Zor işler büyük insanlar için

Zor işler büyük insanlar için

Her seçimde verilen sözlerine yerine getirilmeyerek Efendim bunlar zor işler gibi sözlerin arkasına sığınıldığını belirten SP Konya İl Başkanı Mehmet Şen, Zor işleri büyük insanlar gerçekleştirir

SP Konya İl Başkanı Mehmet Şen kimdir?
Konya doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Konya’da tamamladı. 1979 yılında Ankara’da yüksek öğrenimini tamamladı. Zonguldak ve Ankara’da Makine Bölümü öğretmenliği yaptı. 1995 yılında emekli oldu. Milli Gençlik Vakfı’nda çeşitli görevlerde bulundu. 1994–2004 yılları arasında Karatay İlçe Belediye Başkanlığı görevinde bulundu.
SUNUŞ:
      Türkiye 12 Haziran’da gerçekleştirilecek olan 2011 genel seçimlerine kilitlenmiş durumda. Siyasi partiler Meclis’te yer almak için yoğun bir çalışmanın içine girmeye başladı. Kamuoyunun ilgisini çekmek için diğer taraftan seçim beyannameleri de açıklanmaya başladı. Bu kapsamda Saadet Partisi de 4 yıldır çalışmalarını sürdürüyor ve ilçe ilçe, köy köy gezerek vatandaşlara sorunlarını soruyor, hükümet politikalarının yanlışlığı hakkında bilgi veriyor. 9 yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin politikalarını ve belediyeciliğini konuştuğumuz Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Şen, AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılından itibaren Türkiye’nin beklediği yatırımları ve iyileştirmeleri alamadığını kaydetti. Şen, “Bu hükümetin devamlı olarak seçim beyannamelerinde hep metro sözü verildi. Bu seçim beyannamelerinde neler vaat edildi halk hangi hizmetlere kavuştu? İyi yapılan değimiz projeler bile eksik ve yanlış yapılıyor. Çiftçi üretmiyor çünkü ürettiğini satamamaktan korkuyor. İnsanımız diyor ki, biz üretmek ürettiğimiz ürünün de paraya dönüşmesini sağlanmasını istiyoruz. ‘Ağaçtan kirazımızı, kayısımızı toplarız, buğdayımızı hasat ederiz, pancarımızı sökeriz ama yeter ki bizim ürünlerimiz para etsin’ diyor. İnsanımız üretmek istiyor ama ürettiğinin para etmeyecek düşüncesiyle üretimden kaçıyor” dedi. “Türkiye’de hâkim olan sağ zihniyetlerle hâkim olan sol zihniyetlerin bir farkı yok” diyen Mehmet Şen, şunları kaydediyor: “Bugün hâkim olan sağ zihniyet AKP’dir. Bu parti, ‘Biz AB’yle birlikte yaşayan bir toplumuz, Amerika, İsrail ve Avrupa devletleri bir dünya gerçeğidir’ diyor. Türkiye’de hâkim olan sol zihniyet CHP’ye bakıyoruz aynı ifadeleri kullanıyor. ‘Türkiye Avrupa Birliği içerisinde yer almalıdır. Amerika, İsrail ve Avrupa devletleri ile uyumlu politika geliştirmelidir” ifadelerini kullanıyor. İkisi de halkı Müslüman olan İslam ülkelerini ele almıyor. Biz doğu milletiyiz. Batı uygarlığının anlayışı bizim anlayışımızdan tamamen uzaktır. Bizim cephemiz doğu ve Müslüman dünyası olacak.”
* 12 Haziran’da gerçekleştirilecek olan seçime 3, 5 aylık bir süre kaldı. Seçime yönelik çalışmalarınız ne durumda?
      – Saadet Partisi seçim hazırlıklarını 4 yıldır sürdürüyor. Bizim siyasi anlayışımız halkımıza hizmet noktasında iktidarın doğrularını ve yanlışlarını göstermek siyasi misyonumuzun içine girer. Hayatın doğrularını halka göstermek zorundayız. Bu açıdan seçime 3 ay, 5 ay kalmış bizim için önem arz etmiyor. Türkiye’de siyasi örgütlenme açısından en başarılı partiyiz. Her ay il başkanları toplantımız olur Ankara’da. Edirne’den Hakkâri’ye uzanan hat boyunca tüm il başkanları toplantıya katılıyor. Burada Türkiye’yi, şehirleri, sorunları konuşuyoruz. Başta Genel Başkanımız olmak üzere tüm teşkilat da büyük bir heyecan var. 12 Haziran’a kadar tabii ki çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Seçim beyannamemiz hazırlandı. Önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacak. Parti olarak iki ayrı hizmet dönemimiz oldu. 1975–1977 yıllarında ve 1996–1997 yıllarında oldu. Halkımız bizi tanıyor. Gençler açısından önemli çalışmalar var. Bu nedenle gençlerle daha çok muhatap olma yönünde planlarımız var.
