“25 yıldır aynı prensiple öğrenci yetiştiriyorlar”

“25 yıldır aynı prensiple öğrenci yetiştiriyorlar”

Gençlik Eğitim Kurumları'nın 25 yıldır geleceğe güvenle bakan, vatanına milletine bağlı bireyler yetiştirdiğini söyleyen Gençlik Anaokulu Müdürü Aliye Duman, “Öğrencilerimizin vatanımızı daha da yücelteceğinden şüphemiz yok” dedi

Özel Gençlik Anaokulu, 2019-2020 Eğitim Öğretim yılına başlangıç yaptı. Programa, Gençlik Eğitim Kurumları Kurucu Temsilcisi Muharrem Turşucu, Gençlik Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Şen, Gençlik Eğitim Kurumları Genel Müdürü Barış Çağlayan Çakır ve çok sayıda davetli katıldı.  Programın, açılış konuşmasını yapan, Gençlik Anaokulu Müdürü Aliye Duman, “Öğrencilerimizin, Anaokulumuzda, eğitim gördüğü süre boyunca kazanacağı bilgi ve beceriler kişiliğini geliştirecek, hayatına yön vererek ve ufkunu açacaktır. Sevgili öğrencilerimiz okulumuzda geçireceğiniz okul hayatının sizler için bir hazine niteliğinde olduğunu bilmenizi isteriz.  En büyük çabamız çağın gerektirdiği beceriler kadar milli ve manevi değerlerimizi ve insanlığın geleceğini şekillendiren sevgi saygı hoşgörü gibi değerleri de kazanmanız olacaktır. Yarınlarımızın güvencesi olan öğrencilerimizi Gençlik Eğitim Kurumları olarak 25 yıldır geleceğe güvenle bakan, vatanına milletine bağlı bireyler olarak yetiştirdik. Yetiştirmeye devam edeceğiz… Siz değerli öğrencilerimizin milletimizi ve vatanımızı daha da yükselteceğinize ve yücelteceğinize inanıyor ve başarılar diliyoruz” dedi. Programın son bölümünde Gençlik Eğitim Kurumları Kurucu Temsilcisi Muharrem Turşucu tarafından açılış kurdelesi kesildi. Program misafir ve velilere kokteyl ikramı ile son buldu.

ÇOCUĞU ÇOK KORUMANIN ZARARLARI

Gençlik Anaokulu Müdürü Aliye Duman, ayrıca şunları söyledi:   “Okullar açıldı, çocuklar güvenli aile ortamından çıkarak, dış dünyaya merhaba dedi.  Okula başlama ve uyum sağlama önemli bir yaşam deneyimidir. Çocuk için ayrı bir heyecan kaynağıdır. İlk iki haftayı bitirdiğimiz bu zamanda çocukların yaşadıkları tatlı heyecan yerini huzursuzluğa bırakıyorsa aman dikkat. Kimi çocuk için okula başlama bir sorun teşkil etmezken, kimi çocuk için birtakım sorunların yaşanmasına neden olabilir. Okulun nasıl bir yer olacağı, kimlerle birlikte olacağı, okul kuralları ile ilgili belirsizlikler yaşayabilir ve bunların her biri ayrı birer kaygı unsuru olabilir. Özellikle anaokulu ve ilkokula yeni başlayan çocuklarda anneden ayrılamama, sınıfa girmeme, okul reddine sıklıkla rastlanır. Bu durum özellikle aşırı koruyucu ebeveyn tarafından bağımlı yetiştirilen çocuklarda görülür. Anne çocuğunu fazlasıyla koruyup kollayınca çocuk anneden ayrı bir ortamda kendisini korunmasız, savunmasız hisseder.”

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KOLAYLIK SAĞLAR

“Uyum sürecinde yaşananların nedenleri, çocuğun okula ayak bastığı anla ilgili değil çocuğun doğduğu ana kadar dayanmaktadır” diyen Gençlik Anaokulu Müdürü Aliye Duman,  “Ebeveyn tutumları, aile yapısı, çocuk üzerindeki otorite şekli gibi faktörler bu süreçte belirleyicidir. Kaliteli bir okul öncesi eğitim almış çocuklar bu heyecanı daha kolay atlatırlar. Aslında heyecanı yaşayan sadece çocuk değildir. Anne babalar da en az çocuklar kadar heyecanlı ve meraklıdırlar bu dönemde. Hatta bazen anne babanın heyecanı çocuğun heyecanının önüne geçiverir. Çocuğun uyum sağlayamayacağından endişe duyan ebeveynlerin çocukları için durum biraz daha zordur. Bu çocuklar bir yandan kendi kaygıları diğer yandan ebeveynlerinin kaygılarıyla baş etmek zorunda kalırlar.  Kaygılı ebeveynler çocuklarına kaygılarını farkında olmadan aktarırılar. Aktarırken çocukların kaygısının artabileceğini gözden kaçırırlar. Bu nedenle ebeveynlerin kendi duygularını fark etmeleri ve dengede tutmaları son derece önemlidir” şeklinde konuştu.

