Karma eğitimden vazgeçilmeli

Karma eğitimden vazgeçilmeli

28 Şubat sürecinden sonra zorunlu olan karma eğitimin avantajından çok dezavantaj getirdiğini belirten Muharrem Turşucu, karma eğitimden vazgeçilmesi gerektiğini söyledi

Karma eğitimden vazgeçilmeli

 

28 Şubat sürecinden sonra zorunlu olan karma eğitimin avantajından çok dezavantaj getirdiğini belirten Muharrem Turşucu, karma eğitimden vazgeçilmesi gerektiğini söyledi

 

SUNUŞ...

Özel Gençlik Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Muharrem Turşucu ile eğitim - öğretim üzerine konuştuk. Eğitim - öğretimin birçok sorunu bulunduğunu aktaran Muharrem Turşucu, Türkiye'nin eğitime gerektiği önemi göstermediği için birçok sorunla karşılaştığını söyledi. Bir ülkenin kurtuluşunun eğitim - öğretimde olduğunu anımsatan Turşucu, "Gelişmeyen ülkelerin eğitimi hep sorunludur. Maalesef bizim ülkemizde de eğitimimizin birçok surunu bulunuyor. Eğitim sorununu çözemediğimiz için birçok problemle karşılaşıyoruz.  Gençliğimizi içinde bulunduğu boşluktan kurtararak, geçmişine, tarihine ve değerlerine sahip bir nesil yetiştirmeliyiz. Ayrıca karma eğitim sisteminden de vazgeçilmesi gerekiyor. Karma eğitim faydadan çok birçok sorunun meydana gelmesine sebep teşkil etmiştir" diyor...

 

MUHARREM TURŞUCU KİMDİR?

1956 yılında Konya'nın Ilgın ilçesinde dünyaya gelen Muharrem Turşucu, ilköğretimi ve ortaokulu Ilgın’da okudu. Liseyi Konya'da Endüstri Meslek Lisesi'nde tamamladı. Üniversiteyi Ankara'da okuyan Turşucu, ilk öğretmenlik görevini İskenderun'da Endüstri Meslek Lisesi'nde başladı. İskenderun'dan sonra Sivas ve Seydişehir'de öğretmenlik görevini yürüttü. Daha sonraysa Konya 100. Yıl Mesleki Eğitim Merkezi'nde görev yaparak buradan emekli oldu. Emekli olduktan sonra Özel Gençlik Eğitim Kurumları'nda görev alan Muharrem Turşucu, halen Özel Gençlik Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığını yürütüyor. Birçok sivil toplum kuruluşunda da bulunan Muharrem Turşucu, evli ve 4 kız babası.

 

*Bize Özel Gençlik Eğitim Kurumları'nı tanıtır mısınız?

- Özel Gençlik Eğitim Kurumları, 1995 yılında Özel Gençlik Dershanesi'ni kurarak faaliyete başladı. Sonra Özel Gençlik İlköğretimi açtık. Daha sonra ise Özel Enderun Liselerimizi kurduk. Şu an dershanemizin iki şubesi var. Özel Gençlik İlköğretimimiz anasınıfından 8. sınıfa kadar eğitim veriyor. Özel Enderun Liseleri'nde ise fen lisesi, Anadolu lisesi ve özel lise olmak üzere 3 bölümde eğitim faaliyetlerini yürütüyoruz. Kapasite olarak da dershanemizin bin 500 öğrencisi bulunuyor. Enderun Liselerimizin 430 civarında öğrencisi var. Özel Gençlik İlköğretim Okulu'nun ise 444 öğrencisi bulunuyor. Bu sayının önümüzdeki eğitim - öğretim yılında daha fazla olacağını tahmin ediyoruz.

*Özel Gençlik Eğitim Kurumları'nın eğitim sistemi nasıl işliyor ve sınavlardaki başarı oranınız hangi seviyelerde?

-Özel Gençlik Eğitim Kurumları'nın sınavlarda kitlesel başarısı yüzde yüzlere varmaktadır. Mesela son açıklanan Seviye Belirleme Sınavı (SBS)'de öğrencilerimizi iyi liselere yerleştirebileceğiz. SBS ortalamasında Özel Gençlik İlköğretim Okulumuzun geçen yılki başarı puanı 500 tam puan üzerinden 443'tü. Kitlesel başarıda bu büyük bir oran. Bu sene ise kitlesel başarı düzeyimiz 500 tam puan üzerinden 420 civarında.