* Seçim çalışmaları kapsamında Konya’nın her yerini geziyorsunuz? Bu gezi çalışmaları kapsamında halkın en büyük beklentisi ne?
      – Taşra ilçelerden başlayan bir program çizdik. 25 tane taşra ilçemizin ziyaretini yaptık. Esnafımızla, köylümüzle, vatandaşımızla hep bir araya geldik. Bizim üretmek, çalışmak isteyen bir yapımız var. Bölgelerin sorunları değişik. Ama ortak payda insanımız diyor ki, biz üretmek ürettiğimiz ürünün de paraya dönüşmesini sağlanmasını istiyoruz. Ağaçtan kirazımızı, kayısımızı toplarız, buğdayımızı hasat ederiz, pancarımızı sökeriz ama yeter ki bizim ürünlerimiz para etsin. İnsanımız üretmek istiyor ama ürettiğinin para etmeyecek düşüncesiyle üretimden kaçıyor.
KÖYLÜ FAKİRLEŞTİRİLİYOR, AMERİKAN KÖYLÜSÜ ZENGİNLEŞTİRİLİYOR
* İktidarın 9 yıldır uyguladığı tarım politikasını yetersiz mi görüyorsunuz?
      – Hükümet yeni bir kararname çıkardı ve pancar kotaları tekrar düşürüldü. Peki, ülkenin ihtiyacı şeker nereden gelecek. İthalat yapan şirketler şeker kamışı ve nişasta mamullerini yurtdışından ithal ediyor. Meşhur Amerikan menşeli Cargill firması var. 2004 yılında Bursa’da Cargill firmasına büyük bir alan verildi. Amerika’daki ve Brezilya’daki  üretimleri Bursa’ya getiriyor, işliyor ve Türkiye piyasasına satıyor. Türk köylüsünün üretimini satmıyor ve Türk köylüsüne dolaylı yollarda etki yapılıp kota düşürülüyor. Bizim tarlalarımız boş duracak, köylü daha az çalışacak ama Amerika’nın köylüsü daha çok çalışacak. 2011 yılı için 1 milyon ton buğdayın ithal izni Toprak Mahsulleri Ofisi’ne verildi. 1 milyon ton Türkiye’de daha az üretilecek ve dünyanın çeşitli yerlerinden gemilerle buğday getirilecek. Şubat ayı itibariyle buğdayımız piyasada 70–75 kuruşa satılırken üç ay önce 45–50 kuruş arasında değişiyordu. Bugün yüzde 60 zamlandı 75 kuruşa geldi. Köylü o gün sıkıntıda olduğu için elindeki buğdayları sattı, buğday yükseldi. Peki, bu program nereden geliyor? 2001 yılında uygulanan Derviş-Fisher modelidir. Bu Fisher ise bugün İsrail Merkez Bankası’nın başında olan kişidir. Tütüne, buğdaya, pamuğa, pancara, her türlü zirai ürüne kotalar konulacak, bur alan çizilecek az üretilecek. Fakat Avrupa’dan, Amerika’dan, Afrika’dan bize bir takım mamuller getirilecek. Kim zarar ediyor Konya’daki 31 taşra ilçemiz zarar ediyor.  Türkiye’de tarım üretimi unutuluyor.
* Halk anlattığınız zaman Saadet Partisi’nin ekonomi ve tarım politikasını nasıl görüyor?
      – Önümüzdeki süreçte bir saadet iktidarında veya saadet partisi olarak Meclis’te yerimizi aldığımız zaman bu gerçek Meclis kürsülerinden haykırılacak. Bizim insanımız, tembel değildir, hazıra muhtaç değildir, dünyanın en çalışkan milletidir. Halkımız bizim söylediklerimize doğru diyor. Saadet Partisi’ni biz geçmişte gördük. Sizin ekonomi, üretim anlayışınızı biz biliyoruz. Akşamları televizyonlarda senoryalar oynanıyor. Bir dünya gerçeğiymiş, dünyada bütün devletler iki partiye doğru gidiyormuş. Bir sağ birde sol parti olacakmış. Bir demokratlar partisi bir cumhuriyetçiler partisi. Bunun dışındaki fikri akımlara gerek yokmuş. Bu işleniyor insanların aklına. Türkiye’nin üzerine biçilmek istenen rolde bu. Fakat bu model fevkalade yanlış bir modeldir. Burada halkın menfaati söz konusu değil. Biz çok değişken fikirlere sahip bir toplumuz. Bizim toplumsal barışı sağlama özelliğimiz var. Her birimiz ayrı bir düşünceye sahip olur ama memleket menfaati, vatan menfaati, insanımızın menfaati ortaya geldiği zaman bir ortak noktada buluşmasını biliriz.  Halkımızla görüştüğümüzde bize ‘Saadet partisi olarak bütün partilerden farklısınız. Siz gelirseniz gerçekten bolluk gelir, bereket gelir’ diyor ancak akşamları televizyonlarda gerçekleşen programların etkisinde ister istemez kalıyor. Bu propaganda zincirini kıracağız.
HAKİM OLAN SOL VE SAĞ ZİHNİYETİN FARKI YOK
* Hükümetin Avrupa Birliği politikasını nasıl görüyorsunuz? Sizce Türkiye yönünü hangi tarafa dönmelidir?
      – Hâkim olan sağ zihniyetlerle hâkim olan sol zihniyetlerin bir farkı yok. Bugün hâkim olan sağ zihniyet AKP’dir. Bu parti, ‘Biz AB’yle birlikte yaşayan bir toplumuz ve AB ile birlikte yaşayacağız. Amerika, İsrail ve Avrupa devletleri bir dünya gerçeğidir. Onların politikalarına ister istemez uyacağız’ diyor. Türkiye’de hâkim olan sol zihniyet CHP’ye bakıyoruz aynı ifadeleri kullanıyor. CHP’de ‘Türkiye Avrupa Birliği içerisinde yer almalıdır. Amerika, İsrail ve Avrupa devletleri ile uyumlu politika geliştirmelidir” ifadelerini kullanıyor. İkisi de halkı Müslüman olan İslam ülkelerini ele almıyor. Bu milletin bir kültürü, özgeçmişi, dini, dinayeti, milli duyguları var. Bizim yönümüz bir kere doğu olması gerekiyor. Biz doğu milletiyiz. Batı uygarlığının anlayışı bizim anlayışımızdan tamamen uzaktır. Batının kendine ait bir dünyaları var onlarda kendi ülkelerinde sulh içinde yaşayacaklar, bizde kendi ülkemizde sulh içinde yaşayacağız. Ama bizim cephemiz doğu ve Müslüman dünyası olacak.
* Merhum Erbakan’ın başlattığı 1996 yılındaki D8 oluşumu bu amaçla mı kuruldu? AB’ye karşı Müslüman güç birliği hareketimiydi?
      – D8’de dayanışma, huzur, barış ve refah var. Ardından bu gruba diğer Müslüman ülkeleri ilave olacak böylece D60 kurulacak ve tüm dünyaya şu ilan edilecek, “BM’de 20 tane ülke İsrail aleyhine kara aldı fakat Amerika veto ettiği için karar uygulamaya giremedi. Biz böyle bir dünya istemiyoruz. 8 tane ülkenin 8’nin, 60 tane ülkenin 60’nın, 160 tane ülkenin 160’nın da sözü geçerli bir dünya istiyoruz. Bugün 159’u bir tarafa konuluyor bir devletin sözü geçiyor.Türkiye’de iki partili sistemi savunan partiler bu dünya düzenini savunuyor. Bu millete bu deli gömleğini giydiremezsiniz” diyecek. Bu deli gömleğine karşı uyanık olmamız gerekiyor. Hiçbir zaman Batı’nın kulu kölesi olmadık olmayacağız da. Saadet’in diğer partilerden farkı budur. Saadet hariç hiçbir parti AB ile net bir tavır ortaya koyamıyor. Biz diyoruz ki ‘AB’ye hayır, yönümüz Batı değil yönümüz doğu’ politikasını net bir şekilde ortaya koyuyoruz.  
