ESKİDEN NEREDE NE VARDI? -16-

ESKİDEN NEREDE NE VARDI? -16-

Tarih, kültür, sanat, sosyal ve spor faaliyetler açısından şehrimizin geçmişinde önemli yere sahip bulunan ve hepsi birer mimarî örnek olduğu hâlde yol, ya da meydan açmak amacıyla yıkılarak yok edilen tarihi yapılar arasında Halkevi de bulunuyor.

Alâaddin Tepesi’nin güney eteğinde Orduevi’nin solunda yer alan Halkevi, 1920’li yılların ilk yarısındaki mübadeleye kadar Rum Okulu olarak faaliyet göstermiş, Alaaddin nikâh salonuna çıkılan yolun sağında bulunan ve yıllarca Belediye Sineması olan bina da Rum Okulu’nda öğrenim gören Rum çocuklarının tiyatro salonu olarak kullanılmıştı. Macar seyyah Bela Horvath, Anadolu 1913 adlı eserinde Türk ve Rumların bu binada birlikte tiyatro eseri seyrettiğini yazıyor. Mübadele sonrası hazineye intikal eden bu binada, 1932’de ülke genelindeki halkevleri ile birlikte Konya Halkevi açılarak, CHP yönetimi altında kültür, sanat ve sosyal alanda faaliyet gösteren bir merkez olma özelliği taşıdı. Bütün halkevleri gibi giderleri genel bütçe ve belediye tarafından finanse edilen halkevi, tiyatro temsili, musikî konseri, köy gezileri, edebiyat, kütüphanecilik ve konferans gibi çeşitli konularda halka hizmet ettikten sonra 1951’de Demokrat Parti iktidara gelince siyasi nedenlerle faaliyetine son verildi.
Ben Karma Ortaokul’a giderken 1951 yılında bu binanın üst katı Gençlerbirliği kulübüne tahsis edilmişti. Kulübe gelir sağlamak amacıyla işletilen salondaki bilardo ve masa tenisi masasında belli bir ücretle isteyenlere tahsis ediliyordu. Okul çıkışında öğrencilerin uğrak yeri hâlindeki üst katta Gençlerbirliği’nin futbolcuları hafta içinde soyunup idmana çıkıyor, Pazar günleri de burada toplanarak maç yapmak için spor kıyafetlerini giyinerek, eşofmanlı hâlde yürüyerek İmam Hatip Lisesi’nin yerindeki İdmanyurdu sahasına gidiyorlardı. 1960’tan önce yıkılarak tarihe karışan halkevi binası üç katlı idi. Zemin kat depo olarak kullanılırken, birinci kat salonu kitaplık hâlinde, üst kattaki büyük salonda da konferans, konser ve CHP’nin toplantıları gerçekleştiriliyordu. Bu katın odaları Halkevi başkanı ve yöneticilere tahsis edilmişti. İdmanyurdu sahası eskiden Gazaros isimli bir Ermeninin evi ve bahçesi imiş. Mübadele sonrası Gazaros, Konya’dan ayrılınca burası önce Jandarma Mektebine, sonra da 1932’de İdmanyurdu’na tahsis edilerek,  kulüp binası ve futbol sahası hâline dönüştürülmüştü. İdmanyurdu kulübü daha önce Halkevi binasının birinci katında Orduevi’ne bakan bir odada faaliyet gösteriyormuş.
1960 ihtilâlinden sonra halkevleri yeniden hayata geçirilmek istendi, fakat Konya Halkevi CHP’nin tek partili iktidarındaki hüviyetini kazanamadı. Gençlerbirliği’nin bulunduğu 50’li yıllarda 1. katta üst kata çıkan merdivenin yanındaki Alaaddin Tepesi’ne bakan sol köşedeki odada güreşçiler Faruk Nazıroğlu ve Yusuf Yöreli gözetiminde idman yaparlardı. Halkevinin arkasında yıllarca yazlık sinema olan yerde güreş     Mithat Şakir Altan, Avukat Tahir Mıhçı, Almanya Öğretmeni Şahabettin Uzluk, Avukat Vehbi Bilgin ve Avukat Suat Abanazır gibi isimlerin yer aldıkları görülüyor. Halkevinin yanındaki, sahnesi ve 2 katındaki localarıyla Avrupai bir görünümü olan Rum Okulu’nun tiyatro salonu ve sonrasında Belediye Sineması da 1957’de bir gece çıkan yangında harap olunca kalıntısı yıkılarak yerine ağaç dikilip, tepeye yol açıldı.
