"Adana'nın 1500 Yataklı Hastaneye İhtiyacımız Olmadığı Ortada"

"Adana'nın 1500 Yataklı Hastaneye İhtiyacımız Olmadığı Ortada"

Adana Tabip Odası, şehir hastanelerinin siyasi, tıbbi, hukuki ve yerleşkesel şehir planlanması yönünden ele alındığı bir panel düzenledi. Adana Eczacı Odası Toplantı Salonunda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak CHP Mersin Milletvekili...

Adana Tabip Odası, şehir hastanelerinin siyasi, tıbbi, hukuki ve yerleşkesel şehir planlanması yönünden ele alındığı bir panel düzenledi. Adana Eczacı Odası Toplantı Salonunda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak CHP Mersin Milletvekili ve Mersin Tabip Odası eski başkanlarından Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, TTB Başkanlarından Dr. Eriş Bilaloğlu, TTB Avukatı Özgür Erbaş ve İMO Adana Şube Başkanı Nazım Biçer katıldı.

Sağlığa ve şehirciliğe dokunan herkesi ilgilendirdiği için ‘şehir hastaneleri’ konusunu konuşmak istediklerini söyleyen panel moderatörü Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan, “2013 yılında kamu-özel ortaklığı gibi başlayıp, aslında sağlıkta özelleştirme ve dönüştürmenin yani devleti ‘sosyal devlet’ konumundan çıkaran son noktaydı. Sağlıkta birçok sıkıntıyı beraberinde getirdi. Biz hekimler hiçbir zaman kendi sorunlarımızı savunmak için sokağa dökülmedik. Toplumun sorunlarında doğrudan yana olmayı, hakkın ve demokrasinin savunucusu olduk. Balcalı Hastanesinin hemen yakınına, 1500 yataklı hastane yapılmak isteniyor. İnsanların yakın ve bölgesel hastanelere gitmelerinin kolay olduğu yerlere değil de ulaşımın zor olduğu ve stratejik öneme sahip alana neden hastane yapılmak isteniyor? Bunu çözemedik. 2013 verilerine göre kamu, özelde ve üniversite de yaklaşık 6 bin yatağımızın yüzde 64 doluluğu var. Bu doluluğa 724 yatak yüzde 98 dolulukla Ruh Sağlığı Hastanesinin katkısı var. Yine yüzde 90 ve 98 dolulukla iki tane üniversitemiz var. Bunları dışladığınız zaman zaten 1500 yataklı hastaneye ihtiyacınız olmadığı apaçık ortadır.” dedi.

SAĞLIK BAKANLIĞI YATIRIM YAPAMAZ, PLANLAYAMAZ HALDEDİR

CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, “Kamu-özel işbirliği modelinin hekimi, sağlığı ilgilendiren boyutları olmakla birlikte aslında bütün toplumu ilgilendiren ticari boyutları da var. Bu hastanelere ödenecek para vatandaşlarımızın cebinden çıkıyor. Devlet yabancı şirketlere bedava arazi veriyor. Vatandaşa ‘5 yıldızlı hastane yapacağız, sizi kuyruklardan kurtaracağız’ diyerek göz boyuyor. Hepimizin geleceğini ipotek altına alıyor. Sağlıkta dönüşüm programı tıkanmıştır. Sağlık Bakanlığı yatırım yapamaz planlayamaz haldedir. Kamu–özel ortaklığının amacı, özel sektörün kamu kaynaklarına ulaşmasını sağlamak, harcamaları denetimden kaçırmak (bütçe dışına çıkararak), bütçe açıklarını gizlemek, sağlık hizmetinde kamu otoritesini kaldırmak, kârlı olabilecek tüm kamu alanlarını devretmek. Şeytanın bile aklına gelmeyecek şeyleri düşünmüşler, yazmışlar” ifadelerini kullandı.

Kamu-özel ortaklığının bir finansman yönteminin şemsiye olarak adlandırılış şekli olduğunu belirten Türk Tabipleri Birliği (TTB) Avukatı Özgür Erbaş, “Yap-işlet-devrette bunun içerisinde. Bunların hepsi Kamu-Özel ortaklığıdır. Yeni hastane yapılıyor meselesi çok kritik. Yeni hastane yapılmıyor, yeni yatırım da yapılmıyor. Yüksek planlama kurulunun kararı var. Burada diyor ki ‘yapacağınız hastanelerdeki yatak sayısı kadar mevcutları kapatacaksınız ya da azaltacaksınız’. Yani Adana’ya 1500 yataklı bir hastane yapıldığı zaman Adana’daki 6 bin 28 yataktan 1500’u gidecek. Dolayısıyla bu şehir hastaneleri yeni yatırım değildir. Şimdi soruyorum. Yeni hastane yapılmıyorsa, yeni yatırım yapılmıyorsa, yeni teknolojili bir şey yapılmıyorsa, sadece yatak yenileniyorsa bu kadar para neden harcanıyor? Sağlık Bakanlığı Adana Şehir Hastaneleri için 2010 yılında yapılan ilk maliyet hesabında 414 milyon liraya yapılır demiş. Bu gün ihalede çıkan yıllık kira 209 milyon lira. 25 yılda ödenecek kira 50 milyar lira civarında geliyor. Kira ödemede bu kadar zengin olduğumuz öngörülüyor ama hastane yapacak paramız yok. Kamu eliyle gördürülecek sağlık hizmetimiz yok diyorlar.” şeklinde konuştu.

AK Parti’nin iktidara geldiği günden beri bütün işlerini inşaat üzerinden yapmaya çalıştığını ifade eden İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Müh. Nazım Biçer şunları söyledi: “AKP hükümeti ilk başlarda yolların bozuk olduğunu söyleyerek duble yollardan bahsetti. Arabası olmayanlar dahi duble yol için AKP’ye oy verdi. Sonra TOKİ çıktı. TOKİ’nin anlamına ve açılımına baktığınız zaman düşük ve dar gelirli vatandaşları konut sahibi yapan kurum gibi geldi. İsmi güzel, insani bir durum. Sonrasına bakıldığında ihaleleri kendi yandaşlarına vererek çok büyük bir sermaye yarattılar. Kentsel dönüşüme baktığımızda adı gerçekten güzel. Depreme dayanıksız, altyapısı iyi olmayan yerlerde dönüşüm gerçekten güzel ama portakal bahçelerini imha ederek yaptılar. Bir kanun çıkararak Türkiye’nin yüzde 98’i deprem kuşağı altında, bir kanun daha çıkardılar riskli alan. Yani istedikleri her yere TOKİ kurabiliyorlar.”

Katılımcı konukların sağlıkta dönüşüm ve şehir hastaneleri hakkında merak edilen sorularının cevaplandırılmasının ardından konuşmacılara teşekkür plaketi verildi.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.