Kirletmeye çalışıyorlar

Kirletmeye çalışıyorlar

İlahiyatçı- Yazar Nurettin Yıldız, toplumun ahlak yapısının korunmasında aileye büyük görevler düştüğüne işaret ederek, Diğer illerde olduğu gibi Konyada da ahlak yapısını bozmak için yoğun çaba har

İlahiyatçı- Yazar Nurettin Yıldız, toplumun ahlak yapısının korunmasında aileye büyük görevler düştüğüne işaret ederek, “Diğer illerde olduğu gibi Konya’da da ahlak yapısını bozmak için yoğun çaba harcanıyor. Ama bu Konya’da daha çok belli oluyor” dedi

Sunuş:

Konya Televizyonu ekranlarında yayınlanan programa katılmak üzere Konya’ya gelen İlahiyatçı-Yazar Nurettin Yıldız’la kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Özellikle çocuklar, gençler ve aile üzerine önemli çalışmaları olan Nurettin Yıldız, genelde toplumun ahlaki yapısı, özelde Konya’da ahlakı bozmaya yönelik çalışmalar üzerine konuştuk. Nurettin Yıldız ayrıca, değişen eğitim sistemiyle alakalı da değerlendirmelerde bulunarak, yeni eğitim sisteminin, istenilen eğitim modeline biraz daha yakın olduğunu söyledi.

 

NURETTİN YILDIZ KİMDİR?

1960 yılında Trabzon’un Of ilçesinde doğdum. Ailemle İstanbul’a geldikten sonra on yaşına kadar hafızlık ve ilk dini eğitimimi babam Hilmi Yıldız hoca efendiden aldım. Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesine devam ederken değişik gazetelerde haftalık yazılar yazmaya ve tercüme haberler kaleme almaya başladım. Aynı zamanda kürsü hatipliğine de devam ettim.

Öğrencilik yıllarında Milli Türk Talebe Birliği ve Akıncılar Teşkilatında aktif görevler üstlendim.  İmam-hatip lisesini bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde aldığım bir yıllık eğitiminin ardından Mekke Umm Al-Qura Üniversitesi’ne geçiş yaptım. Burada Usul-u Fıkıh bölümünü bitirdim. Daha sonra Mekke’de bulunduğu süre içerisinde hadis hocalarından özel ders ve icazetler aldım. Büyük muhaddis Abdulfettah Ebu Gudde, Hindistanlı büyük alim Ebu’l Hasen En’Nedvi ve Emin Saraç Hocaefendi icazet aldığım hocalardan bazılarıdır.

İstanbul’a döndükten sonra eğitim ve sivil toplum faaliyetlerine başladım. Hafızlık ve din eğitimi alanında değişik kurum ve kuruluşlarda grup eğitimleri başlattım.  Bu dönemde tercüme eserler de kaleme aldım. Sivil toplum alanında Senabil Hizmet ve Kültür Vakfı ile birlikte birçok sivil toplum örgütünün kuruluşuna öncülük ettim ve halen birçoğunun yönetim ve istişare kurullarında görevim bulunmakta. Son olarak Sosyal Doku Derneği’nin kuruluşunu gerçekleştirdim. Tebliğ ve irşad faaliyetleri kapsamında, çocuk ve aile eğitimi, gençlerin bilinçlendirilmesi, İslam ahlakı, teşkilat eğitimi, ümmet bilinci ve benzeri konularda yüzlerce seminer ve konferans verdim ve vermeye devam ediyorum.

*Hocam öncelikle Konya’ya hoş geldiniz. Eğitim sistemindeki değişiklikle ilgili yorumunuz nedir?

- Hoş bulduk, teşekkür ediyorum. Yeni 4+4+4 sisteminin bir önceki sistemden daha iyi sonuçlar getireceğini düşünüyorum. Bu belki, Müslümanlar olarak bizim aradığımız, bize layık olan, bizim için uygun olan sistem değil ama sistem zaten bizim için değil. Dolayısıyla önceki 8 yıllık eğitim sistemine göre çok daha iyi olduğunu ve daha iyi sonuçlara sebep olacağını düşünüyorum. Sadece Diyanet İşleri’ne bağlı hafızlık yaptıran kurslar açısından ciddi olumsuz bir sonuç doğuracak bu. Yani kanun bu şekliyle uygulanırsa hafızlık 14 yaşından sonraya taşınmıştı, şimdi 18 yaşından sonraya taşınacak ki, 18 yaşından sonra hafızlık yaptırma oranı  çok düşük. Ama ister öyle, ister böyle bu ümmet, Elif cüzünün zindan nedeni olduğu zamanlarda dahi Kur-an’ı öğrenmiştir. Bu durum bizim Kur-an ile aramıza mesafe katamaz. Daha fazla çalışarak, mevcut sistemi gerek Kur-an, gerek ahlak eğitimi açısından daha uygun hale getirebiliriz diye düşünüyorum.

