dedi.
Markalaşmayı düşünmüyor musunuz? diye bir soru sorduğumuzda acı acı gülümseyerek;
-Neyle markalaşacağız abla?  Günde 100-150 şeker sattıktan sonra ben nasıl vergimi öder, marka alabilirim? Ben gıda mühendisi bulundurmak, ona maaş vermek ve sigortasını yapmak ve dükkan kirası ödemek zorundayım. Bana ne kalacak, ben ne yiyip içeceğim?
Süleyman Bey’in düşüncelerine hak vermemek mümkün değil. Üzülerek yine bir soru sorduk:
Belediyeden beklentileriniz nelerdir?
-Kovalamaca değil, yer istiyoruz. Bize yer göstersinler. Makinemi götürür orada yaparım. Sokak sokak gezmek zorunda kalmam. Ama şehrin işlek bir yerinde yer göstersinler, kıyıda köşede kuytu bir yerde yer göstermesinler. Zafer meydanı, fuarın karşısı, eski öğretmen evinin arkası olabilir. Simitçilere ve tatlıcılara gösterdiği kolaylığı bize de göstersin. Makul bir kira bedeli ödeyerek biz de işimizi yapalım, diyor.
Biz de Süleyman bey’e kolay gelsin diyor; bu güzel mesleğin yok olmaması için direnmesini, genç nesillere öğretmesini ve en kısa zamanda markalaşarak işinin kalıcı olmasını temenni ediyoruz.
ANUŞ GÖKCE
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum