Türkiye hızla sivilleşiyor

Türkiye hızla sivilleşiyor

Genar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş, “Türkiye'de hayat normalleştikçe, yani devlet sivilleştikçe STK'ların sayısı ve gücü daha da artıyor. Bir STK, amacının dışına çıkarsa toplum onu marjinalleştirir, yani toplum dışına iter” dedi

RÖPORTAJ-KERİM ATICI

Genar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş, “Türkiye'de hayat normalleştikçe, yani devlet sivilleştikçe STK'ların sayısı ve gücü daha da artıyor. Bir STK, amacının dışına çıkarsa toplum onu marjinalleştirir, yani toplum dışına iter” dedi

NORMALLEŞME STK'LARA YARADI

Dernekleşme ve örgütlü sivil toplum anlayışındaki gelişmelerle birlikte, Türkiye'deki dernek sayısı son 10 yılda yüzde 50 oranında arttı. Kamu yararına çalışan 400'den fazla derneğin faaliyet gösterdiği Türkiye'de bugün, 90 bine yakın dernek faal olarak hizmet veriyor ve bu derneklerin toplam 8 milyondan fazla üyesi bulunuyor. Ülkedeki dernekleşme oranı, şehir nüfusu ve bölgenin gelişmişliğiyle paralellik gösteriyor. Türkiye'de en çok dernek İstanbul'da bulunuyor. İstanbul'u Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Antalya ve ardından 7. sırada Konya takip ediyor.

DEMOKRASİLERİN OLMAZSA OLMAZI

Genar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş, sivil toplum kuruluşlarının dününü ve bugününü Merhaba'ya değerlendirdi. Bazı sivil toplum kuruluşları (STK)'ların amacının dışına çıktığını belirten Aktaş, STK'ların demokrasilerin olmazsa olmazı olduğunu belirtti. Aktaş, “İnsanlar dünya görüşüne, ideolojisine göre örgütleniyor. Aynı işi yapan çok sayıda STK var. Bu ciddi bir sorun. Türkiye'de artık STK'lar önem kazandı. STK'ların tekelleşmesi de doğru değil” diye konuştu.

**Toplumlar veya ülkeler için sivil toplum kuruluşları ne anlam ifade ediyor? STK'lar ne tür faaliyetlerde bulunuyor?

-Sivil toplum kuruluşları hem toplum hemde ülkeler açısında çok önemlidir. Özgürlüğün ve çağdaşlığın en önemli unsurlarından birisini de sivil toplum kuruluşları oluşturur. Sivil toplum kuruluşları gönüllüler tarafından kurulmuş ve kar amacı gütmeyen yararlı kuruluşlardır. İnsan için, insanlık için, toplum için ve devletler için sivil toplum kuruluşlarının çok önemli olduğu bir gerçektir. İnsanların bilinçlenmesi, birlik ve beraberlik içinde yaşaması için sorunları çözmek ve çözüm yolları üretmek açısından çok önemlidir. Bu kuruluşların herkese yardım etmesi ve toplumlara yararlı hizmetler geliştirmek için çalışıyor olması bu kuruluşların ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Sivil toplum kuruluşları resmi kurumlardan bağımsız bir şekilde çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır.

21-2.20140515094129.jpg

YARDIM KURULUŞLARI KÜRESELLEŞTİ

**Türkiye'nin normalleşmeye başlamasının STK'lara yansıması nasıl oldu? Türkiye STK noktasında ne durumda?

-Sivil toplum kavramı ilk kez Platon ve Aristo tarafında ele alındı. Devlet kavramıyla birlikte düşünüldü. Polis (şehir devleti) ortaya çıktı. Ortaçağda çağın özelliklerine paralel olarak her kavram gibi değişti. Millet olarak geçmişte varolan bir kültürü modern dünyada yeniden üretmiş oluyoruz. Devletlerimizin kuruluşundan itibaren vakıflar ve kuruluşlar kuruldu. Toplum yararına çalışmak bizim için bir gelenek. Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte vakıflar pozisyonunu korudu ve yeni tarikatlar ve cemaatler kuruldu. Hayat normalleştikçe, yani devlet sivilleştikçe STK'ların sayısı ve gücü daha da artıyor. Türkiye normalleşme sürecine girdi. Aynı işi yapan çok sayıda dernek var. Bunu bir sorun olarak görüyorum. Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte dini hayat yasaklandı. Medreseler ve tekkeler kapatıldı. Tarikatlar bu nedenle yer altına indi. Her cemaat kendi yolunu dinin kendisi gibi görmeye başladı. Tarikatlar içe kapanmıştı. TÜSİAD ve MÜSİAD da bir bir STK'dır. Türkiye'nin küreselleşen STK'ları ise yardım kuruşları oldu. Hem Türkiye içinde hem de 100 ayrı ülkede yardım yapıyorlar. STK'lar devlete de gittikleri ülkelerde öncülük ediyorlar. İHH-AYDER'in yurt dışında faaliyet gösteren çalışanları devlet yetkililerinden daha bilgili. Bir ülkenin vizyonu geliştikçe STK'ların da vizyonu gelişir. Bazen STK'lar ülkeden önce, bazen de devlet STK'ların önünden gider.

AMACININ DIŞINA ÇIKAN STK'LAR VAR

**Bazı STK'lar zaman zaman amacının dışına çıkıyor. Bazı isimler STK'ları siyasete geçmek için kullanıyor. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

-Bir STK, amacının dışına çıkarsa toplum ya onu marjinalleştirir, yani toplum dışına iter. Bir vakfın ve derneğin amacı yardım ve değer üretimi olmalı. Kendilerini 'Nurcu' diye tanımlayan bir cemaat ise devleti ele geçirmenin derdine düştü. Tekke ve cemaatlerimiz bugün Hakk’a ulaşmak yerine holdinge dönüşmenin gayreti için girdi. Devlet bile cemaatlerden daha çok dönüştü. Cumhuriyet döneminde çok sayıda tarikat, cemaat ve STK zor şartlarda faaliyetlerini yürüttü. İnsanları birden suçlamak doğru değil. Dini anlamda sağlam bilgiler alamadık.

KONYA'DA CİDDİ BİR DİNİ ZEMİN VAR

**Türkiye'de, geçmiş yıllara göre STK'lar bugün önem kazandı. Bu değişimi neye bağlıyorsunuz?

-İnsanlar dünya görüşüne, ideolojisine göre örgütleniyor. STK'ların tekelleşmesi de doğru değil. Sivil toplum kuruluşları fikri anlamda zengin olacak. Kurumlar ülkesini dışarıda ve içeride temsil edecek. Kendi ülkesini diğer devletlere ispiyonlayan bir STK olamaz. Bugün, STK'lar önem kazandı. Eskiden tekelci askeri yönetimler nedeniyle kimse Türkiye'de kılını kıpırdatmıyordu.

Türkiye sivil toplum açısında önemli tecrübeler edindi. Amacı toplum yararı olan çok sayıda STK, markalaşmaya başladı. Konya'da ciddi bir dini zemin var. Konya'da özellikle dini, yardımlaşma, kalkınma içerikli dernekler ön plana çıkıyor. Konya'daki dernekler, hedefledikleri kitlelere göre ele alındığında, sırasıyla tüm insanları, belli bir topluluğu-hemşehrileri, gençleri, belli bir meslekte çalışan gençleri, çocukları, belli bir kurumda çalışan kişileri, yoksulları, kadınları, belli bir hastalığı olanları, belli okul mezunu olan kişileri, engellileri, doğal hayatı ve yaşlıları kapsıyor. Konya'da şirket sayısı da fazla. Osmanlı Devleti’nde İttihatçılar, sadece ecnebilerin şirketi var. Müslümanların A.Ş.'si yok diye limited şirket A.Ş. mecbur kılmış. En çok A.Ş. ise en çok Konya'da kurulmuş. Konya, STK noktasında ciddi bir mesafe katetti. Şirket olarak biz daha çok sosyal araştırmalar üzerinde odaklanıyoruz. Türkiye'nin sosyal dengesini de iyi biliyoruz.

STK'LAR KÖPRÜ İŞLEVİ GÖRÜYOR

**STK'ların gerçek işlevi nedir? Değişen dünya ve küresel rekabet sivil toplum kuruluşlarını nasıl etkiliyor?

-Ülkeler, bir taraftan çok hızlı değişen dünyaya ve küresel rekabete ayak uydurmaya çalışırken, diğer taraftan hızlı sosyal ve kültürel değişimlerin siyasi ve idari yeniden yapılanma gereklerinin ürettiği sorunlarla baş etmek zorunda kalıyor. Toplumların gerek kendi içi uyumlarının sağlanması ve ekonomik ve sosyal kalkınma ihtiyaçlarının sağlanmasında gerek vatandaş devlet ilişkisinin sağlıklı kurulması, halkın talep ve beklentilerinin siyasi ve idari yapılanma sürecine dahil edilmesinde sivil toplum kuruluşları etkili birer köprü işlevi görmektedirler. Her ülkenin güçlü STK'ları olmalı. STK'sız bir ülkede demokrasiden bahsedemeyiz. Bu kuruluşlar düşüncelerini ifade etmenin yanı sıra proje üreten, sorunlara çözüm bulan, hizmet arayan, demokratik barışçı sistemlerdir. Bu kuruluşlar halkın sesidir. Bunların önemi Türkiye'de daha çok kavranmalı, halk daha çok şuurlandırılmalıdır.

**Mevcut anayasa, Türkiye'nin büyümesinde ve sivilleşmesinde en büyük engel olarak görülüyor. Yeni anayasa, Türkiye'nin sivilleşmesine katkı sağlar mı?

-Türkiye yeni bir anayasayı tartışıyor. Şu anda yürürlükte olan 1982 Anayasası demokrasinin önündeki en büyük engel. Darbecilerin anayasası yerine, temel hak ve özgürlükleri merkezine alan, demokratik bir anayasa oluşturulmalıdır. Yeni anayasa er ya da geç yapılacak. Yeni anayasa, sivil toplumun gelişmesine büyük katkı sağlayacak. Mevcut anayasa bir darbe ürünü. Bu nedenle ihtiyaca cevap vermiyor. Bugünün Türkiye'sini yansıtmıyor.

İHSAN AKTAŞ KİMDİR?

1964 yılında Bayburt’ta doğan İhsan Aktaş, ilkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Bayburt’ta tamamladı. Lisans öğrenimini Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde, masterını yine Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda yapan Aktaş, doktorasını ise Arel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Şehircilik Bölümü’nde sürdürüyor. Üyesi olduğu ve görev üstlendiği ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları ise şöyle: Şehir Düşünce Merkezi Bilim Kurulu Üyeliği, RTYKB Danışmanlığı, Melas Üniversitesi Yönetim Kurulu Üyeliği. İngilizce ve Arapça bilen İhsan Aktaş, halen Genar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyor. Aktaş, 3 çocuk babası.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.