Mevcut sistem kız çocuklarımızın bali olmadan önce imam hatiplere gitme imkanını ciddi bir şekilde sağlamış olmaktadır. Kanuna karşı çıkanların takıldığı çivi de bu çivi olsa gerek. Bu nedenle Müslümanlar iyi bir rahatlama görecektir diye umuyorum. Bunların hepsine ilaveten inşallah mevcut durum gevşememize, her şey oldu bitti diyerek asıl yükün ailede, Müslümanların vakıflarında, derneklerinde olduğuna ciddi bir zarar getirmez diye düşünüyorum. Çünkü nasıl olsa devlet halletti diye bir rehavet gelebilir. Bunun dışında aradığımız değilse de mevcut durum öncesinden çok daha iyi.

SEÇMELİ DEĞİL, ALTERNATİFSİZ KUR-AN EĞİTİMİ

*Peki aradığımız boyutu ile ilgili neler söylersiniz?

- Bizim aradığımız şey, bu sistemde istenmesi bile sakıncalı bir şey olabilir. Biz bir defa doğumdan itibaren seçmeli değil, alternatifsiz Kur-an istiyoruz. Bu da okuma değil uygulama şeklinde olmalıdır. Ama şu mevcut durumda bunu istemek gibi bir şansımız ya da böyle bir kolaylığımız yok. Ama inşallah bu durum istediğimiz, arzu ettiğimiz şeye bir adım daha vesile olur temennisindeyiz.

*Tabi ki bu durum toplumun genel ahlak yapısını da dolaylı olarak etkileyecektir. Hocam Konya gibi bir yerde özellikle son yıllarda çok ciddi bir ahlaki dejenerasyon var.  Ahlaki dejenerasyondan nasıl korunacağız?

- Bir kere Konya gibi bir yer dememek lazım. Medine değil burası. Aynı televizyonlar, aynı basın, aynı alışveriş merkezleri, aynı mantık burada da var. İstanbul’dan Ankara’dan Konya’nın ne farkı var? Bu hayali bir avuntu. Konya’da cami çok ama İstanbul’da da çok. Özellikle Fatih’te daha çok olay yaşanıyor. Yani bu beklenti yanlış. Bilakis Konya’da bu tür şeyler olur. Niye, çünkü İzmir’de normal karşılanır. Niye böyle bir şey yapılıyor diye sorulmaz bile. Mü’minin gafil yakalandığı her yerde her şey başına gelir. Mü’min gafil davranmamalıdır. Sokaklar bizim sokaklarımız değil, zarureten kullanmalıyız. Ticaret merkezleri, alışveriş merkezleri bize göre değil. Buraları dikkatli kullanmalıyız.

* Özellikle çocukları ve gençleri korumak için ailelere ne gibi görevler düşüyor?

- Aileler açısından bakıldığında en çok dikkat edilmesi gereken şey, çocukların boş vaktinin olmamasıdır. Çocuklarımız sürekli bir şeylerle meşgul olmalıdır. Hep ders çalışmak diye algılanmasın bu. Çocukların vakitleri okumayla, oyunla, geziyle vesaire değerlendirilmelidir. Aile, çocuklarıyla birlikte vakit geçirmelidir. Aile çocuğun 24 saatini bilmelidir. Aile çocuğa arkadaş bulacak gerekirse. Bizde kötü arkadaş olunca tedbir alıyor aile. Kötü arkadaş bulmadan hiçbir çalışma yapılmıyor. Aile, çocuğa iyiyi, güzeli, doğruyu en iyi şekilde gösterip yaşatabilmelidir. Biz sokağa atılan ahlaksız kartları önleyemeyiz. Bu bir sokak gerçeğidir. Sokak, bizim dışımızdaki ama bizimle ilişkili olan bir alandır. Kışın kar yağmasını önleyemeyeceğimiz ama ancak kendi evimizi ısıtacağımız gibi, kendi ahlakımızı koruyabiliriz. Resullullah SAV’in vefatından sonra Medine’de bile o dönemin şartlarına göre bazı ahlaksızlıklar, sapkınlıklar olmuştur. Dünya, bu imtihanları atlatabilmenin, becerikli olarak kendini koruyabilmenin yeridir. Dünya, ahlakın garanti altına alındığı bir yer değildir, ahlakın imtihan edildiği bir yerdir.

* Gelişen teknoloji ve özellikle televizyonun ahlak üzerine etkisi konusunda neler söylemek istersiniz?

