Milli Görüş başarılı oldu

Milli Görüş başarılı oldu

Milli Nizam ve Selamet Partisinin merkez ilçe başkanlığını yapan Mustafa Mutlu, Milli Görüş Hareketinin Türkiye ve hatta Avrupada başarılı olduğunu söyledi

* Kısaca kendinizden ve Milli Görüş Hareketi’ne girişinizden bahseder misiniz?

1935 yılında Konya’da doğdum. Orta tahsilliyim. Tüccar terziydim.
1969’da Necmettin Erbakan’ın Konya’ya gelmesi ve ardından bağımsız adaylığını açıklamasıyla Milli Görüş Hareketi içerisinde yer aldım. 1970 yılında Milli Nizam Partisi kurulunca ilk toplantıda Konya merkez ilçe başkanlığı görevine getirildim. O dönem Konya, büyükşehir olmadığı için sadece merkez ilçe vardı. Konya’nın 170 mahallesi, merkeze bağlı 126 köyü vardı. Bu yüzden merkez ilçe olarak çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ederdi.
O zaman Milli Görüş Hareketi kendiliğinden ortaya çıktı. Bir hareket doğdu ve biz de onun mücadelesini veriyorduk. Parti olmayınca Erbakan Hocayı her yerde takip ediyor, sürekli yanında bulunuyorduk.
47 DEFA KAPATILSA, 48 KEZ AÇACAĞIZ
Milli Nizam Partisi 1 sene arayla Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştı. Biz, Konya teşkilatı olarak bir müddet geçsin diye düşünüyorduk. Erbakan Hocam ise yeni partinin biran önce kurulmasını istiyordu. Ankara’da bize, “Anayasa Mahkemesi 47 defa kapatsa 48 kez açacağız’ demişti
Tekrar parti kurulması için çalışmalara başladık. Ali Güneri’nin evinde 70 kişi toplandık. Erbakan Hoca, bana aynı görevi almamı söyledi. Merkez ilçe başkanlığı görevine devam ettik. 1973 yılında seçimler oldu. O zaman 48 milletvekili çıkardık. Yeni kurulup, kapanıp yeniden açıldıktan sonra 48 milletvekili çıkarmamız büyük bir başarı olarak ifade edildi. Benim merkez ilçe başkanlığı görevim ise 1974’ün 4. ayına kadar devam etti. O dönem ailemi kaybettim. Görevi Sami Baysal’a devrettim.

* Başkanlığı bıraktıktan sonra parti çalışmalarına katıldınız mı?

Biliyorsunuz; her yerde bir görevden ayrılmak için dilekçe vermeniz geriyor. Ben de merkez ilçe başkanlığı görevimden ayrılmak için dilekçe verdim. Ancak bu kabul edilmemiş, beni 1980 yılına kadar izinli gösterdiler. Tabi, bende görevden ayrılsam da fiili olarak partinin bütün çalışmalarına katılıyordum. 1980 sonrası da dışarıdan bir partili olarak her zaman elimden geleni yapmaya çalıştım.

* Sizin döneminizde seçim çalışmaları nasıl yürütülürdü. Ayrıca döneme ilişkin unutamadığınız hatıralarınız var mı?

Merkez ilçe başkanı olduğumuz için bütün köylere, mahallelere Erbakan Hoca ile biz giderdik. Hocamda öyle bir çalışma azmi vardı ki şaşırırdık. Günde 4-5 köyde seçim çalışması yapardık. Bizim bile yorulmamıza rağmen Hocam yorulmazdı. Çok defa ekmek, domates yiyerek seçim çalışması yürüttük. Çok defa sabahlara kadar çalıştık.
Erbakan Hocam, insanları kırmamaya özen gösterirdi. Ne sorulursa en iyi şekilde cevaplardı. Ne söylesen kızmazdı. Bir toplantımızda, birisi direkt olarak Erbakan Hocama, 1970 yılında 36 milyon olan nüfusumuzun çoğalmasıyla insanlarımızın nasıl besleneceğini sormuştu. Hocam da, “Biz 36 milyonuz, 136 milyon da olsak Türkiye geçinir, dışarıya da ihraç ederiz. Nasıl? Madenlerimiz var, ülkenin her tarafında yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız var” diye cevap verdi. Yine bir konuşmasında, ‘Arkadaşlar, ülke kendi işini kendi göremiyor. Senden bir ton maden alıyorlar, bir tane vida veriyorlar. Türkiye idaresi bunu düşünmüyor’ diye söylemişti. 

* Milli görüş 40 yılını doldurdu, gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz. Milli Görüş Hareketi başarılı oldu mu?

Milli Görüş Hareketi, Türkiye içinde ve dışarıda, hatta Avrupa’da daha, başarılı oldu. Bizlerde hala o heyecan devam ediyor. Çünkü biz Allah rızası için bu yolda hizmet ettik. Hizmet etmeye de devam ediyoruz. Milli Görüş Hareketine inanan insanlar aynı heyecanla devam ediyor. İnşallah tekrar iyi günleri göreceğiz. Çünkü maddi manevi menfaat için koşarsan sonu olmaz. Dava için koşarsan sonu olur.
DAVA SAHİBİ OLANLAR MUTLAKA MUVAFFAK OLUR
Mustafa Özkafa’nın babası Süleyman Özkafa’nın bir hatırasını da paylaşmak istiyorum. Milli Nizam Partisi kapanmıştı. Benim dükkanım o zaman şimdiki Şifa Lokantası’nın karşısındaydı. Üst katta ise dişçi Nuri oturuyordu. Rahmetli Ali Kemal Belviranlı da yakında bir yerde oturuyordu.  O dönem Süleyman Özkafa bir hadiseden dol ayı görevinden alınmış, açıkta kalmıştı. Süleyman Hoca bir gün dükkana geldi. Bu arada üç-beş sivil memur da geldi. Anayasa Mahkemesi kararınca Milli Nizam Partisi’nin kapatıldığını, bütün varlığının da hazineye devredildiğini söylediler. Sonra bir gün hazineden memurlar ve polisler geldi, oturuyorlar. Cuma günü ve Cuma namazı yaklaştı. Ben kendilerine namazdan sonra işlerini yapmalarını önerdim. Görevlerini yapacaklarını söylediler. Bunun üzerine polislerin kapıda durmasını teklif ettim. Neyse, namazdan sonra geldiler ve kırık testiyi dahi yazdılar.
Teşkilattan Tahsin Palaz diye bir arkadaş vardı, onun evinde toplandık. Süleyman Hoca da oraya geldi. Tabi biz üzgünüz. Süleyman Hoca “Arkadaşlar, dava sahibi olan insanlar üzülmez” dedi ve konuyla ilgili bir olay anlattı ve ekledi: “Siz dava sahibi iseniz mutlaka muvaffak olursunuz, değilseniz olamazsınız.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.