Yeşil dokunun eşsiz incileri...

Yeşil dokunun eşsiz incileri...

Batı Karadeniz’in şirin ili Bolu’nun eşsiz incileri Abant, Gölcük ve Yedigöller, görülmeye değer güzellikte...

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: ÇETİN ORANLI

Abant, Gölcük, Yedigöller ve Yeniçağa Gölü... Batı Karadeniz’in şirin ili Bolu’un coğrafyasında birer inci gibi dizilen bu göller, kartpostallardaki manzaraları ile belleklerimize kazınmıştır. Her birinin ayrı bir hikayesi olan Bolu’nun göllerini dünya gözü ile görmek, yeşil ile bütünleşen o enfes atmosferi hissetmek öteden beri özlemimizdi... Yeniçağa ilçesine adını veren gölün çevresinde arkadaşlarımızla birlikte geçen yıl başarısız olan balık avlama denemelerinin ardından bu yıl da Abant, Gölcük ve Yedigöller’i yakından görmek, her birinin eşsiz doğasında kısa süreli de olsa yaşamak fırsatı bulduk... Allah herkese bu güzellikleri görmeyi nasip etsin diyerek, Bolu’nun göllerine ilişkin notlarımı ve gözlemlerimi kısaca aktarmak istiyorum...

ABANT GÖLÜ
Abant’a Bolu-İstanbul Karayolu üzerinden ulaşılıyor. Bolu Dağ Tesisleri ve Polisevi'nin bulunduğu noktaya ulaşmadan önce sola sapılarak Abant yolu takip ediliyor. Gölün Bolu'ya uzaklığı 34 kilometre. Milli park olan Abant'a ulaşmak kolay, yollar da özel otomobille gitmek için elverişli. Ancak şehir merkezinden genellikle saat başı hareket eden minibüslerle de Abant'a ulaşmak, doğal güzellikleriyle başbaşa kalmak mümkün...
İletişim Fakültesi öğrencisi iken gazetemizde yayımlanan haberleri ile iz bırakan (1 numaralı muhabirimdi) Mehmet Gülüm kardeşimizi ziyaretimiz, Abant'ı da görmemize vesile oldu. Mehmet'le birlikte Abant dolmuşuna atlayıp 45 dakikayı aşan bir yolculuğun ardından Milli Park'a giriş yaptık. Gerek milli parkın içerisindeki otelleriyle, gerekse yol üzerindeki pansiyonları ve tesisleriyle Abant tam anlamıyla alternatif turizm merkezi... Çam ve köknar ağaçlarının oluşturduğu ormanın içerisinde yer alan Abant Gölü, bir heyelan sonucunda oluşmuş. Alanı 125 hektarı bulan gölün bir kısmının yüzeyini kaplayan nilüfer çiçekleri de, güzel manzara farklı bir renk katıyor. Göl, çevresindeki otellere gelen yerli ve yabancı turistlerin yanı sıra gerek piknik yapmak, gerekse balık avlamak isteyenlerin de akınına uğruyor. Yabancı turistlerin içerisinde Arapların fazlalığı dikkat çekiyor. Abant, aile boyu piknik yapmak için de ideal bir mekan... Gölün çevresindeki doğal ürünler satış dükkanlarından bal, Bolu çikolatası, köy tarhanası gibi bölgenin yerel ürünlerini de bulmak mümkün...
GÖLCÜK
Bolu’nun 16 kilometre güneyinde bulunan Gölcük, eşsiz bir manzaraya sahip. Gölcük’e Bolu’da görev yapan eski komşumuz Orhan Başaran ağabeyimizin rehberliğinde Mehmet Gülüm kardeşimizle birlikte akşama doğru gittik. Orhan Ağabey’in ele avuca sığmaz oğlu Emre de ekibimizi tamamladı.
