Tarihi fısıldayan mabet: Bursa Ulu Cami

Tarihi fısıldayan mabet: Bursa Ulu Cami

Heybetli görüntüsü ile şehirdeki asırlık kardeşleri çınarlarla birlikte Osmanlıyı hatırlatan Bursa Ulu Camii, içerisindeki şadırvanından dalgalanan su sesiyle tarihten bir şeyler fısıldar kulağınıza

‘Bir başkent her zaman başkenttir’ der Ahmet Hamdi Tanpınar. Türk klasikleri arasına giren ‘Beş Şehir’ isimli eserinde Ankara, Erzurum, İstanbul ile birlikte birbirini takip eden (Anadolu Selçuklu başkenti ve Osmanlı’nın ilk başkenti iki şehir) Konya ve Bursa’yı belleklerimize kazınan bir dille anlatır. Boşuna değildir Bursa’ya ayrılan o özel bölüm ve Tanpınar’ın şiirlerine konu olan tarihi derinlik…
Tarihte böyle bir misyon üstlenen şehirlerin farkı, ata yadigarı eserlerle daha ilk adımda hissedilir. Bursa Ulu Camii, şehirde  ‘Osmanlı başkenti’ atmosferinin zihinlerde yeniden canlanmasını sağlayan anıtsal eser hüviyetindedir. 600 yıllık geçmişiyle dimdik ayakta duran eser, şehirdeki yüzlerce yıllık Osmanlı sembolü çınarlarla birlikte adeta geçmişten bir şeyler fısıldar kulağınıza…
Kaynaklara göre Yıldırım Beyazıt döneminde, 1396-1400 tarihleri arasında, aslen zaviye olarak yapılmıştır Ulu Cami… Çok ayaklı cami şemasının klasik ve anıtsal örneği olarak takdim edilir. 5 bin metrekareyi kapsayan cami, 20 kubbe ile örtülüdür. Düzgün kesme taşlarla inşa edilen camiinin, iki minaresinde şerefeler motifli tuğlalarla bezelidir.
Kanaatimce Ulu Camii’nin en özgün yönlerinden biri içerisindeki şadırvandır. Bursa’ya henüz üniversite öğrencisi iken adım attığımız bir kış günü, Ulu Camii’nin heybetli görünümü kadar içindeki şadırvanın güzel görüntüsü, su sesinin sunduğu huzur nağmesi ruhumuzu okşamıştı…
Geçtiğimiz günlerde yıllar sonra tam da Cuma günü Bursa’ya yolumuz düştüğünde, o huzur atmosferini tekrar solumak üzere Ulu Camii’ye yöneldik. Ulu Camii’nin yerini sorduğumuz park görevlisi, bir yandan Camii’nin binalar arasında beliren minarelerini işaret edip yol tarif ederken, “Orada Cuma namazı atmosferi çok farklı olur. Oradaki manevi hazzı kolay kolay başka yerde alamazsınız” diye ekliyordu. Eski çarşının içerisinde, ‘tarihin içerisinde yolculuk yaparcasına’ yol aldığımızda Ulu Camii’nin ismine layık heybetli görüntüsü karşımıza çıkıyor… O manevi atmosferi hissedenlerin sayısı epey fazla olsa gerek, Ulu Camii’nin içerisi gibi avlusunun önemli bir kısmı da doluydu. Güç bela camiinin içerisine girmeyi başarıp üstelik iç şadırvanın hemen kenarında mermer zemin üzerinde de olsa yer bulduk. Şadırvanın kenarına iliştirilen, “Lütfen şadırvana girmeyiniz, su ve musluklar kullanılmamaktadır” uyarısı dikkat çekiyordu. Belli ki içerideki ruhani atmosferin muhafazası için dışarıdaki şadırvanlara yönlendirme zarureti doğmuştu… Şadırvanın havuzundaki su, vaazın farklı bir unsuru gibi kulakların pasını siliyordu. Su seninin insanın ruhuna nüfuz eden yönü, dinlendiriciliği hepimizin malumu. Bundan alsa gerek; tarihimizde su sesi ruhsal tedavinin de bir parçası olarak kullanılmış. Ancak ibadethanelere bir başka yakışıyor; ruhani atmosfere derinlik katıyor…
Ulu Camii’de Cuma namazına gelince; manevi atmosferi insanın derinden hissettiğini not düşerek, ‘anlatılmaz yaşanır’ diyerek özetlemek galiba en doğrusu… Dünya içerisinde başka bir dünyaya girmek gibi bir şey… Aynı manevi atmosferi Ankara’da Hacı Bayram Veli, İstanbul’da Eyüp Sultan, Süleymaniye ve Yeni Camii ile Konya’da Alaeddin ve Sultan Selim Camii’nde hissetmek mümkün…
Daha fazlası da var ancak onu da yollarının bir şekilde Ulu Camii’ye ulaşması temennisiyle okurlarımızın gözlemlerine ve yazımızın başında atıfta bulunduğumuz Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ünlü şiirinin ilk bölümüne bırakalım…

Bursa’da Zaman

Bursa'da eski bir cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinden gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi.

Bir zafer müjdesi burda her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hala bu taşlarda gülen rüyanın
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle….

Ahmet Hamdi Tanpınar


GEZİ/İZLENİM: ÇETİN ORANLI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.