İş Bankası’nın yerinde bulunan Yusuf Şar’a ait eski belediye binasının önündeki Cumhuriyet Alanı’ndan Zafer Meydanı’na giden Alaaddin Caddesi henüz açılmamışken, İsveçli fotoğrafçı Guillaume Bergren’in 1890’lı yılların sonunda çektiği fotoğraflarda Halkevi’nin önünde Ermeni ve Rum kiliselerinin bulunduğu görülüyor. Bu kiliseler cadde açılırken yıktırılarak, 1911 yılında Arapoğlu Makası’ndaki Fransız Katolik Kilisesi inşa edilmiş bulunuyor. Kaynaklara göre; Fatih Sultan Mehmet’in Konya’yı almasından sonra, Yunanlılarla bağı bulunmayan Anadolu rumlarının bir bölümü şehrimize getirilerek, Alaaddin Tepesi’nin güneyine yerleştirilmiş, bunlar zaman içinde Alaaddin Tepesi’nin eteklerine Rum Okulu, tiyatro salonu ve kilise inşa etmiş, sayıları arttıkca Arapoğlu Makası ile Sahipata Camii arasındaki bölgeye doğru yerleşim yerlerini genişletmişler.
Belediye Sineması ve Halkevi karşısında 1960’a kadar önce Kolordu Kumandanlığı, daha sonra Konya’ya nakledilen 2. Ordu’nun karargâhı bulunuyordu. Bir gece yanan bu binanın yerine ordu mensuplarının çocuklarına öğrenci yurdu olarak tahsis edilen mevcut bina inşa edilmişti. Yanan binayı, 2. Meşrutiyetin misyonerlik faaliyetlerine sağladığı güven ortamından istifade ile Mayıs 1911’de şehrimize gelen Kayseri Talas’taki Amerikan Hastanesi’nde görevli Hıristiyan misyonerleri Dr. William Dood ve Dr. Wilfred Post kiralayıp, 80 yataklı hastane olarak açmışlardı. Mübadeleden sonra boşalan hastaneye 1920 yılında Zafer Meydanı’ndaki eski Kız Ortaokulu’nda bulunan Kolordu Komutanlığı yerleşmişti. Halkevi’nin karşısında Katolik Kilisesi’nin arkasında yıllar önce Saray Sineması inşa edilmişti. Sinema sahipleri ölünce yıkılarak yerine günümüzdeki pasaj ve işhanı yapıldı.
Ordu Komutanlığı’nın bitişiğine 1970’li yıllarda halen koruma altında bulunan Arapoğlu Kosti’nin evinin bahçesine de Akçeşme Mahallesi’ndeki Konya Köşk Mutfağı olan binanın ilk sahipleri Osman ve İsmail Terzioğlu tarafından Terzioğlu Apartmanı yaptırıldı. Hâlen ciğer lokantası olan binanın altında geçmişte uzun yıllar Sanat Okulu Mezunları Cemiyeti Lokali faaliyet gösterdi. Batı köşesinde ise; “Serçe Ahmet” lâkaplı Ahmet Konur’a ait “Taksim Kıraathanesi” vardı. 1920’li yılların başında Kolordu Komutanı olan Fahrettin Altay Paşa’nın Halkevi’nin kuzeyinde yaptırdığı eski Orduevi de 1960’tan sonra yıkılarak yerine bugünkü Orduevi inşa edildi. Görüleceği gibi, Katolik Kilisesi ve 90’lı yıllarda Anavatan Partisi İl binası olan Arapoğlu Kosti’nin evinden başka geçmişten günümüze kalan hiçbir yapı kalmamış bulunmuyor.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.