Eskiden Nerede Ne Vardı?  -14-

Eskiden Nerede Ne Vardı? -14-

Eskiden Nerede Ne Vardı? -14-

Aradan geçen uzun yıllara rağmen, hiçbir iz kalmadığı hâlde “Kendi gitti adı kaldı yadigâr” dedirten; Türbeönü, Amele Pazarı, Baruthane, Nişasta Fabrikası, Su Deposu, Dede Bahçesi, Atpazarı, Candarma Dairesi, Baruthane, ya da diğer adıyla Güherçile Fabrikası, Kanlı Göl, Develik, Tüssane, Kayıklı Kahve, Muvakkithane, Zindankale, Yanan Hâl, Aslanlı Kışla, Çukur Mektep, Keçeciler içi, Yüksek Mezarlık, Ciğerin Haceli ve Hidayet’in Hanlarını, Akifpaşa Mektebi, Doğumevi, Başaralı Çarşısı, Numune Fırını, Buğday Pazarı, Taş Han, Başaralı’nın Konağı gibi nice semtler ve yapılar anılmaya devam ediyor.
Sırçalı Medrese’nin arkasındaki Askerlik Şubesi’ni, elektrik işletmesi iken yandığı için halkımızın Yanan Hâl dediği, Mevlânâ Çarşısı’nın yerinde bulunan önce hastane, sonra sebze hâli olan binayı, Lârende Caddesi’ndeki Nişasta Fabrikasını, eski sebze hâline girerken balık satıcılarının yanındaki sokağın içinde bulunan Barut yapılan Güherçile Fabrikasını, şekilden şekile sokulan tarihî Dede Bahçesi’ni, tarihî kale duvarları çıktığı için milyarların toprağa gömüldüğü ve “Sorun çözüldü” denilmesine rağmen bir türlü devam edilemeyen katlı otopark inşaatının olduğu Zindankale’yi, yol açılırken yıkılan modern Numune Fırını’nı, Merkez Çarşısı’nın yerindeki Candarma Dairesi’ni, çocuk bahçesi olan Çukur Mektebi, kesilen hayvanların kanları yağmur suları ile etrafa yayıldığı için halkın Kanlı Göl dediği Muhacır Pazarı’nın yerindeki mezbahayı, Lârende Caddesi’nde sıhhi tesisat satıcılarının arkasındaki surların dibinde gençlerin top oynadığı Develeği, Ticaret Lisesi’nin arkasındaki Yüksek Mezarlığı, Selimiye Caddesi’ndeki Çiğerin Haceli’nin hanını, İstanbul Caddesi’nden Çeşmeli Çarşıya dönen sokağın sağ köşesindeki Akifpaşa Mektebi’ni, Başaralı Oteli’nin çevresindeki aynı adla anılan Başaralı Çarşısı’nı, halkın “Tüssane” adını verdiği, bulaşıcı hastalık çıkan yerlerdeki eşyanın sıcak buhar kazanında mikroptan arındırıldığı, Üçler Mezarlığı’nın yanından Topraklığa giderken köşedeki “Tephirhane” yi, Kızılay Hastanesi’nin yanındaki Taş Han’ı, Mevlânâ Müzesi’nin yanındaki tuvaletin yerinde bulunan Başaralı’nın Konağı’nı, Yusufağa Kitaplığı’na bitişik Muvakkithane’yi, Alaaddin Tepesi’ndeki su deposunu, Kadınlar Pazarı’nın yanındaki Keçeciler ve Dericiler sokağını, Tevfikiye Caddesi’nin Larende Caddesi ile birleştiği meydana adını veren Atpazarı’nı, 60 sene önce mezarlık olan, Kızılay Hastanesi’nin yerindeki Ticaret Borsası ve karşısındaki otopark olan buğday pazarı’nı bilen kaç kişi kaldı.
50-60 yıl önce bu saydığım bina ve semtler mevcuttu. Yol açma, genişletme, yerine bina yapma amacıyla birçok tarihî bina yıkıldı, semt ve alanların görünüşü değişti, ancak eski adıyla adres olarak gösterilmeye devam ediliyor. “Merhaba Şehir” in Ağustos ekinde bunlardan birisi olan meşhur “Kayıklı Kahve” ve civarından bahsetmek istiyorum. İlginizi çekeceğini ümit ediyorum:
Büyükşehir Belediye Başkanı Halil Ürün zamanında inşa edilerek, “Melike Hatun” adı verilen, ancak adı  değişse de üst katında büroların, zemin katının dışında ve içinde çok sayıda çeşitli dükkânların bulunduğu, ortasında  sebze ve meyve satılan taş tezgâhların bulunduğu “Kadınlar Pazarı” nın kuzey karşısında yer alan “Kayıklı Kahve”, 1950’de mevcuttu. Kim tarafından ve hangi yıl yaptırıldığı belli olmayan 2 katlı ahşap binanın üzeri 1940’lı yıllara kadar “Kızlı Kahve” adıyla eğlence yeri olarak kullanılıyordu. Kayığa benzetildiği için aynı adla anılan binanın üst katındaki salon odalar hâlinde bölünerek zamanla doktor ve işyeri hâline geldi. Benzer içkili eğlence yerleri Türbeönü’den Kadınlar Pazarı’na giden Selimiye Caddesi üzerinde solda, Türbeönü’nde, Atpazarı’nda ve Hükümet Alanı’nda yol açılırken yıkılan Şahin Oteli ile önündeki binaların arasında yer alan sokağın içinde ve Yeni Sinema’nın yanında Bomonti Lokantası olan yerde de bulunuyordu. Daha sonra bunların yerini “Bar ve Pavyon” lar aldı.
Halk arasında “Gızlı Gahve” adı verilen Kayıklı Kahveyi şehrin çeşitli yerlerinde kahve çalıştıran “Dayı” lâkablı Akkipriğin İsmail Ağa işletiyordu. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerden getirilen bayanların şarkı söyledikleri, Konyalı saz ustalarının da icra-i sanat ettiği, altında bakkal, ayakkabı tamircisi, kunduracı ve köylü lâstiği satılan dükkânlar bulunan bina imâr değişikliği nedeniyle 1950’li yıllarda yıkılarak tarihteki yerini aldı. Kayıklı Kahve’nin doğu karşısında Aziziye Camii’ne doğru Ankara-İstanbul yolunda geçirdiği kazada eşi ve çocuklarıyla hayatını kaybeden Hasan Çatlı’nın dükkânı, ip boyayıp, şapka kalıplayan Ali ve kardeşi Osman Küçükkatırcı’nın işyeri, testi, çömlek, küp, kiremit ve tuğla satan Silleli Süleyman Ağa, lokantacı Mustafa Yaşlı, Bekmezci’nin Ahmet Ağa ve Savcı Mehmet Ağanın ortak işlettiği pideci fırını, Mustafa Sağkan’ın ahçı dükkânı, Çakıroğlu Lokantası yer alıyordu.
Güneyindeki Kadınlar Pazarı’nın sağ köşesinde Mehmet Güvez’in ekmek fırını, pazarın girişinin sağında Kasap Selâhattin Kuşçu, solunda Afyonlu Kasap, Larende caddesinin başlangıcında solda Salih Civelek’in ekmek fırını, bitişiğinde katıkçı Mustafa Güçlü, sağda demir alet edavat satan bir çilingir, üst katta terzi Hasan Kişi ve ortağı Selahaddin Kendirdi, Aziziye Camii’ne doğru solda Mustafa Çini, Helvacı Çöğenler, helvacı Eyüp Ağa, kebapçı Gazyağcı Mehmet Ağa ve helvacı Akşehirli Yusuf Ağa (Özönder), üst katında da diş tabibi Mustafa Günaydın bulunuyordu. 60 yıl önce çevresi Arnavut kaldırımı döşeli bir yolla çevrili olan Kayıkçı Kahve’nin bulunduğu yer günümüzde küçük yeşil alan ve havuzlu dinlenme grubu hâlinde. Buralarda ikindi üzeri ürettikleri meyve sebzeleri satan bahçe sahipleri sıralanıyor. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.