Zamana direnen bir meslek, BIÇAKÇILIK

Zamana direnen bir meslek, BIÇAKÇILIK

Temmuz başlarında İstanbuldan gelen misafirlerimiz, Hüdavendigar Onur ve eşini Taşkente götürmek bahanesiyle Taşkenti gezdik.

Taşkent’te geleneksel sanatlarımızdan bıçakçılığı ayakta tutmaya çalışan ve bu konuda özveri ile çalışan Şenol Çamtaş usta ile tanışıp sohbet ettik. Geleneksel sanatların devam ettirilmesinin zorluğundan ve bu sanatın devam etmesi için ne gibi imkanlara ihtiyaç duyulduğu konusu dahil aklımıza geleni sorduk. Şenol usta da bu sorularımızı cevaplandırdı.
Efendim bize kendinizi
tanıtır mısınız?
İsmim Şenol. Çocukluğumdan beri bu mesleği icra ediyorum. Oğullarım Ali ve Mustafa bana yardım etmekteler.
Efendim şu anda neler yapıyorsunuz?
Özel paslanmaz İsveç Çeliğinden kasap ve ev bıçakları, satır, bıçkı, avcı bıçağı, bağ testereleri ve bıçkıları yapıyoruz.
Neden İsveç çeliği?
Şu anda en kaliteli çelik İsveç Çeliği. Biz de ürünlerimizde İsveç çeliğini kullanıyoruz. Bizim için öncelik kalite. İşini kaliteli yaptığın zaman kesinlikle bir işsizlik sorunun olmaz ve aç kalmazsın.
Dövme bıçakçılığı
kimden öğrendiniz?
Benim ilk ustam babamdı. Baba mesleğini devam ettiriyorum. Babam Taşkent’in en iyi ustasıydı. Hem okula gidiyor hem de babamın yanında bıçakçılık öğreniyordum. Babam küçük yaşta vefat edince Ortaokuldan ayrılmak zorunda kaldım. Ben başka bir ustanın yanında işe başlayarak kardeşlerime bakmak zorunda kaldım. Onların hem yiyecek içeceklerini, giyim kuşamlarını hem de okumalarını üzerime aldım. Benden sonra inşallah çocuklarım bu mesleği devam ettirecekler.
Meleğinizin inceliklerini bize anlatır mısınız?
Çeliği hazır olarak dışardan alıyoruz. En kaliteli çelik olan İsveç çeliği kullanıyoruz. Önce Çeliği hazırlıyoruz. Körüğü yakıyoruz. Kor kızıl ötesine geçiyor. 260-270 derece sıcaklıkta çelik ısıtılıyor. Sıra çeliğe su verme işi gelir. Aslında çeliğe su verilmez. 8 litre yanmamış motor yağı ile 11-12 litre konsantre zeytinyağını karıştırıyoruz. Ondan sonra çeşitli tesfiye aşamaları geliyor. Isınan çeliği bu karışıma batırarak dövmeye, şekil vermeye başlıyoruz.
Bıçağın çelik ağırlığıyla sapını nasıl ayarlıyorsunuz?
Bıçağın kalınlığı 4mm ise 4mm de perçini olması lazım. Denge perçinlerle sağlanır. Bıçağın eni  2cm başlıyor, 6cm kadar olanı var. Bu bıçakların tek önemi hem çelik hem de dövme olması. Bu özellikte iki bıçağı birbirine sürtersen kesinlikle uçlarında hiçbir aşınma olmaz.
Sizce okul mu önemli yoksa bu mesleği devam ettirmek mi önemli?
Mesleği devam ettirmek çok önemli. Ancak sadece bu meslekle uğraşmak artık karın doyurmuyor. Onun için önce okul. Okumak her şeyden önce gelir. Mutlaka insanın gelir getiren bir işi gücü olmalı, yanında da bu mesleği icra etmeli. Hem bu mesleğin eğitimini alması çok daha önemli. Okulda derslerini görüp, burada pratik yapması fevkalade bir şey.
Sipariş üzerine mi çalışıyorsunuz, yoksa seri üretim mi yapıyorsunuz?
Dövme bıçak bize biraz pahalı geldiği için seri üretim yapamıyoruz. Yapsak da elimizde kalıyor. Sipariş üzerine çalışıyoruz.
Duvarda asılı kılıçları göstererek; şu görmüş olduğunuz kılıç Davutoğluna ait. İnşallah Taşkent’e geldiği zaman teslim edeceğiz.
Efendim, bu kılıcın fiyatı ne kadardır?
Fiyatları 1400-2000 lira arasında oynuyor. Çeliğin ağırlığına ve kılıcın uzunluğuna ve işçiliğine göre fiyatlar değişiyor. Bazen bir kılıcın üzerince aylarca çalışırız.
Osmanlı kılıcı da yapıyoruz demiştiniz. Duvarda hiç örneğini göremedik.
Dediğimiz gibi. Şu anda sipariş üzerine çalışıyoruz. Osmanlı kılıcı çok daha pahalı olduğundan pek sipariş vermiyorlar.
Efendim, mesleğinizle ilgili bilgileri geliştirme imkânınız oldu mu?
