ESKİDEN NEREDE NE VARDI? -17-

ESKİDEN NEREDE NE VARDI? -17-

Merhaba Şehir ekinde bu ay “Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi” ile çevresinden bahsedeceğim

Hicrî 1316 Miladî 1900’de dünyaya gelen merhum Ahmet Rasim İzzet Koyunoğlu’nun, 1913 yılından itibaren toplamaya başladığı tarihi değeri yüksek Etnoğrafik ve Arkeolojik eserlerle, yazma eser, hat, ebrû, minyatür, yağlı boya tablo, ferman, mühür, beraat, sikke, yazma kitap, cilt sanatının nefis örnekleri, Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin kıymetli materyalleri, binlerce el ve ev eşyası, kadın ve erkek kıyafetleri, halı, kilim, kese, çorap, yağlık, peşkir, kumaş dokuma, nakış, oya, şamdan, vazo, rahle, kandil, ok, yay, kılıç ve ateşli silahlar, şamdan, mühür, tesbih, hokka, mücevher kutusu, baston, ayna, çini, seramik, buhurdanlık, kristal, ağaç, taş ve metaloyma, fildişi, sedef, inci ve mercan  kakma eserler,  mutfak eşyaları, takı ve süs malzemeleri, masa, çekmece, kandil, kahve takımı, antika saat ve pusula, ney, kudüm, bender ve diğer musikî aletleri ile İslâm öncesi ve İslâmî dönemlere ait madeni paralar, Cumhuriyet dönemi banknotlar, Belediye’nin inşa ettirerek, 2 Şubat 1984’te açılan Topraklık semtinde Kerimler Caddesi’ndeki müze ve kütüphanede teşhir ediliyor. Uzun yıllar Devlet Demir Yolları’nda görev yaptıktan ve emekli olduktan sonra aynı yerdeki annesi Naciye hanımdan intikâl eden Osmanlı dönemine ait evde yaşantısını sürdüren Koyunoğlu, dünyanın ünlü müze ve kütüphaneleri arasında yer alan bu özel eserini 4 Temmuz 1973 tarihinde Konya Belediyesi’ne bağışlamıştı. 23 Eylül 1974’te vefat ederek, Üçler Mezarlığı’nda annesinin yanına defnedilen merhumun hayatının kalan bölümünü geçirdiği tarihî ev restore edilerek, koruma altına alınmış bulunuyor. Annemin annesi rahmetli ninem Hasibe Özkibrit’in akrabası olan Naciye teyzenin de vefatına kadar yalnız yaşadığı bu ev, doğup büyüdüğüm Kerimler Caddesi’ndeki bizim eve 50-60 metre mesafede idi. Çocukluk çağlarımda ninemle birlikte ziyarete gittiğimizde Naciye hanım teyze, memuriyeti sebebiyle Ankara’da olan oğlunun topladığı sandıklar dolusu eşyaları bize gösterirdi. Üst kattaki 2 odada gözüme ilk çarpanlar duvara gömülü dolaplar ve cam kapaklı üst bölmelerindeki Sultan Alpaslan’ın miğferi, bronz ejderha heykeli, sarı çerçeveli cam fanus içindeki saat, Sultan Abdülhamid’in fincan takımı, Hz. Ali’ye (r.a.) ait olduğu söylenen çatal Zülfikâr kılıç, değerli tesbihler ve kristal vazolar olurdu.
Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu, dönemin Belediye Başkanlarının şehrin merkezi yerine görkemli bir bina inşa edilmesi şartı ile yaptıkları teklifleri kabul etmeyerek, müzenin ata yadigârı evin yanında kurulmasında israrlı oldu. Bu sebeple bugünkü 3433 m2’lik alanı kaplayan müze ve kütüphane binasının yerinde bulunan mahalle muhtarı yüzbaşı emeklisi Nuri Telliler, kunduracı Hazım Çayanlı, elektrik ve radyo tamircisi Hasan Pense, marangoz Hüseyin Tokur, Telliler’in mestçi Mustafa usta ve oğlu Emin Telliler, Fettahların bakkal Salim ağa, Koca Tahsin ve oğlu Dursun, zabıta memuru Mustafa Efendi, İzzet Bey’in ev işlerini yapıp, yemeğini pişiren Pembe Abla ile Eczacı İbrahim Ulusoy’un babasına ait evlerin yanısıra, koruma altına alınan mevcut evin avlusundaki 2 katlı hariciye bölümü istimlâk edildi. Evlenmediği için yalnız yaşayan İzzet Bey, akşama yakın sırtında beyaz elbiseleri olduğu hâlde yaya olarak dostları ile sohbet etmek için Orduevi’ne giderdi. Yaz geceleri karşıdaki Hacı Hasan Büyük Camii’nde yatsı namazını kıldıktan sonra evinin bahçesindeki asmanın altında mahalle gençleriyle sohbet eder, kendisini can kulağıyla dinlerdik. Bazı günler gençlerle konuşa söyleşe iskambil oynamayı severdi.
Yurtiçi ve yurtdışında birçok yer gezerek önemli dostluklar edinen Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu, geniş bilgi birikimine sahipti. Vefatından bir yıl önce evinin girişinde kilitli camekân içinde bulunan madenî para koleksiyonundan bir kısmının çalınmasından derin üzüntü duyduğunu belirterek, müze binasının bir an önce yapılması için sabırsızlandığını söylemişti. O tarihlerde Topraklık semtinde henüz telefon bulunmadığı için mahalle halkı müzeye özel olarak çekilen telefondan yararlanırdı. Belediye, müze binası yapılmadan önce içi tarihi eser dolu evin korunması için Reşit isminde bir komşu ile Mısırı isimli annesini de hizmetli olarak tayin etmişti. Bu kadın avludaki fırında nefis ekmekler pişirirdi, ortalığı silip süpürürdü. Müzeyi dünyanın dörtbir yanından devlet adamları, önemli kişiler, müzeciler, koleksiyoncular, diplomatlar, yazarlar ve çok sayıda yerli ve yabancı turist ziyaret ederdi. Yabancı televizyon kanalları ve medyada İzzet Koyunoğlu ve müzesiyle ilgili pekçok röportaj ve yayın yer almıştı.
Gençliğimizde Koyunoğlu ismi verilen sokağın cadde üzerindeki köşesinde bulunan çeşmenin bitişiğindeki ev İzzet Koyunoğlu’nun kız kardeşi Rukiye teyze ve eşi emekli öğretmen Hasan Koçak’a aitti. Sokak içinde koruma altındaki evin batıya bakan kapısının karşısındaki 2 katlı ev, Hükümet Alanında yıllarca şapkacılık yapan Ahmet Alanya, yanındaki evde Topraklığın başlangıcında yer alan ve harabeleri 50 yıl öncesinde mevcut olan medrese ve mahalle mektebinin son müderrisi Abdullah Vahdi Efendi, karşıdaki caminin bitişiğindeki evde cami imamı İpekhoca, sıradaki evde de eski Zabıta Müdürlerinden Niyazi Küçükköylü  oturuyorlardı. Geçmişi çok eskiye uzanan tanınmış ailelerin ikâmet ettikleri Topraklık semtinin yapısı ve sâkinleri günümüzde tamamen değişmiş, ne yazık ki meskenlerin kimisi yıkılmış, kimisi de harap vaziyette.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.