KONYA DEĞİL TÜRKİYE İSTEDİĞİ YATIRIMI ALAMADI
* AKP iktidarı döneminde Konya yeterli yatırım aldı mı? Konya bu süreçte hak ettiği yere geldi mi?
      – Konya değil Türkiye almadı. Sağlık konusunda şu hizmetleri yaptık diye ifade ediliyor doğru hayırlı faaliyetler yapıldı. Fakat bunları yeterli göremeyiz. Duble yollarla ilgili mesele 1977’li yıllarda Milli Görüş iktidarında projelendirilmiş ve uygulamaya başlatılmış olan çalışmalardır. 2011 yılında bin 100 kilometre duble yol yapılmış. Bakanlığın bir yıllık toplam maliyeti tüm çalışmalar ve personel giderleri dahil 6 kat trilyon. Geçen yıl ödediğimiz faiz ise 53 kat trilyon.  Bu faizle 15 bin değil 40 kilometrelik otobanlar yapılırdı. Konya Ovası Sulama Projesi olan KOP’u 1996 yılında 54. Erbakan Hükümeti başlattı. 1920’den itibaren Konya’da demiryolu ile ulaşım sağlanıyor. Demiryolu projesi demek 100 yıllık bir proje demektir. Bugün Japonya’da saatte 400–450 kilometre hızla giden trenler kullanılıyor. Avrupa’daki metrolar böyle. Dünya saatte 400 kilometre hızla giderken hükümet saatte 180 kilometre hızla iden tren getiriyor. Hükümet tabii gelişim sürecini hafif hafif devam ettiriyor. Ama bu millet bunlarla avunamaz. 1975 yılında ağır sanayi hamlesini başlattığımız zaman bir yıl içinde 200 tane ağır sanayi tesisi kurduk. Bunun içinde TÜMOSAN, Aksaray Kamyon Fabrikası, TAKSAN Takım Tezgâhları Sanayi, TEMSAN Türkiye Elektro Mekanik Sanayi, ASELSAN var. Şimdi ise bunlar yapılmıyor. Bunlar yapılmadığı için de kullanılan birçok teçhizat ve donanım yurt dışından getiriliyor. Konya sanayisinin kullandığı siensi tezgâhlarının yüzde yüzü dışarıdan getiriliyor. Niçin 9 yıllık iktidarları döneminde bu tezgâhlar Türkiye’de üretilir hale getirilemedi? Bu tezgâhlar TAKSAN Takım Tezgâhları Fabrikasında üretilmeye başladı fakat özelleştirme mantığının esiri olan hükümetler bu fabrikaları kapattı.
* Hızlı tren çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
      – Tren yolu projesinde Konya ikiye bölündü. Niçin daha iyi bir adım atılıp da tren yolu metro olarak yer altına alınmadı? Alınsaydı o zaman alkışlardık ve ‘Konya’ya devasa bir projeyle hizmet ettiniz’ derdik. Bu hükümetin devamlı olarak seçim beyannamelerinde hep metro sözü verildi. Bu seçim beyannamelerinde neler vaat edildi halk hangi hizmetlere kavuştu? İyi yapılan değimiz projeler bile eksik ve yanlış yapılıyor.
BELEDİYECİLİKTE RUTEN HİZMETLER YAPILIYOR
* 2004 yılından itibaren devam eden AKP’nin belediyecilik anlayışını nasıl görüyorsunuz?
