Selimiye'nin sırrını Konyalı mimar çözdü

Selimiye'nin sırrını Konyalı mimar çözdü

Dr. Kamil Uğurlu, Selimiye’nin müezzin mahfili altındaki şadırvanın bulunmasını ilk başta anlayamadığını, ancak işin sırrını Konyalı Mimar Hilmi Şenalp çözdüğünü söyledi.

İkindi Sohbetlerinde Konya’daki Mimar Sinan, Sultan Selim Camisi Efsaneler ve Gerçekler” konuşuldu. Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Fikir ve Sanat Adamları Derneği ve Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırma Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu hafta Karaman Eski Belediye Başkanı Dr. Kamil Uğurlu “Konya’daki Mimar Sinan, Sultan Selim Camisi Efsaneler ve Gerçekler” konulu slayt eşiğinde bir konferans verdi. Milletlerin efsanelere inanmak istediklerini belirten Kamil Uğurlu; “İnsanlar için normal tarih çekici olmaz. Akılda kalıcı olması için efsaneler vardır. İmparatorlukları efsaneler kurar. Manas, Ergenekon, Oğuz Kağan destanları insanları çok etkiler. Osman Gazi’nin rüya motifi Babil Kralı Babinek Sezer’den alınmıştır. Tarık Buğra eserinde bunu gerçek gibi anlatmıştır” dedi. Konyalı bir mimarın Selimiye'nin sırrını çözdüğünü ifade eden Uğurlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kubbe altında müezzin mahfili bulunmaktadır. Müezzin mahfili altındaki şadırvanın bulunmasını ilk başta anlayamamıştım. Ancak işin sırrını Konyalı Mimar Hilmi Şenalp çözdü. Mahfil Kabe’nin bir bölü 3 ölçeğinde bulunuyordu. Sinan kubbeyi Arş-ı âlâ olarak tasvir etmiştir. Sultan, mimara emirler vererek caminin işleyişini takip etmiştir. Cami içindeki yazıların eskiz çalışmaları 2 yıl sürmüştür. Kütahya’dan getirilen malzemeler İznik’te çini yapıldıktan sonra camide kullanılmıştır.

1990´lı yıllarda Şehzadebaşı Camisi´nin restorasyonunu yapan mühendis 'Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu. Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık. Şişenin içinde Mimar Sinan tarafından yazılmış kağıtta ‘Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.’ diyerek kemerin inşasını anlatıyordu. Bu mektup bir inşanın, yaptığı işin kalıcı olması için gösterebileceği çabanın insanüstü bir örneğidir.

Bu mektubun ihtişamı, modern çağın insanlarının bile zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi, yapı tekniğinin değişeceğini bilmesi, 400 sene dayanacak kâğıt ve mürekkep kullanması gibi yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir. Şüphesiz bu yüksek bilgiler de o koca mimarin erişilmez özelliklerindendir. Ancak erişilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok daha muhteşem olan 400 sene sonraya çözüm üreten sorumluluk duygusudur' diyordu. Sinan’dan önce taşla yapılmış binlerce yıllık yapılar bulunmaktadır. Böyle bir olayın olması imkânsızdır. İddia edilen belge ve şişe elimizde bulunmamaktadır. Programın sonunda Yahya Kemal Bayatlı’nın “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiiri dinletildi. Dr. Kamil Uğurlu’ya KOSKİ Eski Genel Müdürü Ali Rıza Kapçı tarafından günün anısına hediye takdim edildi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.