Sarayönü gölgede kalıyor

Sarayönü gölgede kalıyor

Selçuk Üniversitesi tarafından Sarayönü'nün kültürel, tarihi ve tarım boyutunu ele alan bir sempozyum düzenlendi. Prof. Dr. Hasan Bahar, “Sarayönü bazı ilçelerin gölgesinde kalıyor” dedi

Düzenlenen Sarayönü Sempozyumu'na İlçe Kaymakamı Harun Yücel, İlçe Belediye Başkanı Nafiz Solak, SÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hasan Bahar, İletişim Fakültesi Dekanı Ahmet Kalender, MEVKA Genel Sekreteri Ahmet Akman ve çok sayıda akademisyen ile öğrenciler katıldı.

Açılış konuşması yapan SÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hasan Bahar, "Sarayönü'nün tarihi bizi bu sempozyumu yapmaya itiyordu. 31 ilçeyi baz aldığımızda Sarayönü bazı ilçelerin gölgesinde kalmış olabilir. Ancak tarihsel açıdan baktığımız zaman, Ladik'in Roma döneminde bir idare merkez olarak kullanıldığını görüyoruz. Sarayönü bulunduğu coğrafi yapı itibarıyla batıdan Konya’ya geçişin son durak yeri olduğu için, Selçuklular döneminde Haçlıların yağma ve talanına uğramıştır. Sarayönü Selçukluların son döneminde, güney doğusunda 'Saidiliile', güneyinde Ladik dağları eteğinde 'Bozok' ili adı ile bilinen iki kasaba halkından oluşmuştur. Bu kasabalardan göç edenler Sarayönü'nün kuruluşunda öncü olmuşlardır" dedi.

5-1.20141025111923.jpg

DEMİR YOLUNUN KATKISI BÜYÜK

Demir yolunun Sarayönü'nden geçmesinin ilçenin kalkınmasında önemli bir rol oynadığını dile getiren Bahar, "Sarayönü’nü Osmanlılar almadan önce, ilçeye Karamanoğulları ve Turgutoğulları hakim olmuştur. İlçe önceleri Sarayönü Turgut Bey oğlu Pir Hüseyin Bey Camii çevresinde gelişmiştir. Bugünkü şehir merkezine kayması ise II. Abdülhamit zamanında Anadolu-Bağdat-Hicaz Demir yolları yapımı projesi çerçevesinde demir yolunun geçmesi ile sağlanmıştır. İlçeden geçen demir yolu ve binası bir Alman firmasına yaptırılmıştır. Demir yolunun geçmesi ile ilçeye hareketlilik gelmiş bu durum Milli Mücadele yıllarında kendini göstermiştir. Halk da yeni yerleşim yerine 'İskele' demeye başlamıştır. Sarayönü’nün coğrafi yapısı nedeniyle, ilk ahalisi kervancılık yapmak suretiyle geçimlerini temin ediyorlardı. Cihanbeyli yaylası üzerinden geçirilerek Tuz Gölü havzasından alınan tuz, kira ile İzmir’e uzanan yol boyunca taşınırdı. İlçede halk geçimini bugün tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Son yıllarda modern büyükbaş hayvancılığın yapıldığı bölgelerden biri haline gelmiştir. Ayrıca modern tarım araçları ile buğday, arpa, çavdar ve yulafın yanında özellikle devlet teşvikleri ile yem bitkisi olan fiğ ekimi yapılmaktadır" diye konuştu.

SARAYÖNÜ'NÜN İSMİNİN KAYNAĞI

Sarayönü isminin nerden geldiğini anlatan Sarayönü Belediye Başkanı Nafiz Solak de, "Sarayönü Haçlı ordusunun geçiş güzergahında olduğu için, o günkü Sarayönü halkı bulunduğu yeri terk etmek zorunda kaldılar. Bu sebeple inlerin bugünkü bulunduğu yukarı denilen yere göç ettiler. Çünkü inlerde emniyet ve saklanabilme imkanları mevcuttu. İşte bu göçü gerçekleştirenlere teşekkür etmemiz gerekiyor, çünkü onlar olmasa bugün Sarayönü yerleşkesi olmazdı. İnlerin büyük bir yapıya sahip olmasından dolayı da, bu inler bir sarayı andırıyordu. Konforu ve kullanışlı olması bakımından saraya benzetilen bu inlerden dolayı buraya 'Sarayini' denilmiştir. Zamanla da 'Sarayönü' ismini almıştır. Sempozyumun Sarayönü'nü tanıtma anlamında önemli bir görevi bulunmakta. Çünkü Sarayönü gerçekten tarihi, kültürel, turizm ve sanat açısından önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu. İletişim Fakültesi Dekanı Ahmet Kalender ise, yaptığı kısa konuşmasında sempozyumun Sarayönü için, olumlu sonuçlar doğuracağını umduğunu belirtti. Konuşmaların ardından sempozyum konuşmacılarına plaket takdimi yapıldı.

BERKHAN PARLAK - merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.