      – Belediyecilikte rutin hizmetler yapıldı. Şimdiye kadar ortaya koymuş oldukları harikulade diyebileceğimiz bir hizmet göremiyoruz. İnsanımız hâlâ 20 yıl önceki raylı sistemi kullanıyor. Tramvaylarda insanımız sıkış vaziyette gidip geliyor, toplu taşıma otobüslerinde akşam ve sabah saatlerinde insanlar sıkışarak işine ve evine gidiyor. Konya’nın altı metrolarla örülse, raylı sistem geliştirilse bu sorun çözülür. ‘Efendim bunlar ağır işler’ diyorlar. Bizde diyoruz ki, ‘Ağır işleri büyük insanlar yapar. Siz yapamazsınız.’ Bu proje başlasın gerekirse 20–30 yıl sürsün.  Ankara, Bursa, İstanbul bu işi yaptı. Bu vilayetler yapıyor da aynı iktidara mensup belediye başkanımı yapamıyor. Kaldırım düzenlemelerin dışında bir faaliyet görmüyoruz. Bunun nedeni elerinde paranın kalmamasıdır. Bizden belediyeleri borçsuz ve kasalarında parayla aldılar. Şuanda kasaları boşalttılar, gayrimenkulleri sattılar. Satılacak bir şey kalmadı, kasa da bomboş ve üstelik eksi bakiye yazıyor. ‘Şu kadar kömür dağıttık’ diyorlar. Tabii dağıtacaksın. Merkezi hükümet halkı fakirleştiriyor sende kömür dağıtıyorsun. Yenilikçilik getiremiyorlar yeni bir anlayış getiremiyorlar. Bazı projeleri kağıt üzerinde güzel gibi gözüküyor fakat uygulamaya geçtiğinde birçok yanlışlıklar ortaya konuyor. Raylı sistemi yer altına alsalardı, eski adliye alanına konulan otobüs parkı kaldırıldı. Proje çok eksik uygulamada yanlışlıklar var. Şuanda bakım yapılmadığı için eski adliye parkı çamur ve pislik içinde.
KONYA’NIN İNANCIYLA ÇATIŞAN BİR OTEL YAPILDI
* Son günlerde büyük bir tartışma oluşturan Hilton Otel’deki içkili eğlence hakkında görüşleriniz neler?
      – O bölgede yüzlerce ev vardı. Orada biz ticari bir alan oluşturmak istedik. Bu kapsamda bazı hanların yapılması ve Mevlana Kültür Merkezi ile Mevlana arasında bir yaya alanı oluşturmasını düşündük. Fakat şimdiki belediye bu projeyi iptal etti. Orada yeni bir şehir merkezi ve ticari zenginlik getiriliyordu. Evlerin tamamını istimlâk ettiler, tekelleştirdiler ve arsayı da otel alanı yaparak bir özel sektöre sattılar. Otel yapıldığı zaman halk bu bölgeden kopar.  Bir camii, bir şehitlik abidesi, Mevlana Kültür Merkezi, üçler mezarlığı ve otel o bölgede yer aldı. Burada ticaret nerede halk nerede? Şehir mimarisinde böyle bir doku düşünülemez. Otelle birlikte Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ‘İnanç turizmine hizmet edecek şekilde ihale ettik’ diye bir söz kullandı. ‘Siz niye karşı çıkıyorsunuz. Kâbe’nin yanında da Hilton Oteli var’ diye karşı çıkanları da eleştirdi. Kâbe’nin yanındaki otelde içki mi içiliyor? Yerel basının yöneticilerine içkili programla ilgili davetiye gönderiyor. Bizim daveti yayanlarla veya davet edilenlerle bir alıp veremediğimiz yok. Bizim sözümüz belediye başkanınadır. Konyalının arsasını, malını tuttu inanç turizmi yapacağım diye birilerine peşkeş çekti ve Üçler Mezarlığı’nın, Hacıveyis’in, Mevlana’nın yanında içkili bir otel yaptırdı. Konya’nın inancına ters bir otel yapıldı ardından Konya’nın inancıyla çatışan bir davetiye gönderildi. Sayın Başkan’ın inancı buna müsaade ediyorsa rahat uyuyabilir.  Biz otele ve turizme karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz nokta davetin içinde geçen fiillere, bunun bir kültür olarak yansıtılmasına karşıyız ve gençliğimizin bunlara karşı korunması inancındayız.
* Sayın Başkanım açıklamalarınız için çok teşekkür ederim son olarak neler söylemek istersiniz?
      – Saadet Partisi’nin misyonunun gerçekleşmesi için mutlaka mecliste yer alması gerekiyor. Konyalı vatandaşımız 1975 ve 1995 yıllarında Milli Görüş hareketini destekledi ve Meclis’e koydu. Bizi diğer partilerden farklı gördüğünü biliyoruz. 12 Haziran’da bizi Meclis’e Konya halkı gönderecek ve Meclis’te Konya’nın gerçek sesi olacağız. Ahlaki bozukluklar diz boyu değil gırtlağımıza kadar gelmiş vaziyette. Bu ahlaki bozuklukların önüne geçeceğiz. Evladınızı, ailenizi seviyorsanız, geleceğinizi garanti altında görmek istiyorsanız Saadet Partisi’ne oy vermeye çağırıyoruz. Bizim işimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemek bu üzümü de halkımızla birlikte yiyeceğiz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.