- Gelişen teknolojiye itimadımız o denli arttı ki neredeyse teknolojinin ölümden bile kurtarabileceğine inanacak hâle geldik. Yürüten, uçuran, yüzdüren, konuşturan, istenen her şeye cevap veren sihirli gelişmenin adı teknoloji oldu. Nimet olarak önümüzde duran teknolojiyi şüphesiz tepecek değiliz. Ne var ki teknolojinin görmek ya da düşünmek istemediğimiz yönleri de bulunmaktadır. Başta gıdamızla oynamasının sonuçları henüz haber bültenlerinin konusu olarak işleniyor olsa da insanın tarlada ektikleri, fırında pişirdikleri yüzünden hastalanacağı ya da ölüme sürükleneceği de gelişen teknolojinin sonuçları olarak karşımıza çıkmıştır. Meselemiz gıdadaki ile de sınırlı değildir; bir zaman sonra içeri sızabilecek zararlı havadan ötürü penceremizi açamayacak ortamlarda yaşayacağımızı da tahmin etmeye başlamış bulunuyoruz. Sadece cep telefonu bile geleceğimizi tehdit eden silahlar arasında ele alınabilecek niteliktedir.

En açık örneklerden biri olarak TV ekranlarında bir konuyu tartışmak için oturanların, söze başlarken birbirlerine 'siz, lütfen, rica ederim, efendim' diye başlayan sözlerin, tartışma ilerledikçe nasıl ağır hakaretlere dönüştüğünü kameralar kaydetmektedir. Bir mendil isteyecek kadar, bir bardak talep edecek kadar hazır kalıp sözler ahlâklı olmanın belgesi olamaz. Otobüste nazik, evinde hırçın insanlar ahlâkın yakınında sayılmazlar. Ahlâkın kalesi olması gereken camiler için dahi söylenebilecek teselli sözü bulmakta zorlanabiliriz.

Çocuklarımızı ana kucağı gibi karşılayan medyaya emanet ettik. İzlediği TV'nin çocuğumuzu anne babasından soğuttuğunu, asıl anne babanın ekran olmaya başladığını daha fark edemeden; TV yüzünden oyun bile oynayamayan, TV dilinden başka bir dil bilmeyen nesiller çıkmıştır karşımıza. İnsanî ihtiyaçlarını bile hayvanların dilinden ifade eden çocuklar çoğalmıştır. Ana dil yerine film dili oluşmuştur. Çocuklarımız, okula başlamadan haklarını, menfaatlerini öğrenmişler ve ilk savunmayı da ebeveynlerine karşı yapma cüreti gösterebilmişlerdir.

*Peki ne yapılabilir?

Bu çözülme sürecinde çok acil olarak yapmamız gerekenler vardır. Bunların başında ahlâkı, çağın bizi sürüklediği sorunların içinden kurtarılacaklar listesine almak gelmektedir. Ahlâk, eğitimden ve iş bulmaktan aşağı kalmamalıdır.

Evlerimiz, okullara iş oluşturan merkezler olmaktan çıkarılmalı, ahlâkın ve iffetin oluşturulma ve korunma merkezleri hâline getirilmelidir. Okuldan dönen çocuklarımız, evlerde ahlâk dezenfektesine tabi tutulmalıdır. 'Okulda hangi ödev verildi?' yerine anne baba ve çocuğun okuldan bir mikrop kapıp kapmadığı kontrol edilmelidir. Ahlâkın en önemli gereği onu ahlâksızlıktan korumaktır. Kötünün bulunduğu yerde iyiye yer kalmaz. Çocuklarımız, kötü örneklerden uzak tutulmalıdır. Bunun için ekran karartmadan hicrete kadar her tedbire başvurulmasından kaçınmayacağız. Elbette ahlâk bizim için din ifade ediyorsa! Ahlâkın bizim açımızdan kaynağını oluşturan âyet ve hadisler ders konusu yapılmalıdır.

* Hocam son olarak sizin gençlere tavsiyeniz nedir?

 - Gençlere tavsiyem ahlakla ilgili kitap okumamalarıdır. Temel kuralları vermiyor. Ahlak edebi bir musveddir. Hucurat süresini okumak lazım. Ebedi musvedi okumak lazım. Vahyin kökünden geleni okumak gerekir. Diğerleri kültür kitabıdır. Ahlakın en büyük yatırımı ahlaklıyla yatıp kalkmaktır. Ahlak gözün içine konulur, gösterilerek öğrenilir. Ahlaksızdan da mikrop gibi kaçınılır. Sigaraya baktığımızda her şeye zarar çevreye, insana. Ahlak içinde dua edeceğiz. Ahlak bir seviye, kalite, nimettir.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.