Erdoğan: Bu Ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı Hedef Alındı

Erdoğan: Bu Ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı Hedef Alındı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 23 Nisan 1920'nin öncesinde ve sonrasında yaşanmayanların şu son birkaç ay içinde yaşandığını savunarak "Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, bakanları hedef alındı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 23 Nisan 1920'nin öncesinde ve sonrasında yaşanmayanların şu son birkaç ay içinde yaşandığını savunarak "Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, bakanları hedef alındı. Siyasi partilerin genel merkezlerinin, il başkanlıklarının hukuksuzca dinlendiği ve bu dinlemelerin tehdit ve şantaj aracı olarak kullanıldığı ortaya çıktı." dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) açılışının 94. yıldönümü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlanması ve günün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla Mecliste özel bir oturum yapıldı. Oturumu Meclis Başkanı Cemil Çiçek yönetiyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kuvvet komutanları, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanları ile yabancı misyon temsilcileri de katıldı. Mecliste temsil edilen siyasi partilerin temsilcilerine 10'ar dakika konuşma verildi. Kürsüye ilk gelen AK Parti adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in hayatının her safhasında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en üst merci olduğunu defalarca vurguladığını, her meselenin çözüm yeri olarak da daima Meclisi işaret ettiğini kaydetti.

Aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 94 yıllık tarihinin, işte bu büyük inkılabın çetin münakaşasına sahne olduğunu belirten Erdoğan, halkın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni çok büyük bir heyecanla benimsediğini, ona daima inandığını ve güvendiğini vurguladı. "Halk, Türkiye Büyük Millet Meclisini kendi kurumu olarak, kendisinin temsil edildiği makam olarak her zaman kucaklamış ve her zaman muhabbet beslemiştir." diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Ancak Meclis tek adam olma, diktatör olma heveslileri için, halka ve halkın tercihlerine tepeden bakan kişi ve zümreler için âdeta iktidarlarını paylaşmak zorunda oldukları bir makam olarak kalmıştır. Mutlu ve imtiyazlı bazı kesimler egemenliğin bir kişiden, bir zümreden alınıp Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne devredilmesini hazmedememiştir. Doksan dört yıl, işte bunun mücadelesiyle geçmiştir. Askerî darbeler, bürokratik darbe girişimleri, postmodern darbeler, yargı darbeleri, halkın meclisini zayıflatmak, halkın iktidarını gasbedip kendi iktidarlarını tesis etmek amacıyla yapılmıştır. Şunu gururla ifade etmeliyim ki: Meclis, bütün bu darbe ve darbe girişimlerine rağmen dimdik ayakta kalmış, milletin egemenliğini tecelli ettiren bir makam olarak yine bizzat millet tarafından muhafaza edilmiştir.''

Aradan 94 yıl geçmiş olmasına rağmen, bugün hâlâ millî egemenliği, halkın iktidarda olmasını, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tüm makam ve mercilerin üzerinde olmasını kabullenemeyen kesimler olduğunu ve bunun yansımalarının bugün dahi yaşandığını söyleyen Erdoğan, ''Darbeler sonrası tesis edilen kimi kurumların kendilerini Meclisin, yani millî iradenin üzerinde görmek istediklerine şahit oluyoruz. Çetelerin, illegal yapıların, karanlık örgütlerin, Meclisi hiçe sayarak kendi şahsi ve örgütsel çıkarları adına Meclise ve millî iradeye kastettiklerini görüyor ve yaşıyoruz. Aynı şekilde, kendisini elindeki kalemiyle ya da elindeki sermayesiyle her şeyin üzerinde görenlerin Meclise ve millî iradeye hükmetme sevdası içine girdiklerine de şahit oluyoruz. Doksan dört yıl boyunca zaman zaman olduğu gibi, bugün de yargı, bürokrasi eliyle ya da sokakta şiddet üretmek suretiyle Meclisin sesisin kısılmak, Meclisin baskı altına alınmak istendiğini de görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne tepeden bakmak, doksan dört yıl öncesine ait bir alışkanlıktır; Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni tahkir etmek, zayıflatmak cumhuriyeti yok saymaktır, Cumhuru dışlamaktır. 23 Nisan 1920'de bu Meclis, bir kurucu meclis olarak tesis edilmiş. Nitekim cumhuriyeti kuran da işte bu Meclis olmuştur." diye konuştu

