Mevlana insanlığı aydınlatıyor

Mevlana insanlığı aydınlatıyor

Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Mevlânâ’nın dünya medeniyetlerine etkisini anlattı. Kuşpınar, Avrupalı seyyahlar ile diplomatların Mevlevi dervişlerden etkilendiğine dikkat çekti

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi, Konya Büyükşehir Belediyesi ve Selçuklu Belediyesi ile ortaklaşa düzenlenen 2019 25. Altın Yılı Kültürel Etkinlikler ikinci hafta programında konuşan Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Mevlânâ’nın Dünya medeniyetlerine etkisini anlattı. Avrupalı seyyahlar ile diplomatların Mevlevi dervişlerden etkilendiğine dikkat çeken Kuşpınar, dünyada pek çok düşünür ve bilim adamının Mevlânâ’nın düşüncesine özel ilgi gösterip İslam dini ile Hristiyanlığı Mevlânâ üzerinden karşılaştırdığını anlattı.

SANKİ MEVLÂNÂ YAŞIYOR GİBİ

Kuşpınar, Amerikalı entelektüel Shahran Shiva’nın, “Bizim zamanımızdan, dünyamızdan ve batı kültüründen bu kadar uzakta yaşamış olan Mevlânâ, neden bu kadar çok biliniyor ve çok seviliyor?’ diye sorduktan sonra, ‘Ona herkes kolayca ulaşabilir. O herkese ulaşmak için can atıyor, insanlara dokunuyor, onlara yardım ediyor, morallerini yükseltiyor. 800 yıl öncesinde yaşamış ama sanki bu dünyada şu anda göze görünmeden yaşayan bu şahsiyetin kozmik gücü tam bir dost ve veli gibi’ cevabını verdiğini dile getirdi. Mevlânâ kimdir, sorusu üzerinde duran Kuşpınar, “O İslam'ın engin ilim ve irfan hazinesini, güzel ahlakını kendine özgü samimi ifadelerle, sanat ve estetiğiyle, şiir ve nesirleriyle birlik ve aşk diliyle aktarmış müstesna bir âlim, bilge, düşünür ve ariftir” dedi. Şarihlerin Mesnevi'yi Kur'an-ı Kerim'in manasının ince, zarif ve estetik şiir diliyle gün ışığına çıkaran bir sanat eseri olarak gördüklerini işaret eden Kuşpınar, “İslami İlimler, Tefsir, Hadis, Kelam, Felsefe, Dinler Tarihi, Tasavvuf ve Ahlak, İslam Sanat ve Mimarisi, Edebiyat, Şiir, Musiki, Hüsn-ü Hat, Ebru, Süsleme, Cilt, Minyatür, Dergâh, Cami, Medrese, Mutfak ve Günlük Hayat gibi birçok alanda İslam medeniyetini etkilemiştir” şeklinde konuştu.

MEVLEVİHANELER AKADEMİ GİBİYDİ

Mesnevi’nin Pehlevi diliyle Kuran’ın özünün özünü olduğunu, Mevlevihanelerin de akademi işlevi gördüğünü, en büyük bestekârların orada yetiştiğini anlatan Kuşpınar, Osmanlı Sultanlarının yaklaşık üçte ikisinin musiki ve Mevlevi geleneğini takip ettiğini kaydederek, “Mevlânâ’nın medeniyetimizde ve kültürümüzdeki yeri tartışılmaz. Mistik ve tasavvufi kültür açısından zengin olan Hindistan coğrafyasında Mevlânâ son derece etkili olmuştur. Avrupalı Seyyahlar ve Diplomatlar da Mevlevi dervişlerden etkilenmiştir. Fransız Du Loir, Danimarkalı Christian Andersen, Amerikalı John Porter Brown, John P.Durbin, Julia Pardoe bunlardan birer örnektir. Arkeolog F.W. Hasluck Mevleviliğe ve Mevlânâ’nın düşüncesine özel ilgi gösterip İslam dini ile Hristiyanlığın Mevlânâ üzerinden karşılaştırmasını yapmıştır. Christianity 1929’da Mevlânâ’nın etkisiyle ‘Avrupalıların Türklere ve inançlarına karşı olumsuz tavırlarını yumuşatma çabası’ göstermiştir. Fransız Clement Huart Konya’da Mevlevi dergahında epey bir zaman geçirdikten sonra Eflaki’nin eserini Fransızcaya çevirmiş, Maurice Barres hayatını Mevlânâ’nın etkisiyle geçirmiş ve ‘Tanrı’ya ulaşan bir çok yol vardır; Sema onların en kısa olanıdır’ demiştir” diyerek sözlerini sürdürdü.

MESAJLARI ÇARPITANLAR DA VAR

Evrensel bir dil kullanan ve ilahi kitaplardan Peygamberlere dair kıssalar anlatan Mevlânâ’nın doğu kültürüne dair hikâyelerle, eski Yunan felsefesinden anlatımlarla, kullandığı kelam ve teknik kavramlarla, semboller, mecazlar, benzetmeler, temsiller, teşbihlerle insan hayatının hemen hemen her yönüne dokunan mesajlar vererek etki uyandırdığını anlatan Kuşpınar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mevlânâ’nın dinlere bakışı konusunda çalışmalar yapıldı. Seyyid Hüseyin Nasr’ın arkadaşı felsefeci John Hick’in Rumi’ye atfettiği ama benim bulamadığım bir cümle var; lambalar farklıdır ama ışık birdir diyor Hick. Mevlânâ’nın böyle bir cümlesi yok ama çok indirgemeci bir okunuş ve yanlışla, bu söz dinlerin birliğini savunan bir teze dönüştürülüyor. Diyalog dediğimiz yanlış minvalde Mevlânâ’nın öğretilerinin kötüye kullanıldığını, suiistimal edildiğini görüyoruz.”

MEVLÂNÂ AŞK DEMEKTİR

Mevlânâ’nın mesajlarından örnekler de veren Kuşpınar, ‘Aynı dili konuşma, hısımlık ve bağlılıktır. İnsan yabancılarla kalırsa mahpusa benzer. Nice Hintli, nice Türk vardır ki dildeştir, nice iki Türk de vardır ki birbirlerine yabancı gibidir. Şu halde mahremlik dili, bambaşka bir dildir. Gönül birliği dil birliğinden daha iyidir’ diyen Mevlânâ aşk demektir. Kendini ‘Bütün âleme aşığım, çünkü bütün âlem Hakk’ın eseridir’ şeklinde ifade etmiştir” diyerek sözlerini tamamladı. Programın sonunda Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Hayri Erten, Konya Büyükşehir Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ahmet Köseoğlu ve N.E.Ü. eski Rektörü Muzaffer Şeker günün anısına Prof. Dr. Bilal Kuşpınar’a katılım belgesi takdim ettiler.

HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.