 1970’li yıllarda köyümüzden Almanya’ya işçi olarak giden bir kişi vardı. Bu sırada ustam rahatsızlandı ve işler pek iyi gitmiyordu.  İzin dönüşünde onunla, patronuna vermek üzere yaptığım işe dair bir mektup gönderdim. Ben ilgilenmez sanıyordum. Hemen bir ay içinde mektubuma cevap verdiler. Benden sertifika istediler. Biz de merkezi Bursa’da bulunan Bıçakçılar Derneğine kayıtlı idik. Derneğe müracaat ederek tarafıma bir sertifika verilmesini istedim. Dernek istediğim sertifikayı gönderdi. Bende sertifikayı Almanya Solingen Bıçak Fabrikasına gönderdim. Üç ay sonra bir uçak bileti ve istek formuyla birlikte cevap geldi. Böylece 70’li yılların başında Almanya’ya gittim. İlk önce beni iki ay bir deneme sürecine tabi tuttular. Üç ay sonra bir ustabaşının yanında kontrolör olarak görev verdiler. Burada 11 yıl çalıştım. Her izne gelişimde ustabaşım ağlardı. Sen izinden dönmezsin diye. Alman’ın çocuğu ölür ağlamaz, ama benim arkamdan geri dönmeyeceğim için ağlayan bir Almanı hayretle gördüm,
Bu kadar sevgi ve ilgiyi neye borçlusunuz?
Çok temiz bir ahlak ve iş disiplini. Yaptığın işin en iyisini yapmak ve zamanında iş yerinde bulunmak. Almanların en çok önem verdikleri şey kalifiye ve güvenirlik. Güvenirliğini kaybettiğin zaman hiçbir Alman şirketinde iş bulamazsın.
Almanya’dan döndükten sonra neler yaptınız?
Almanya’da edindiğim tecrübelerimi ve iş disiplinimi aynen burada devam ettirdim. Pek çok usta yetiştirdim. Ama şu anda diğer meslekler gibi bu meslek de bitmek üzere. 1970’li yıllarda burada 168 tane kunduracı vardı. Günlük 70 yük katır Alanya, Tarsus bölgelerine ayakkabı gönderilirdi. Her evin altında bir kundura mağazası bulunurdu. Şimdi bir tek kişi kaldı. O da kunduracı Hasan. Arada bir tamir için gelen olursa onu yapıyor. Üretim yok. Bakırcılıkta da durum aynı. Eskiden 11-12 tane dükkan vardı. Şimdi hiç yok. Semerci bir tane kaldı. Dövme bıçak yapan da sadece ben kaldım.
Efendim, yaptığınız işten memnun musunuz?
Çok şükür. Yaptığım işten çok memnunum. Bu bir gönül işi. Hangi mesleği seçerseniz seçin mutlaka bu işi severek yapmalısınız ve işinizi en iyi şekilde yapmalısınız. İnanır mısınız Bursa’da derneğe bağlı 476 esnaf var. Bu meslekte bir tek ben kalmışım dövme çelikten bıçak yapan. Zorla da olsa bu mesleği ayakta tutmaya çalışıyorum.
Efendim, hayattan beklentileriniz nelerdir?
Artık belli bir yaşa geldim. Bundan sonra rahat ve huzurlu yaşamak istiyorum
Efendim, devletten beklentileriniz nelerdir?
Devletin geleneksel el sanatlarımızı ve mesleklerimiz yaşatmasını istiyorum. Ben imkânım nispetinde ayakta tutmaya çalışıyorum. Devletin bize el uzatmasını istiyorum. Belediyeden destek istedik. İnanır mısınız belediye gırtlağına kadar borç içinde. Çalışanlar yarım maaş alıyor. Taşkent Belediyesinin araçları hacizli. Belediye başını hacizden kurtaramıyor ki bize yardım etsin. Onun için devlet büyüklerinden bizlere yardım etmesini, bu mesleğin ölmemesini ve gelecek kuşaklara aktarılmasını istiyorum. Ben usta yetiştiririm. Ama onlara verecek maddi desteğe de devlet katkıda bulunmalı.
Bizlere zaman ayırdığınız ve deneyimlerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim
Estağfurullah biz teşekkür ederiz.
Biz de Şenol Beyin görüşlerine katılarak bu meslek yaşatılsın diyoruz. Devlet büyüklerini de geleneksel el sanatlarının canlandırılması yolunda halka destek çıkmasını, en azından turistik amaçla bu geleneklerin sürdürülmesini istiyoruz. Şu anda köylerde semer kullanılmıyor olabilir; ama turistik amaç için yapılıp, pazarlama imkânını devlet üreticiye sağlamalıdır. Hatta geleneksel el sanatlarımızı devam ettiren ustalar tespit edilerek, bunların sigortası yaptırılıp, asgari ücret üzerinden bir maaş bağlanabilir.
Hoşça kalın efendim.

ANUŞ GÖKCE

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.