''İLLEGAL YOLDAN ELDE EDİLMİŞ SES KAYITLARININ, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİ NASIL HEDEF ALDIĞINI GÖRDÜK''

"Bu Meclisin içinde ve dışındaki herkesin Meclisin en yüksek merci olduğunu kabullenmesi, bunu artık sindirmesi, Meclis dışı yollara tevessül etmekten de özenle kaçınması gerekmektedir." diyen Erdoğan, Meclisi yok saymaya, Meclisi zayıflatmaya yönelik girişimlerin artık sadece silahlı darbe girişimleriyle olmadığını, modern dünyada silahların yerini başka araçların alabildiğini ve bu araçların Meclis ve millî irade hazımsızları tarafından Meclise karşı bir saldırı aleti olarak kullanılabildiğini kaydetti.

Daha birkaç hafta öncesine kadar bunu tecrübe ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Sosyal medyanın kötü niyetlilerin elinde millî iradeye saldırı aracı olabileceğini gördük. İllegal yoldan elde edilmiş ses kayıtlarının, ses montajlarının insanların mahremine girmek ve gözetlemek suretiyle oluşturulmuş şantaj görüntülerinin Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl hedef aldığını gördük. Ne acıdır ki siyasi patilerin Türkiye dışından odaklarla iş birliği ve ittifak yaptıklarını, Türkiye Büyük Millet Meclisine tarihleri boyunca defalarca yaptıkları gibi bir kez daha kastettiklerine şahit olduk. 23 Nisan 1920'nin öncesinde ve sonrasında yaşanmayanlar işte şu son birkaç ay içinde yaşandı. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, bakanları hedef alındı. Siyasi partilerin genel merkezlerinin, il başkanlıklarının hukuksuzca dinlendiği ve bu dinlemelerin tehdit ve şantaj aracı olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Sanatçılarımızın, gazetecilerimizin, yazarlarımızın dinlenmeler yoluyla şantaja maruz kaldıkları açıkça ortaya çıktı. Hatta, bu ülkenin Dışişleri Bakanlığındaki çok gizli devlet görüşmesi dinlendi ve ses kaydı yayınlandı. Milletimiz tıpkı 23 Nisan 1920'de olduğu gibi bu saldırının mahiyetini anladı ve âdeta, yeniden bir istiklal mücadelesi verircesine sandığa gitti, bir kez daha demokrasiye, millî iradeye, Meclisimize güç verdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Halkımız bir kez daha tercihini millî iradeden, demokrasiden ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden yana koydu. 94 yıl boyunca şahit olduğumuz olumsuzluklar bir yana, halkımız demokrasiyi, millî egemenliği, seçim ve sandığı artık vazgeçilmez bir idare şeklî olarak benimsemiştir. Halkın millî iradeye bağlılığı ve inancı daha da güçlenmiştir. 1947 yılında 'Sandık namusumuzdur.' diyen Mersin Arslanköylü kadınlar, şu anda, artık 77 milyonun 'Sandık namusumuzdur.' dediği bir atmosferin oluşmasını sağlamışlardır.

Başbakanın konuşmasının ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise "Sayın Başkan, Sayın Başbakanın biraz önce yaptığı konuşmada hem her vesileyle millî iradeye saygıdan bahsedip hem millî iradenin yansıması olarak bu Parlamentoda bulunan, iktidar partisi de dâhil, siyasi partileri 'Yabancılarla, dış odaklarla iş birliği yaptılar.' şeklindeki ithamını kendisine ve günün anlamına yakıştıramadım." şeklinde konuştu.

AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın ise "Böyle bir usul yok Sayın Başkan." ifadelerini kullandı.
CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.