OKUL FOBİSİ KIZ ÇOCUKLARINDA DAHA FAZLA

Çocuğun, belli bir alanda yetersizlik yaşaması, hiperaktivite, otizm, öğrenme güçlüğü, sosyal fobi ve benzeri diğer sorunlar çekmesi durumunda okula uyum sorununun daha kuvvetli olacağını aktaran Duman,  “Okul fobisi kız çocuklarına nazaran erkek çocuklarında daha sık gözlenir.  Ayrıca aile içi iletişim sorunları, kardeş kıskançlığı, ailede ölüm, kaza, hastalık gibi nedenler de okul reddine sebep olabilecektir. Okula başlamadan önceki iştahında azalma, gece sık uyanma, altına kaçırma, hırçınlık ve asık surat okula uyum sağlayamamanın en belirgin özelliklerindendir. Okul, kurallarıyla, sınırlarıyla ve talep ettikleriyle farklı bir dünyadır.  Bu farklı dünyada çocuğu bekleyen şey; farklılığın getirdiği yabancılık hissidir. Bu his beraberinde heyecan ve kaygıyı da getirir. Anne babanın olmadığı, öğretmenin olduğu ve hükmettiği ortamda kendi yerini bulma, ifade etme, diğerleri ile iletişim kurma uğraşı ve bir gruba ait olma zorlukları çocukları ilk haftalarda oldukça yorar. Öğretmenleri ve ebeveynleri arasında otorite paylaşımını anlayamaya çalışır.  Bu noktada en çok yapılan hata okulun çocuğa hatalı tanıtılmasıdır. Yapılacak en önemli iş çocuğun beklentilerine gerçekçi cevaplar verebilmektir.  Çocuk ilk zamanlarda, okulu, evin uzantısı gibi algılayacaktır. Alıştığı bir ortamdan çıkmak başka bir ortama girmek kolay bir iş olmayacaktır. Zira iki ayrı 'patronun' (ebeveyn ve öğretmen) büyük istekleri ile kendi istek ve ihtiyaçlarını dengelemek zorundadır” dedi.  

VELİLERE “SABIR VE SAĞDUYU” ÇAĞRISI

Çocuğun okula başladığı andan itibaren ebeveynlerin, çocuğun her davranışını yapılandırmak ve kontrol altına almak istediğini söyleyen Duman, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ama bu durum beklenildiğinin aksine kolay ve kısa bir süreç değildir. Sabır, sağduyu ve zaman gerektirir. Ailenin,  'okulda uyum sorunu' yaşayan çocuğun problemini,  okul değiştirerek çözmeye çalışması ise tam bir kaos ortamı oluşturacaktır. Gerçekte çocuğun okula alışma sürecini ailenin okula karşı tutumunu etkileyecektir. Okula uyum konusunda sıkıntı yaşayan çocuk için yapılacak en önemli şey,  çocuğun okula gitmekten neden rahatsızlık duyduğunu bilmek. Problem, çocuğun duyusal özelliklerini yok saymaktan kaynaklanıyor. Ailesini mi özlüyor? Öğretmeniyle iletişimi mi kötü? Arkadaşlarıyla anlaşamıyor mu? gibi etkenler çocuğun okula alışamamasına sebep olabilir.”

