Eskiden nerede ne vardı? -27-

Eskiden nerede ne vardı? -27-

Yavuz Sultan Selim, 1512de Dutludan su getirterek avluya şadırvan yaptırıp, Mısır seferine gidip gelirken Bahaeddin Veled ve Mevlânanın kabirlerini ziyaret ederek soydan olanlara saygı göstermişti.

1925 yılında çıkarılan kanunla tekke ve zaviyelerin kapatılmasından önce Mevlevî tarikatının merkezi olan Mevlâna Dergâhı; Sultan-ül Ulema Bahaeddin Veled’in ve Mevlâna Celâleddin-i Rumi’nin mezarlarının da yer aldığı külliye, değişik zamanlarda türbe, semahane ve mescid ilâveler edilerek bugünkü durumunu almış bulunuyor. Kubbe-i Hadrâ (Yeşil Kubbe), Selçuklu veziri Muinüddin Süleyman Pervane ve zevcesi Gürcü Hatun tarafından hicri 676 miladi 1277’de mimar Alemüddin Kayser’e, mescid ve semahane Irak seferinden dönüşte Konya’ya uğrayan Kanuni Sultan Süleyman tarafından hicri 973 miladi 1565’de mimar Sinan’a inşa ettirilmiş. Yavuz Sultan Selim, 1512’de Dutlu’dan su getirterek avluya şadırvan yaptırıp, Mısır seferine gidip gelirken Bahaeddin Veled ve Mevlâna’nın kabirlerini ziyaret ederek soydan olanlara saygı göstermişti. Şadırvan, Sultan Aziz devrinde tamir gördü. Eskiden dış kapının iki yanında sıralanan ve 2 yıl önce onarıma alınarak, eski konumuna kavuşturulan 18 oda ile mutfak da Sultan III. Murad, döneminde ilave edildi.
Daha önce adı “Konya Âsar-ı Atika Müzesi” olan ve 1926’da “Mevlâna Müzesi” adıyla tekrar açılmasına izin verilen Konya ile özdeşleşmiş 446 yıllık dergâh, her yıl 2 milyondan fazla Mevlâna muhibbi tarafından ziyaret ediliyor. Hz. Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled ve Bahaeddin Veled ile birlikte Belh’ten gelen Horasan erlerinin yanısıra, Mevlâna’nın oğlu Emir Âlem Çelebi, eşi Güraçe Hatun, kızı Melike Hatun, torunu Celale Hatun, Sultan Veled’in oğulları Vâcid Çelebi, Âbid Çelebi, Zâhid Çelebi ve Ulu Arif Çelebi, Selahaddin-i Zerkubi ve Karaman Beylerbeyi Hasan Paşa gibi 36 erkek ile 11 kadın külliyenin içerisine, daha sonra bazı dervişler de fotoğraflarda görüleceği gibi, kapatılıncaya kadar ön avluda dergâhın girişinin önüne ve Kubbe-i Hadra’nın kıblesinde avluya defnedilmişti. Ancak, avludaki kabirler zamanla kaldırıldı, taşları ise dergâhta teşhir ediliyor. Çocukluk yıllarımızda bazıları mevcut olan kabirler Üçler Mezarlığı ile müzenin arasındaki yol gidiş gelişli hâlde genişletilirken bozuldu, ancak İhtisab Ağası şâir Şem’i’ye ait kabir, geri çekilen müze çevre duvarı dışında kaldırım üzerinde bırakıldı.
Müzenin eski müdürlerinden Yusuf Akyurt zamanında kabirlerin kaldırıldığı kaydedilen Mevlevî Dergâhı avlusunda Karaman eyaleti Beylerbeyi Murad Paşa’nın hicri 994 miladi 1585’de vefat eden kızı Fatma Harun’a, hicri 981 miladi 1573’de vefat eden Sinan Paşa’ya ve aynı tarihte vefat etmiş olan Hasan Paşa’nın medfun olduğu 3 türbe bulunuyor. Konya Tarihi’nin yazarı İbrahim Hakkı Konyalı, medfun olan kişilerle ilgili olarak şu bilgiyi veriyor:
Eyalet merkezi Konya olduğu için hicri 978’den önce vefat edince ailesi Konya’ya yerleşen Murad Paşa, Antalya’nın içinde cami, kasaba dışında bir imaret, Dizdar alanında bir han, Karahisarı-Teke ile Manavgat arasında bir köprü yaptırmıştır. İran sefirliği, Bosna Valiliği, Rumeli Beylerbeyiliği yapan ve Kebbunişin vezir olan Hasan Paşa, II. Selim’in kızı Şah Sultan’la evlenerek Karaman Beylerbeyi olmuştur. Mevlâna Dergâhı müze yapılmadan önce Hasan Paşa Türbesi, yağ deposu olarak kullanılıyordu. İçinde birkaç büyük yağ küpü vardı. Sonra müzenin deposu hâline getirildi. Gürcistan’da Tiflis Hanı iken Lala Mustafa Paşa serdarlığında gelip Müslüman olunca ismi Yusuf tesmiye olunup, paşa olunca Sinan ismini alan Sinan Yusuf Paşa, Karaman Beylerbeyiliği yaptı ve Sultan II. Selim’in hükümdarlığında vefat etti.
Mevlevî Dergâhı, müze hâline getirilirken zaman zaman onarımdan geçirilirken, çevresinde de değişiklikler meydana geldi. Müzenin kuzeye doğru uzanan ön cephesinin bitiminde yer alan Dumlupınar İlkokulu, şimdi tuvaletler olan yerdeki Başaralı Mustafa Bey’in gösterişli konağı, dinlenme grubu ve süs havuzunun yerinde bulunan Sultan Selim imaretinden kalma taş kemerli yapılar, Türbe hamamı, 3 kahvehane, Bahri Güvez’in ekmek fırını, bisiklet tamircisi Mevlüt Büyükavcı ve terzi Hikmet Fil’in dükkânları, Yusuf Ağa Kitaplığı’na bitişik Muvakkithane 60 yıl önce çevre düzenlenmesi ve yol açılması amacıyla belediye tarafından yıkılarak ortadan kaldırıldı. Ünlü Türbeönü’nden sadece Yusuf Ağa Kitaplığı’nın köşesine nakledilen şadırvan hatıra kaldı. Balıkçılar Oteli’nin önündeki göbeğin yerindeki Türbe Hamamı’nın külhanı ve bitişiğindeki 3 mağaza ile Sultan Selim Camii’nin kıblesinde bugün yeşil alan olan yerde bulunan harabe hâlindeki tarihi yapılar da diğerleriyle birlikte yıkıldı.
Mevlâna Kültür Merkezi yapılırken yıkılan Konya’nın ilk vilayet binası Aslanlı Kışla’ya giden yol açılırken, eskiden “Türbe Mezarlığı” denilen ve sonradan adı “Üçler Mezarlığı” çevrilen kabristanın bir bölümü istimlâk edilmiş, bu münasebetle bazı mezarlar iç kısma nakledilmişti. Bunlar arasında, mezarlığın kapladığı alanı Milli Emlâk’tan satın alıp, mezarlık olarak vakfeden eşraftan Şükrü Doruk’un kabri de bulunuyor. Eski yol tek gidişli ve dar idi. Bu mezarlıktaki kabir taşlarında en eski vefat tarihi hicri 1190’nı gösteriyor. Yer yer 2 metreyi bulan Sille taşlarında ve yeşil mezar taşlarında ise yazı ve tarih yer almıyor.
50’li yıllara kadar giriş kapısının 2 yanında devasa 2 arslan heykeli yer alan “Mevlâna Müzesi” ve çevresi ile günümüzdeki görüntü arasında büyük farklar var. Bu değişikliğin ancak 70 yaş üzerinde olanlar farkında.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.