Hadimi Hazretleri’ni anlamak

Hadimi Hazretleri’ni anlamak

Hadim denilince akla gelen ilk isim Hazreti Hadimi. İlçeye adını veren bugün bile yüzlerce ziyaretçisinin geldiği Hadimi Hazretleri’nin tanıtılması için herkes elinden geldiğince bir şeyler yapmış.

Gerek Hadimi Hazretleri’nin hayatının anlatıldığı yayın organlarından gerek ilçe halkının neredeyse su gibi ezberlediği biyografisinden edindiğimiz bilgilerin yanı sıra Hadimi’yi tanıtmak için Aydın Özkul isimli zatın kaleme aldığı bilgilerden faydalandık. Hz. Hadimi’nin asıl adı ‘’Ebu Said Hadimi’dir. 1701–1762 yılları arasında yaşamıştır. Mezarı Hadim ilçesinin batısındaki mezarlıkta üstü açık bir türbe içinde bulunmaktadır. Rivayet edildiğine göre Allah’ın rahmetinden yoksun kalmamak için kendisine kapalı bir türbe yaptırılmasını istememiştir. Bugünkü mezarı, torunlarından Kemal Hadimli tarafından 1952 yılında yaptırılmıştır.
Hz. Hadimi’nin dedeleri Buhara Türklerinden olup, XIV. asrın ikinci yarısında, bugün Taşkent ilçesine bağlı Avşar kasabası yakınındaki Karacasadık mevkiinde yerleşmişlerdir. Bundan yaklaşık 300 sene sonra da, babası Kara Hacı Mustafa Efendi Avşar’dan ayrılarak Hadim ilçesinde yaşamaya başlamış ve Hz. Hadimi de kısa bir süre sonra burada dünyaya gelmiştir. Bu arada belirtmek gerekir ki, babası Mustafa Efendi, âlim ve fazıl bir kişi olduğu için Anadolu’nun övünç kaynağı anlamına gelen ‘Fahr-ü-Rum’ lakabıyla anılmıştır.
Hz. Hadimi ilköğrenimini babasından almıştır. Daha sonra, valide hanımlarının uygun gördüğü şekilde İstanbul’a giderek devrin ünlü bilginlerinden Kazabadi Ahmet Efendi’den öğrenimini tamamlayarak icazetini almıştır. Bunun üzerine, memleketi Hadime dönmüş ve orada ders okutmaya ve eserler yazmaya başlamıştır. Yetiştirdiği insanları ve yazdığı kitapları kısa sürede üne kavuşan Hadimi Hazretleri, önce padişah üçüncü Ahmet sonra da birinci Mahmut tarafından İstanbul’a davet edildi. İkinci gidişinde padişahın da hazır bulunduğu bir cemaate Ayasofya Camii’nde Fatiha-i Şerife’nin tefsirini yaptı. Bu tefsirin güzelliği padişahın ve âlimlerin dikkatini çekti ve takdirlerine mahzar oldu.
Bunun üzerine İstanbul’da kalarak Osmanlı Devleti içinde yazılan dini eserlerin, kendi incelemesinden geçtikten sonra yayınlanması görevi teklif edildi. Fakat Hadimi, Hadim’de kalarak öğrenci yetiştirmeyi bu görev teklifine tercih ederek memleketine döndü. Pek çok âlim yetiştirmiş olup bunların arasında, ‘Ayaklı kütüphane’ lakabıyla anılan Müftü-zade Muhammed Antaki, İsmail Gelenbevi, Mehmet Kırkağaci, Hafız Osman Üskübi, Ahmet Ürgübi, Konyalı İsmail Hakkı, Hacı İsmail Kayseri gibi âlimler yer almaktadır.
Hz. Hadimi Hanefi mezhebindendi. Kendi el yazısı ile yazdığı bir yazıda on iki imamdan olan Cafer- i Sadık neslinden, dolayısıyla Hz Peygamber’in neslinden gelmiş olduğunu yazmıştır. Hz. Hadimi’nin İslam hukuku, İslam ahlakı ve sosyal konularda birçok eseri vardır. Altmış üç eseri arasında, Tarikat-ı Muhammediye, Besmele Şerhi, Nakşibendî Risalesi, Mecmüat’ür Risale en çok bilinenlerdir. Ayrıca bir divanı dolduracak kadar şiir yazmış olduğu bilinmektedir. En çok bilinen beyti ise, ‘Kamil odur ki koya her yerde bir eser,  Eseri olmayanın yerinde yeller eser’dir.
Hadim’in tam batısında yer alan yüksekçe bir konumda bulunan Temreği Pınarı semtinde bugün her biri yüzlerce yıllık 18 çam bulunmaktadır. Rivayete göre Hz. Hadimi eserlerini birkaç insanın zor kucaklayabileceği bu çamların gölgesinde yazarmış. Her birinin en az 600 yaşında oldukları belirlenen bu ağaçlar Hadim Belediye Başkanlığı tarafından koruma altına alınmasına biri kurudu.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.