Eğitim sistemimiz 2005 yılından bu yana yapılandırmacı öğretim sistemi uyguluyoruz. Okullarımızın fiziki ortamlarını buna göre şekillendirdik. Öğretmenlerimizin hizmet içi eğitimlerini almalarını sağladık. Şimdi yapılandırmacı eğitim sisteminin sonucu olan sınavlar yapılıyor. Biz öğrencilerimizi bu sınava göre hazırlıyoruz ve başarıyı elde ediyoruz.

*Milli Eğitim Bakanlığı'nın düzenlediği 'Yılın Kaliteli Ekibi'nde Özel Gençlik İlköğretim Okulunuz Türkiye 1.'si, 'Yılın Kaliteli Okulu'nda ise Özel Enderun Liseleriniz Türkiye 2.'si oldu. Başarılarınızdaki etken nedir?

-Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) okullarda eğitimin daha kaliteli hale getirmek amacıyla bir dizi çalışmalar başlatmıştı. Bu çalışmalardan birisi 1999 yılında uygulamaya konan 'Eğitimde Kalite Yönetimi Uygulamalarıydı'. MEB, 2005 yılında bunun daha etkili olmasını amaçlayarak 'Eğitimde Kalite Uygulamaları'nı başlattı. Çıkarılan yönergede teşvik ödülü verilerek bu uygulamayla okulların daha kaliteli eğitim verilmesi hedeflendi. Teşvik ödülüyle birlikte okullarda bir heyecan oluşturuldu. Okullar teşvik ödülünü alarak bu çalışmalara katılmaya başlayarak raporlarını hazırladılar. Eğitimde Kalite Uygulamaları çalışmaları iki kategoride sürdü. Bir tanesi 'Yılın Kaliteli Okulu' bir diğeri ise 'Yılın Kaliteli Ekibi' şeklinde. Yılın Kaliteli Okulu uygulamasında, tüm okulun bir yıl boyunca eğitim alanında yaptığı çalışmayı içeriyor. Uygulama 152 kriterde değerlendiriliyor.

Yılın Kaliteli Ekibi'nde ise, MEB, 2005 yılında yapılandırmacı bir eğitim sistemine geçti. Bu yapılandırmacı eğitim sistemi özetle, öğrencinin merkez konumda olmasıdır. Önceden öğretmen aktif, öğrenci pasif konumdaydı. Yapılandırmacı eğitim sistemiyle öğrenci aktif konuma getirildi. Bu sistem, öğrenmeyi kalıcı yapıyor ve öğrencinin kendini geliştirmesini sağlıyor. Ancak devlet okullarında öğretmenler bu sisteme hemen geçemedi. Biz bu eğitim sistemini okullarımızda uyguladık. Bu sisteme geçmek için Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyelerinden ders aldık. Özellikle Prof. Dr. Ali Murat Sümbül ve Doç. Dr. Ercan Yılmaz hocalarımızdan seminer alarak öğretmenlerimizin bu sisteme geçirmelerini sağladık. Yapılandırmacı eğitim sistemini okulumuzda uyguladık ve bunu rapor halinde MEB'e sunduk. Sonunda da başarıyı elde ettik.

Biz MEB'nin 2005'te uygulamaya koyduğu yönerge ile okullarımızın raporlarını her yıl hazırlayarak teslim ettik. Okullarımızın bu düzenli takibi ve çalışmaları 2005 yılı ile 2009 yılları arasında bize sürekli Konya 1.'ligi veya 2.'ligi ödülünü kazandırdı. 2009 yılında Özel Gençlik İlköğretim Okulumuz 'Yılın Kaliteli Okulu' Konya 1'liginden sonra Türkiye'de saha ziyaretine kaldı. 2009 yılında kalite teşvik ödülünü elde ettik. 2010 yılında da Özel Gençlik İlköğretim Okulumuz 'Yılın Kaliteli Okulu'nda Türkiye 2.'si oldu. 2011 yılında ise iki okulumuz birden dereceye girerek. Bu sefer Özel Enderun Liselerimiz 'Yılın Kaliteli Okulu'nda Türkiye 2.'si olurken, Özel Gençlik İlköğretim Okulumuz 'Yılın Kaliteli Ekibi'nde Türkiye 1.'ligini elde etti.

MEB, bu çalışmalarımızdan dolayı bizden makale istedi. MEB, bizim bu çalışmamızı ülke genelindeki okullara örnek olarak göstermek için bizden bunu istedi. Çalışmamızın ülke geneline örnek olacağı içinde gururluyuz.

'ÖZEL OKULLAR ÖĞRENCİYLE BİREBİR İLGİLENİYOR'

*Özel okullar ile devlet okulları arasındaki fark nedir?

-Bütün ülkelerde özel öğretim kurumları var. Anadolu'da özel okulların 50 veya 40 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Özel okullarla devlet okulları arasında birçok farka bulunuyor. Denetim ve program kısmında bir fark yok. Biz de öğretmen ve ders programlarımızı belirleyerek MEB'e göndererek onay alıyoruz. Okullarımız eğitim - öğretim yılı içinde müfettişler tarafından denetleniyor. Hatta özel okulların denetimi devlet okullarına göre daha sıkı yapılıyor. Özel okulla devlet okulu arasında öncelikle kalite farkı bulunuyor. Bu kaliteyi de ortaya çıkaran tabi ki sıkı çalışma ve öğretmenlerin başarısı sayesinde. Biz öğretmenlerimizin kalitelerini denetleriz ona göre çalıştırırız. Ama devlet okullarındaki öğretmenler çok sıkı çalışmıyorlar. Özel okul öğretmenin performansını incelediği için öğretmen daha çok emek harcıyor.  Devlet okulunda öğretmen ben anlatırım öğrenci alırsa alır almazsa almaz diyor. Ama biz öğrencinin kesinlikle öğrenmesini amaçlarız. Öğrenmeyen öğrenci yoktur bize göre. Öğrenciye bilgi veremeyen öğretim ve sistem vardır. Ayrıca biz öğrenci velisiyle direk muhatabız. Veli çocuğunun başarısını istiyor ve bu nedenle bize gönderiyor. 30 yıl önce özel okullar çocuklara diploma vermek için vardı. Ama şimdi bu yok. Özel okul eğitim - öğretim konusunda devlet okulundan ileri konumda olması gerekiyor. Diğer bir fark, özel okul değişime en hızlı adapte olan yerlerdir. Özel okullarda öğrenciyle birebir daha fazla ilgileniyor.

*Söylediğiniz kriterler içinde bir ülke için özel okulların eğitim - öğretimdeki önemi nedir?

-Özel öğretimin bir ülke için önemini bir örnekle açıklayayım. Türkiye'de özel öğretimin oranı yüzde 3'ler civarında. Gelişmiş ülkelerin özel öğretimi yüzde 30'larda. Dünyada özel öğretimin genel ortalaması ise yüzde 10 civarındadır. Bu oranlar ülkemizdeki özel öğretimin ne kadar düşük seviyede olduğunu gösteriyor. Türkiye'de özel öğretime önem verilse ülkemizin eğitim - öğretim problemi kalmayacak. Bu da ülkemizin büyük bir yükünü ortadan kaldıracak. Dünyada birçok ülke eğitim problemini özel öğretime önem ve destek vererek çözmüştür. Biz de bunu örnek almalıyız.

'DEĞERLER EĞİTİMİ SİSTEMİ SÖZDE KALMAMALI'

*Okullarınızda uyguladığınız 'değerler eğitim sistemi' hakkında bilgi verebilir misiniz, uygulama nasıl yapılıyor ve hangi değerlere dikkat ediyorsunuz?

-Değerler eğitimi Türkiye'nin 2 yıldır gündemine bulunuyor. 2 yıl önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da gezerken parklarda gençlerin olumsuz halini görünce, "Bu gençler bizim ülkemizin evlatları değil mi? Değerlerine sahip olmayan nesil ülkesine nasıl sahip çıkacak" diye endişesinden bahsetmiş. Bunun üzerine MEB'e bu yönde bir talimat verilir. MEB'de tüm okullarda 'değerler eğitim sistemini' uygulamaya koyar. Ama biz bu değerler eğitimi uygulamasına 4 yıl önce başlamıştık. Hatta bizim kuruluş felsefemizde değerlerine bağlı gençlik yetiştirmek maddesi bulunuyor. Dünya genelinde gençler değerlerine bağlı olmadan yetişiyorlar. Bizim ülkemizde de maalesef neslimiz yozlaşma içinde. Biz bu olumsuz duruma karşı öğrencilerimize her ay bir değer kazandırmak için çalışıyoruz. Öğrenciye; güvenirlik, yardımseverlik ve çömerlik, sorumluluk, temizlik, adalet ve kul hakkı, büyüklere saygı, sevgi dostluk ve kardeşlik bir de sabır ve şükür değerlerini öğrencilerimize öğretiyoruz. Bu değerleri söylemekle maalesef olmuyor. Bu değerleri yaşam tarzına dönüştürmeliyiz. Tabi tüm okullarımızda bu değerler eğitiminin uygulanması hepimizi sevindirir. Ama yine belirtiyorum bunu söylemekle olmuyor.

*Gençliğin içinde bulunduğu boşluktan nasıl kurtarılmalıdır?

-Çok hayati bir durum gençliğimizin içinde bulunduğu boşluktan nasıl kurtarılması gerektiği konusu. Oturup ciddi şekilde düşünülmesi gereken bir durum. MEB’in son dönemde yapacağı en önemli çalışmalardan birinin bu olacağını düşünüyorum. Gençliğimizin içinde bulunduğu başı boşluktan kurtarılması tüm ülke insanına düşen bir görevdir. MEB gençliğin başıboşluktan kurtarılması için değerler eğitim sistemine geçtiğini söylemiştik. Bunun henüz meyvesini almış değiliz. Gençliğimizi kötülüğe çeken birçok durum bulunuyor. Tarihini, geçmişini bilmeyen bir gençliğin geleceğe umutlu bakması çok zor. Bakanlığımız bu duruma gerekli değeri vereceğine inanıyorum. Değerler eğitimin sözde kalmayıp özde uygulanacaktır. Burada okul yöneticilerinin etkin çalışması gerekiyor. Okulların alt yapıları hızla yenilenerek öğrenci merkeze alınması gerekiyor. Öğrenciyi olumsuz sosyal çevrenin yerine okullarımıza çekmeliyiz.

'TEKNOLOJİNİN OLUMSUZ YÖNE EĞİTİMİ ENGELLİYOR'

*Eğitimin temel sorunu nedir?

-Maalesef eğitim ve öğretimin birçok sorunu bulunuyor. Ama ben çok öne çıkanları belirteyim. Öğrenciye bilgi kazandırılması hususunda eğitim ve öğretimi teknolojinin avantajı kadar dezavantajı bulunuyor. Mesela öğrenci okula gelirken cep telefonunu getiriyor. Öğrenci ders içinde telefonla meşgul olduğu için dersi dinleyemiyor. Birkaç ders öğrenci dersi dinlemez ise artık o dersten yıl boyunca çok bir şey kazanamıyor. Ayrıca internette geçirilen zamanlar ve internet üzerinden saatlerce oynanan oyunlar öğrencilerin eğitimlerini çok olumsuz etkiliyor. Artık ilköğretim okulu öğrencilerinde dahi telefon bulunuyor. Biz öğrencinin eğitim ve öğretimine engel olan telefonların okullara getirilmesini yasakladık. İnternetin faydalı yönlerde kullanılması için çalışıyoruz. Öğrencilerimizin evlerinde boş şeylerle vakit geçirmelerini önlemek için kitap okumaları ve ödevler veriyoruz. Çocukları ders saatleri dışında gereksiz durumlarla meşgul olmamaları için etüt saatleri koyuyoruz.

*Milli Eğitim Bakanlığı'nın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

-Bakanlığın merkezinde, eğitim - öğretim programlarının geliştirilmesi, eğitimde kalite uygulamalarında ve dünyadaki eğitimin gidişatı hususlarında iyi bir çalışma mevcut. Fakat bu çalışmaların hayata geçirilmesi konusunda popülist yaklaşımlar var. Mesela Bakanlık 6 yıl önce ben de sözleşmeli öğretmenle çalışacağım açıklamasını yapmıştı. Sebebi öğretmenler arasında rekabeti artırarak başarının üst seviyelere taşınmasıydı. Şu bir gerçek devlet kurumuna göre özeldeki öğretmenler daha etkin çalışıyor. Bakanlık bu gerçeği görüyor ama bunu iyileştiremiyor. Yeni hükümet döneminde MEB, daha etkin ve etkili çalışacaktır.

*Şu anki sınav sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz, bu sistem yerine daha farklı ne yapılabilir?

-Şu anki sınav sistemimiz kesinlikle öğrencinin bilgisini belirleyici değil. Öğrenci ilköğretimde 8 yıl okuyordu son yıl sınava sonucu gireceği lise belirleniyordu. Şu an 6, 7 ve 8 sınıflarda sınav yapılıyor ama bu da yeterli değil. Örneği lise öğrencisi son sınıfa kadar hiç ders çalışmıyor, son yıl dershaneye gidip etkin bir çalışma sonrası iyi bir üniversiteye giriyor. Aslında bu öğrenci orayı hak etmiyor lise genel başarısıyla. Ayrıca bu öğrenci temel bilgisi sağlam olmadığı için gitti üniversite bölümünde de zorlanıyor. Bu sınav sisteminden vazgeçmeliyiz. Öğrenci anaokulundan itibaren hakkında tutulan yıllıklarla gideceği okullar belirlenmelidir. Şu anki sınav sistemimiz toptancılık gibi bir şey. Bu sınav sistemi düzeltilmezse geleceğimiz çok vahim.

'KARMA EĞİTİMDEN VAZGEÇİLMELİDİR'

*Karma eğitimi nasıl buluyorsunuz, avantajı ve dezavantajları nelerdir?

-Bu konuda çok sayıda görüşler bulunuyor. Karma eğitim olumlu bulanda var olumsuz bulanda. Dünyada kız ve erkek karışık şekilde eğitim alması gerekiyor diye kesin bir görüş bulunmuyor. Ama bizim ülkemizde 28 Şubat sürecinden sonra karma eğitim zorunlu oldu. Karma eğitime geçmeyen kuruluşlar kapatıldı. Dershaneler bile buna dahil edildi. Bunun bir mantığı yok. Karma eğitim öğrencinin daha sosyalleşmesini sağlıyormuş. Doğru sosyalleşme gibi olumlu bir yanı var ama bunun karşısında daha büyük oranda olumsuz etkileri bulunuyor. Karma eğitimle bir yere gidilecek sanıldı ama kız - erkek arkadaşlığı birçok olumsuzluklara neden oldu. Özellikle ilköğretimin ikinci kademesi ve liselerde karma eğitim terk edilirse öğrencilerin çok daha başarılı olacağına inanıyorum. Ben karma eğitimi ve ayrı eğitimi gördüm, öğrenci hem cinsleri içinde kendini daha iyi ifade ediyor ve kendisini daha fazla geliştiriyor. Karma eğitimin bizim gibi manevi değeri yüksek ülkeler için doğru bir seçim değil. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Almanya gibi dünyanın gelişmiş ülkeleri karma eğitimin olmadığı yüzlerce okulu var. Ülkemiz bu karma eğitimden vazgeçmesi gerekiyor.

*32 yıllık eğitim tecrübenizle son olarak ne tavsiye ediyorsunuz?

-Bir ülkenin geleceği eğitim - öğretimdedir. Ülkede en önemli çalışma eğitim olmalıdır. Ülkeyi yönetenler bu durumu iyi analiz etmelidir. Ülkenin gelişmesi, huzura kavuşması için eğitim - öğretim çok önemlidir. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu duruma baktığımızda içler açısı bir ortam var. Ülkemizde eğitime fazla önem verilmediği için huzurumuz yok, aileler dağılıyor ve insanlar birbirlerini yaralıyor ya da öldürüyor. Bir ülkenin kurtuluşu eğitim - öğretimdedir. Ama biz eğitim - öğretime gerektiği önemi vermiyoruz. Yöneticiler ülkemizin sorunsuz olmasını istiyorlarsa işe eğitimden başlamaları gerekiyor.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.