Gölcük, Abant’ın daha küçük ancak daha güzel bir versiyonu. Yaz ve kış manzaralarının neden bu kadar çok kartpostalı süslediğini yakından görünce anlamak mümkün. Aynen Abant’a olduğu gibi Gölcük’e de şehir merkezinden minibüsle ulaşmak mümkün. Gölcük, Abant’a göre daha yakın, yolları da daha düzgün. Gölcük’te Abant’taki gibi turistik tesis yok. Sadece Bolu Valiliği’nin misafirlerini ağırladığı Alman mimarisi ile yapılmış bir yapı var. Gölün çevresi fotoğraf çekimi için de insana eşsiz manzaralar sunuyor. Ne yazık ki bir miktar fotoğraf çektikten sonra fotoğraf makinamızın bataryasının azizliğine uğruyoruz. Bu nedenle bir su kamlumbağasının yumurtalarını kuluçkaya bırakmasını görüntelemek kısmet olmuyor. Neyse ki Orhan Başaran ağabeyimiz, ‘mini belgesel’ olabilecek bu manzarayı cep telefonuna kaydediyor.
Gölcük, Orman Teşkilatı tarafından oluşturulmuş göl. Bölgedeki orman yangınlarına karşı gölet oluşturma ihtiyacı doğunca, akarsuyun önü kesilerek bu ihtiyaç sağlanmış. Ancak ortaya eşsiz bir manzara çıkınca; insanların ziyaretine açılmış ve Valilik tarafından da bir tesis yapılmış...
Bolu’ya giden herkesin kısa bir zaman ayırarak Gölcük’ün enfes manzarasını görmesini tavsiye ederim...
BOLU DAĞLARI’NIN ORTASINDA YEDİGÖLLER...
Yedigöller, Bolu’nun gölleri arasında ulaşılması en zor olanı...  Ancak karşılaşılan manzara yaşanılan bu zorluğu kısmen de olsa telafi etmeye yarıyor... Zonguldak’ın Devrek ilçesi ziyareti dönüşünde kayınbiraderim Şükrü Ertürk, rotayı Yedigöller’e doğru çevirince çileli bir yolculuğun başladığını şüphesiz ki bilmiyordu. Ancak onun usta şoförlüğünün hakkını vermek gerek...
Yedigöller’e illa gitmek isteyenlere ilk önerim; Bolu üzerinden giden yolu tercih etmeleri. Ne yazık ki bu yol da bozuk ama Devrek-Mengen arasındaki bağlantı tam anlamıyla berbat. Devrek’ten 2 saate yaklaşan bir yolculuğun ardından Yedigöller Milli Parkı’na ulaşıyoruz. Her biri ayrı güzellikle 6 göl var; Seringöl, Büyükgöl, Deringöl, Nazlı Göl, İnce Göl ve Sazlıgöl. ‘Yedigöller’i tamamlayan ‘Kurugöl’ ise ne yazık ki kuru bir göl alanından oluşuyor...
Yedigöller, heyelan gibi toprak zemindeki hareketlilikler neticesinde oluşmuş. Burayı farklı kılan; oldukça yoğun bir yeşil dokunun içerisinde göllerin inci taneleri gibi dizilmesi. Ağaçlarla bütünleşen göllerin manzarası ayrı bir güzellikte... Bu manzaranın farklı renklerin ortaya çıktığı sonbaharda eşsiz bir hale geleceğini tahmin etmek güç değil..
Yedigöller Milli Parkı’nda Alabalık Üretme İstasyonu, konaklamak için Dağ Evleri, piknik alanı, kamp alanı, şelale, Geyik Üretme İstasyonu, seyir terası gibi güzellikler mevcut...
Yedigöller’den çıkış yaptığımızda Seyir Terası’nda ahşap üzerine şu yazıyı kazılmış buluyoruz: “Burası İsviçre’de bir göl olsaydı adamlar altından asfalt döşer, adam gibi de teleferik yaparlardı...”
Bolu’ya dönerken dağların üzerinde yine kötü yollarda sürekli dönüp dolaşarak yol alıyoruz. Gerçekten de elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilmiyoruz..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.