Siyam Efendi’nin kabri türbe oluyor

Siyam Efendi’nin kabri türbe oluyor

Balcılar’da bulunan Siyam Efendi’nin kabri belediye tarafından türbe olarak yeniden restore ediliyor.

Taşkent’in sevilen beldelerinden Balcılar’da bulunan Siyam Efendi’nin kabrinin bulunduğu yere Balcılar Belediyesi tarafından türbe yaptırılıyor. Balcılar Belediye Başkanı Ahmet Karaalp, Siyam Efendi’nin kabrinin adına yakışır bir şekilde yapılacağını söyledi. Karaalp, “Beldemizin Dikinli alanı kısmındaki yaylada bulunan Siyam Efendi Türbesi’nin yenileme çalışmaları başlamıştır. Genellikle baş ağrısı ve romatizmal hastalığı olanlar tarafından ziyaret edilen Siyam Efendiye ülkenin her köşesinden gelenler mevcuttur. Buraya yürüyemeyecek şekilde gelenlerin ziyaret neticesinde yürüyerek gittikleri uzun yıllardır söylenir” dedi.
Siyam Efendi’nin hayatı ve o zamanki ismi Alata olana Balcılar’a gelişi konusunda da bilgi veren Karaalp; “Tarihlerden ve beldemizin büyüklerinden edindiğimiz bilgilere göre Siyam Efendi Karaman ili, Ermenek ilçesi Yukarı Çağlar köyündendir. Dedesi eski Ermenek Müftüsü Hacı Mümin Efendidir. Hacı Mümin Efendi, torunu Siyam Efendi’yi İstanbul’a medrese tahsili için gönderir. Siyam Efendi İstanbul’da tahsilini sürdürür. Tahsilinin bitimine az bir süre kalır. Annesinin özlemi hat safhaya gelince medreseden izin almış ve Ermenek, Yukarı Çağlar Köyüne yolculuğa başlamış.
Bu yolculuğu İstanbul’dan o zamanlar ismi Alata olan beldemiz Balcılar’a kadar sürer. Yolculuk yayan olduğu için Siyam Efendi hasta bir halde Alata’ya (Balcılara) ulaşır. Alata’da Siyam Efendiyi görenler hasta olduğunu fark ederler. “Köyüne gitme. İyileş ondan sonra gönderelim. Misafirimiz ol.” derler. Siyam Efendi, “Köyüme gideceğim.”der. Yola çıkar. Alata yaylasında bir ardıç ağacının dibine kadar varabilir. Hasta düşüp ardıç ağacının dibine yatar. Hareket edemez. Daha sonra Alatalı bir çoban onu görür. Alata’dan sal götürülür ve sal ile tekrar köye getirilir.
Siyam Efendi bu hastalıktan kurtulamayacağını hakkın rahmetine kavuşacağını anlar ve Alatalılara vasiyette bulunur, “Ben ölünce, beni bulduğunuz ardıç ağacının dibine defnedin. Ben kıyıcı ocağındanım. Üzerinde yılancık hastalığı olup, benim yanıma gelmek isteyenler, benim yanıma gelmeden önce aileme gitsinler. Üç defa yılancıklarını kıydırsınlar. İyi olmazlar ise sonra benim yanıma gelsinler. Ayrıca beni ziyarete gelenler bir tas süt ve haşlanmış yumurta ile gelsinler” der. Bunun nedeni şöyle ifade edilmiştir,  Siyam Efendi küçükken Çavuş lakaplı babasını kaybetmiş. Yoksulluk içinde hasret kaldıkları süt ve yumurtayı çok sevmektedir. Daha sonra Ermenek Müftüsü dedesi Hacı Mümin Efendi tarafından İstanbul’a medrese tahsiline gönderilmiştir. Siyam Efendi öldüğünde henüz evli değil 25 yaşlarında bir zat olduğu sanılmaktadır.
Daha sonra İzvitli Siyam Efendi, Alata’da hakkın rahmetine kavuşur ve vasiyet ettiği ardıç ağacı dibine gömülür. Siyam Efendinin ölüm tarihi Yukarı Çağlar köyünde devam eden tüm aile büyüklerine danışılması sonunda 1820’li yıllarda öldüğü hesaplanmaktadır”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum