Hadim gelenek ve görenekleri

Hadim gelenek ve görenekleri

Toplu oturmalarda; büyükler yukarıda oturur, önce büyükler yemeğe başlar, büyükler konuşurken küçükler araya girmez, yolda karşılaşmalarda ya da bir yere gelindiğinde selam verilir.

Selamı önce küçükler verir. Yolda giderken kadınlar erkeklerin önünü kesmez. Sigara içenler büyüklerin yanında içmezler. Büyüklerin yanında ayak uzatılmaz ve bacak bacak üstüne atılmaz. İlçe ve köylerde biri ev yaptığında tüm halk yardım eder. Bayramlarda bayramlaşma camii içinde başlar ve daha sonra Hz. Hadimi türbesi önünde dualarla devam eder. Toplu bir şekilde bayram yemekleri yenir. Yaz aylarında varlıklı olanlar damda yemekler verir.
İLÇEDE KULLANILAN BAZI DEYİMLER
İlki - meşe, kirez - kiraz, ilahna - lahana, bostan - salatalık, pata - patates, tamtakırcak - kardelen
Büver - biber, büllü - civciv, isbirte - kibrit, nöörün - ne yaparsın, çimme - yıkanma, cimmecik - azıcık, eşger - açıkça söyleme, hengirden - nerden, yenliceklik - yaltaklanma,
Göynek - gömlek, sökel - tifo, ödü sıttı - çok korktu, endere - orada, gicişmek - karıncalaşmak, ağrıyoru - ağrımak, yarın - sırt, zavrak - pencere, sındı - makas.
YEMEK KÜLTÜRÜ
Genellikle çok fazla bir ayrılık göstermemekle birlikte Konya bölgesi benzerlikler göstermektedir. Bu bölge ve çevresinde yapılan bazı yemek çeşitleri aşağıda verilmiştir.
Arabaşı çorbası, etli ekmek, bamya çorbası, çullama, erişte, topalak köftesi, oğmaç çorba      ekşili kabak, lahana kapaması, zerde, höşmerim, etli pilav, patalı pilav, alabalık, şalgalı, pilav, bulgur pilavı, tarana aşı, köftü (tatlı türü), yaprak aşı, fırında kömbe, yoğurtlu börek katıklı
TÜRKÜLERİ
Bu civarda en çok söylenen türküler Bozkır ve Çukurova ile oynak makamlardır. Bunlara kaşık havaları da denir. En çok söylenen türküler, Sandıklı, Sille, Konyalım, Mevlana, İçme Beyim, Saffet Efendi, Menteşeli, Çay Kenarı
EL SANATLARI
Özenerek dokunan kıl ve halı heybeler, desenler ile dikkat çeken seccade ve köşe yastıkları yetenekli kadınlarımızın el emeği göz nuru ile oluşturulmuş her biri tarihi eser değerinde olan dokumacılık artık eskisi gibi işlenmemektedir. Tamamen yok olmuş gibidir. Her eve bir tezgah çalışmaları da eski yerini de dolduramamıştır.
Evlerin kapı, pencere, tavan ve cumbalarında kullanılan oyma ve işlemecilik sanatı da, o emeği o sanatı ve hayal gücünü bu günlere taşımaktadır. Ancak artık bu evlerin yapılmaması ve bu mesleğin yerini makinelere bırakması ile bu ustalığa ve sanata rastlamamaktayız.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.