Surlarla çevrelenecek

Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını yürüttüğü “2. Kılıçarslan Köşkü’nün Koruma Altına Alınması, Çevre Düzenlemesi ve Arkeolojik Kazı” çalışması kapsamında Alâeddin Tepesi eteklerinin belli bölümlerinde arkeolojik kazı yapılarak eski sur duvarları ortaya çıkarılıyor. Mayıs ayında başlayan arkeolojik çalışmalar büyük oranda ilerleme kaydetti. Tepenin belli bölümlerindeki tarihi surlar tekrar gün yüzüne çıkmaya başladı. Alaeddin Camii, 2. Kılıçarslan Köşkü, Karatay Medresesi ve tarihi surlardaki çalışmalar aynı anda yürütülüyor. Çalışmaların ise önümüzedeki aylarda tamamlanması bekleniyor.

ŞEMSİYE YIKILICAK MI?

Caminin restorasyonu büyük oranda tamamlanırken, diğer bakım ve onarım çalışmaları da büyük oranda hız kazandı. Kılıçarslan Köşkü'ndeki şemsiyenin akıbeti ise henüz netleşmedi. 1980'li yıllarda yapılan şemsiye şehrin simgelerinden biri haline geldi. Ancak birçok tarihçi şemsiyeyi beton yığını olarak görüyor. Edinilen bilgiye göre köşkün yıkılarak aslına uygun bir şekilde tekrar yapılacağı öğrenildi. Köşkün inşası tamamlandıktan sonra da tekrar bir koruma alanı yapılmayacağı bilgisine ulaşıldı. Yetkililer ise şu an ikiye bölünmüş durumda. Köşkün tamamen yıkılması yerine restorasyonu destekleyenler ağırlıklı durumda. Proje ile ilgili henüz net bir karar çıkmadığı için köşk ve şemsiye ilgili net bir çalışma başlamadı. Çalışmaların Mayıs ayında başlamasına rağmen, köşkün çevre düzenlemesi devam ediyor. Vatandaş ise köşk ile ilgili ne tür bir çalışma yapılacağını 4 gözle bekliyor.

TEPEDE RUM VE MÜSLÜMAN MAHALLESİ

Tarihçi-Yazar Mehmet Ali Uz, Alaeddin Tepesi'nin tarihi bir hazine olduğunu belirterek, yüzyıllardır tepe üzerinde çeşitli çalışmaların yapıldığını söyledi. Şu an devam eden çalışmaları yerinde bulduklarını ve desteklediklerini ifade eden Uz, “Bir dönem tepedeki bütün ağaçlar kesilmiş. Bir dönem her yere ağaç dikilmiş. Bir dönemde ise tepedeki bütün evler yıkılmış. Bundan dolayı Alaeddin Tepesi'nde her zaman bir çalışma yapılmış. Osmanlı döneminde yani 1850'li yılların ortasına kadar tepenin güneyinde Rumlar, kuzeyinde ise Müslümanlar yaşıyordu. Bu uzun bir süre bu şekilde devam etti. Osmanlı döneminde tepe üzerinde bunun gibi mahalleler bulunuyordu. Daha sonra bu mahalleler tepenin üzerinden kaldırıldı ve şu anki şeklini almaya başladı. Şimdi de toprak altında kalan surlar gün yüzüne çıkartılıyor. O surlar tepenin etrafını tamamen kaplıyor. Zamanla tahrip olmuş ve yıkılmış surlar olabilir. Aslına uygun bir şekilde de bunlar tekrar restore edilebilir” dedi.

SURLARIN YERİNİ CADDE VE DÜKKANLAR ALDI

Alaeddin Tepesi ve çevresinde iç ve dış olmak üzere iki tane sur yapının olduğunu hatırlatan Uz, “İç  sur tepenin çevresinde yer alıyor ve köşkün altında başlıyor.  İnce Minare, Terziler İş Hanı, Tahir Paşa Camii önü, Gazi okulu ve Hüma otel'in orada bitiyor. Dış sur ise Sahibata Camii'nin oradaki dükkanların arkasından başlayarak, İstanbul Caddesi'nden çıkıyor. İsmet Paşa Okulu'ndan da Hastane Caddesi'nden itibaren Şato Form'un oradan devam ediyor. Bundan dolayı Konya merkezde en ufak bir çalışma yapıldığında bu surların ortaya çıktığını görebiliyoruz. İç kalenin yanı sıra Konya’da bulunan bir kale de şehrin üst tarafında bulunan Takkeli Dağ’daki meşhur Gevele Kalesi’dir. Bu kale Bizans, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlılar döneminde Konya’nın ve iç Anadolu Bölgesinin kilidi ve eşiği olarak kabul edilmiştir. Konya ovada bulunduğu için sur ve kaleler bu şehir için büyük önem arz etmektedir. Çalışmalar tamamlandığında surların tepeyi çevreleyeceğini göreceğiz. İnşallah çalışmalarda bir aksilik çıkmaz ve bu şekilde devam eder. Zamanında çok yanlış işler yapılmış. Geriye dönüşü her zaman destekliyoruz” diye konuştu.

MEHMET AKİF SÜTÇÜ