Muhacirlere karşı Ensar olabilmek

Muhacirlere karşı Ensar olabilmek

Numân bin Beşîr (r.a.)den rivayetle; Rasûlüllah (s.a.v.) buyurdu: Müminler; birbirlerini sevmekte, birbir­lerine merhamette, birbirlerine şefkat göster­mekte tek vücut gibidir.

Nu’mân bin Beşîr (r.a.)’den rivayetle; Rasûlüllah (s.a.v.) buyurdu: “Mü’minler; birbirlerini sevmekte, birbir­lerine merhamette, birbirlerine şefkat göster­mekte tek vücut gibidir. O vücudun bir organı rahatsız olursa, diğer organlar da acı çekip uykusuz kalır.”

Bir diğer hadis-i şeriflerinde de Nebî (s.a.v.) buyuruyor ki: “Vücudun herhangi bir organı rahatsız olursa, diğer azalar da ona uykusuzluk ve ateş ile iştirak ederler.”
Bu hadis-i şerifler doğrultusunda İHH İnsani Yardım Vakfı Afrika Masası Bölge Sorumlusu Serhat Orakcı, Anadolu Ajansından Mustafa Öztürk ve Konya AYDER gönüllüsü ve aynı zamanda Uzunharmanlar Muradiye Camii İmam Hatibi Âdem Karataş olarak, düştük çöl yollarına.
Yolculuğumuz Moritan-ya’nın ne tarihi ve turistik yerlerini gezip görmek, ne eğlence merkezlerinde günümüzü gün etmek, ne de Afrika’nın çöllerinde safari yapmaktı. Tek bir gayemiz vardı, o da insanlık dramının yaşandığı açlık, sefalet ve ölümün kol gezdiği Mberra kampına ulaşmak, bir nebzecik de olsa kardeşlerimizin yaralarına merhem olmaktı.
1960 yılından bu yana Mali’nin kuzeyi Azawat Bölgesinde bağımsızlık mücadelesi veren Tuarekler, bu günlerde kendi topraklarında, darbelerle zayıflayan Mali Hükümetine karşı bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ama gel gör ki, savaş ve kıtlık, bölge insanını komşu ülke Moritanya’nın güney doğusundaki Nema Şehrinin Basikûne ilçesine yirmi kilometre uzaklıkta, Birleşmiş Milletler’ce kurulan Mberra Mülteci Kampına sığınmaya zorlamıştır.
Müslüman olan bu halk, yükte hafif pahada değerli olan neleri varsa almışlar yanlarına, düşmüşler yollara. Çölün yakıp, kavurucu kızgın kumlarına aldırmadan kucakta bebeleriyle, yaşlı dede ve nineleriyle, yediden yetmişe katılmışlar bu zorlu kervana. Yoldaki açlık, susuzluk ve ölümlere aldırmadan kendilerini atmışlar Mberra Kampına.
Gerçi geldikleri kampın durumu da ülkelerindeki durumdan farksız değil. Kendilerine çadır verilmeyen bu insanlar, bulabildikleri değneklerle ve yanlarında getirdikleri örtülerle, güneşten korunabilecek bir gölgelik yapmışlar kendilerine. Lakin ne yiyecek bir şeyler, ne de içecek sağlıklı bir suları var. Hastalananlar için yeterli miktarda ne ilaç ne de doktor. Üstü başı perişan olanlar ve çıplak gezen çocuklar için elbise de yok. Kızgın kumlar üzerinde yalınayak dolaşmak zorunda kalan çocuklar için de ne ayakkabı ne de terlik var. Hasılı mahrumiyetin ve yokluğun kol gezdiği bir kamptır burası.
İslâm Ümmetinin bu içler acısı manzarası karşısında Müslüman ülkeler ilgisiz, kampın Birleşmiş Milletlerce atanan Hristiyan yöneticileri ise duyarsız ve vurdum duymaz bir aymazlık içinde haraket etmektedir. Elinde var olan çadırları vermemekte, kap kacakları ve yiyecek maddelerini ihtiyaç sahiplerine dağıtmamaktadır.  
Üç hizmet eri olan bizler, kara derili lakin yürekleri apak olan Afrikalı Müslüman kardeşlerimize bembeyaz bir sayfa açarak, kardeşli hukuku gereği yirmi bin dolarlık gıda yardımı ve iki sığırın kesilip dağıtılması gibi küçük bir yardımda bulunmaya çalıştık. Bu yardım faaliyetlerimizde küçük minikleri de unutmadık, balon ve topitop şekerlerle onların da yüzlerinde gülücükler oluşmasını sağladık.
Ama şu bir gerçek ki, altmış iki bin kişilik bir kampta bizim yapmış olduğumuz bu yardımlar devede kulak misali bir durumdadır.
Rasûlüllah (s.a.v.): “İçlerinde aç insanların barındığı bir topluluktan Allah’ın himâyesi kalkar” “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”  “Allah katında en üstün amel, aç bir karnı doyurmaktır.” “Veren el, alan elden daha hayırlıdır” buyurarak bizleri, içimizde yaşayan fakirlere karşı daha bir duyarlı olmaya davet etmektedir.
Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında 50 dereceyi bulan çöl sıcakları bastırmadan, kitlesel ölümler başlamadan, insanî ve İslâmî duyarlılığımız ve sorumluluğumuz ölçüsünde bu kardeşlerimize yeni bir yardım seferberliği gerçekleştirmek zorundayız.
Bu yardım kampanyamızda şunlar acil ihtiyaç maddeleridir:
Çocuk şapkaları,
Çocuklar ve büyükler için elbise,
Çocuklar ve büyükler için yazlık ayakkabı veya terlik,
Mutfak malzemeleri,
Doktor ve ilaç yardımı,
Temel tüketim gıda maddeleri.
Allah Teâlâ buyuruyor ki: “Allah’a ve Rasûlüne îman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden îman edip de (Allah rızası için) harcayan kimselere büyük mükâfat vardır.”
“Kim Allah’a karşılıksız güzel bir borç verirse, Allah da onun karşılığını ona kat kat fazlası ile verir. Darlık veren de bolluk veren de Allah’tır. (Sonunda) hepiniz O’na döndürüleceksiniz.” “Siz, Allah için ne verirseniz Allah onun yerine (daha iyisini ve hayırlısını) verir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
ADEM KARATAŞ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.