Aşkın gözyaşları Tebrizli Şems

Aşkın gözyaşları Tebrizli Şems

Yazar Sinan Yağmur’un en son kaleme aldığı ‘Aşkın Gözyaşları Tebrizli Şems’ isimli kitabı okuyucusu ile buluştu.

Bir hafta içerisinde en çok satan kitapların başında yer alan eser Mevlana ile Şems arasında yaşananları en ince ayrıntısına kadar anlatıyor.
Mevlana ve Şems ile ilgili birçok eserin yar aldığını dile getiren yazar Sinan Yağmur yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi, “Mevlana ve Şemsi yazarken tasavvufun desturlarından uzak popüler kültürle yazmak ne derece doğrudur tartışılır. Tasavvuf folklor değildir, popüler yaklaşımla da anlaşılmaz. Bunun yanı sıra radikal anlatımlarda Mevlana’yı insanlardan uzaklaştırmıştır. Taasupçuluk virüsü ile insanları Mevlana’ya çağıramazsınız. Bir diğer tehlikede Mevlana gibi bir din önderini yumuşak teğet geçişlerle Budizm’e kaydıramazsınız. Ben Aşkın Gözyaşları Tebrizli Şems kitabımda insanları bu konuda duyarlılığa davet etme gibi bir görevi üstlendim” dedi.
İnsanların bir kısmının Mevlana’yı bir masal kahramanı gibi algıladığına da dikkat çeken Yağmur, “Efsanelerle örülü bir Mevlana, rivayetlerle örülü bir Şems anlatırsanız ki çoğu yazar bunu yapmış. O zaman halk onları bir hayal ürünü olarak algılıyor. Sormak gerek, dünyamızda Mevlana’nın yeri neresi. Hayatımızın hangi alanlarında Mevlana mührü var. Sevgi barış kardeşlik nutukları atmak kolay. Peki, hani formül? Madem onları iyi anladık Hapishaneler neden insanlara yetmez oldu. Hani kardeştik barış ortak özlemimizdi. Trafikte korna yüzünden cinayetler çıkan kaldırımda omuz çarptın diye kavga eden, liselerin çatışma ortamı olduğu, ırkçılık yüzünden terör belası ile tebelleş olan bir ülkede Mevlana’yı anladık, Şems’i seviyoruz diye birbirimizi kandırmanın kime ne yararı var” diyerek Mevlana ile Şems’i tam olarak anlamak gerektiğine dikkat çekti.
Günümüzde yaşanan sorunların çözümü için mutlaka Mevlana ve Şemsi olduğu gibi görmek gerektiğini de dile getiren Yağmur, “Mevlana ve Şems, yaşasaydılar nasıl olurdu. Acaba Gazze için ne düşünürlerdi? İsrail’e karşı tavırları ne olurdu? Dini akıl dini olarak mı yoksa bir kul dini olarak mı değerlendirirlerdi? Siyasetten niye şeytandan kaçar gibi kaçtılar? Özlemleri yok muydu? Kişisel gelişimci ve akıl veren psikologlara insanları yönlendirirler miydi? Gerçek hayat hikâyeleri nasıldı? Kendi dönemlerinde yaşayan diğer mana önderleri ile araları nasıldı? Diyalog çağrılar var mıydı? Dinler arası diyaloga destek verirler miydi? Kılık ve kıyafet göre hüküm veriler miydi? Türban krizine nasıl çözüm üretirlerdi. Bu ve bunun gibi birçok soruyu cevaplamak için Mevlana ve Şems’i olduğu gibi görmek gerek. Onları çokça anmak- anlatmak değil ‘Anlamak’ gerek. Aşkın gözyaşları Tebrizli Şems kitabında satır aralarında insanları onları anlamaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.