ÖĞRENMENİN GÜZELLİĞİ ANLATILMALI

Çocuk okula alışamadı ise ne yapmalı sorusunun da cevabı veren Duman,  “Çocuğun okula alışamaması ve bununla ilgili davranışları saygıyla karşılanmalı. Alışamadığı için ona kızmak yerine anlamaya çalışmak, süreci daha sağlıklı hale getirebilir. Çocuğun okulla ilgili duygu, düşünce ve korkuları dinlenmeli; onu anlamaya çalıştığımızı, yanında olduğumuzu ve sevdiğimizi hissettirmeliyiz. İstemediği halde okula giden çocuklar, yalnızlaşır, diğer öğrencilerden uzak durur ve okul faaliyetlerine tepkisiz kalır. Bu durumda çocuğun dersteki faaliyetlere katılımı arttırılmalı ve sosyalleşmesi sağlanmalı. Bunun yanında okulla ilgili olumlu ve teşvik edici sözler söylenmeli. Öğrenmenin ne kadar güzel olduğu belirtilmeli ve hissettirilmelidir. Aynı zamanda ailenin çocuğu zamanında okuldan alması da güven duygusunun oluşturulmasını sağlayacaktır.  Okula gitmek istemeyen çocuklar sık sık okula gitmek istemediklerini ifade ederler. Bu durum uykuya geçecekleri saatlerde sıkı bir pazarlığa dönüşür. Sabah yataktan kalkmakta zorlanırlar. Ağır bir şekilde ve güçlük çıkartarak hazırlanırlar. Zaman zaman karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı ve benzeri hastalık belirtileri de görülebilir. Bu, okul korkusunun somut bir göstergesidir. Böyle bir durumla karşılaşan aile; okul ile mutlaka iletişime geçmelidir. Aileden ayrılma kaygısı ve aşırı ilgili aile tutumları çocukların böyle davranmasını artırabilir” ifadelerini kullandı.

“ELEŞTİRİP YARGILAMAYIN ÖNCE ANLAMAYA ÇALIŞIN”

Ailenin “okula gitmese de olur, ağlarsa gitmesin, alışamazsa göndermeyelim, okul yerine babaannesi/anneannesi baksın, seneye göndeririz, karnın ağrırsa/ altına kaçırırsan okuldan alırız” gibi söylemlerinin de  çocuğun alışma sürecini zorlaştıracağına işaret eden Gençlik Anaokulu Müdürü Aliye Duman, “Çocuk açısından okula gitmenin gerekliliği fikrine zarar verir. Problemin kök nedeninin belirlenmesi ile çocuğu yargılamadan, eleştirmeden, kızmadan anlamaya çalışmalı. Onun karşısında değil, yanında olduğunuzu hissettirmeli. Çocuğa okulu sevdirecek yöntemler kararlılık ve süreklilikle yapılmalıdır. Bu durum çocuğun okul fobisini kısa sürede yok edecektir.  Okula uyum sürecinin çabuk atlatılabilmesi için neler yapılabilir.  Öncelikle çocuğa öz bakım becerileri erken dönemde kazandırılmalıdır. Kendi sorumluluklarını üzerine alması okul algısını olumlu etkileyecektir. Aile, bu süreçte çocuğun okula devam etmesini sağlamalı ve bu konuda kararlı olmalıdır. Kısa süre bile olsa her gün çocuk, mutlaka okula gitmeli ve aile vedalaşmayı kısa tutmalıdır.  Sorunun çözümü için öğretmen ve ailenin sıkı işbirliği içinde olması gereklidir. Ailenin, Okula gitmek ister misin? Yarın okula gidelim mi?’… gibi çocuğun inisiyatifine bırakılan sorulan çocuklara ‘hayır’ deme seçeneği sunmakta ve okula gitmenin sanki istek ve keyfe bağlı bir durum olduğunu vurgulamaktadır. Bunun yerine kısa ve net bir şekilde çocuğa ‘okula gitmek senin sorumluluğun ve bu keyfi bir durum değil’ mesajını vermek için ‘ okula gidiyoruz, gitmemiz gerekiyor, senin yaşındaki her çocuk okula gidiyor’ gibi net tavırlarla içinde bulunduğu durum normalleştirilmelidir.  Acaba alışabilecek mi? Ya alışamazsa, ya başına bir şey gelirse, ya düşerse, ya altına kaçırırsa’ gibi söylemlerde bulunulmamalı, her çocuğun bu süreci yaşadığı unutulmamalıdır. ‘Okulda ağladın mı? Düştün mü? Öğretmenin kızdı mı? Arkadaşın vurdu mu? Karnın ağrıdı mı?’ gibi olumsuz mesajlar içeren soruların çocukların kaygısını tetiklediği unutulmamalıdır. Tüm çabalara rağmen sorun hala devam ediyor ve kronik bir hale dönüşmüş ise bir çocuk psikiyatri uzmanından yardım almaktan çekinilmemelidir. Okula uyum sorununun yok edilmesinde, dört önemli öge bulunmaktadır. Çocuk, aile, okul ve uzman tedavisi. Bunlardan biri eksik olduğu zaman çözüm gecikecektir. Gençlik Anaokulu olarak tüm okula yeni başlayan çocuklarımıza uyum sürecinde başarılar diliyoruz” diye konuştu.

whatsapp-image-2019-09-20-at-20.26.05-(4).jpegaliye-duman-001.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.