İlim Geride Kaldı İlle Edep..!

Muzaffer Dereli

Nesillerin daha iyi yetişmesi için en çok ihtiyaç duyulan değer şüphesiz ki ahlâktır. Ahlâken iyi yetişmiş fertlerin meydana getirdiği cemiyetlerin, başarılı milletler topluluğu olduğu da malûmdur.
İnsan eğitiminin en zor eğitim olduğu daima dillendirilen bir gerçektir. Ama verimi de bir o kadar büyüktür. Bu gerçeğe binaen bizlerin, bu konuda çok daha gayretli, bilinçli ve özverili bir çalışma içerisinde olmamız gerekiyor. Ama bu eğitimin ancak ahlâkî değerlerle birleştiği zaman asıl gayeye ulaşacağı asla göz ardı edilmemelidir. Çünkü insanın/eğitimin, daima ihtiyaç duyduğu gerçek, ahlâktır. Eğitimci insanların ahlâkî erdemleri yok sayarak yaşamaları ise, eğittikleri her yaştaki insanda önemli bir kayıp meydana getirecektir. Bu durumda ilmin de gerçek gayesi ortaya çıkmış olmayacaktır. Bunun içindir ki Yunus Emre şöyle der;
“İlim meclislerinde aradım kıldım talep,
İlim geride kaldı ille edep ille edep!”
Öteden beri hafızalarımızı süsleyen bir güzel ve hikmetli manamız daha var ki gerçekten anılmaya değer;
“Edep yâ Hu!”
Nice eşsiz değerlerimiz var onun içinde… Allah’a, Rasûl’üne ve mü’minlere karşı edep!
Şimdilerde galiba dillerde kaldı, duvarlarımızı süslüyor. Keşke yeniden gönül ve bedenlerimizi süslemiş olsa…
***
Öğretmen-öğrenci, mürşid-mürid, usta çırak ilişkisi; ancak saygı, sevgi, edep, hayâ ve hoşgörü gibi ahlâkî erdemlerin uygulanmasıyla gerçek yerine oturacaktır. İlimle meşgul olan insanların bu değerleri arka plana itmesi gerçekten büyük bir vebal olur. Hem de kişi, önce kendisi ahlâkî kuralları hayata geçirecek ki sonra da talebe, evlat, cemaat, mürid ve işçisinden isteme hakkına sahip olabilsin.
Usta – çırak ilişkisinde Ahîlik Teşkilatı nasıl göz ardı edilebilir ki!
Talebesini önüne alan bir alim onun her şeyiyle nasıl da meşgul oluyordu değil mi?
Yavruma kötü örnek olmayayım diye çırpınan anne babalar nasıl unutulabilir ki!
Ya şimdi; kendisi sigara içtiği halde talebelerine “sigara içmeyin” diyen bir öğretmenin ya da cemaatine bunu söyleyen bir din görevlisinin hatta bir babanın evladı üzerinde nasıl tesiri olabilir ki?
Bunun yanında, geleceğimizi teslim edeceğimiz nesillerimizin görsel ve yazılı basında adeta felâketler zinciri olarak ortaya çıkan her türlü gayr-i ahlakî faaliyet ve alışkanlıklardan uzak tutulması lazımdır. Bu konuda aile, okul, çevre ve devlete düşen çok önemli görevler vardır.
Biliyoruz ki böylesine bir dönemde bütün bunların önüne geçmek kolay bir iş değildir. Ancak, planlı, programlı, bilinçli ve özverili bir süreç sonunda büyük başarılar elde edileceği malûmdur.
Şüphesiz ki insanı en iyi bilen Allah (c.c.)’dır. Tabiî ki insanın en güzel şekilde nasıl yaşayacağını bilen de O’dur. Bunu bize hem haber vermiş hem de uygulamalı örneğini göstermiştir.
İşte bu gerçek, Allah’ın bize gönderdiği eşsiz ilim Kur’an ve O’nun hayata geçmiş hali Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ile ortaya çıkmaktadır. O halde bu iki hakikati nesillerimize temiz ve masum çağında aktarmak gerekir. Allah’a (c.c.) şükürler olsun ki bugün elimize geçen önemli fırsatı iyi değerlendirmek gerekir. Yoksa bunun vebalini ödeyemeyiz. Bu konuda İlahiyatçı Öğretmenlerimize çok önemli görev ve fedakârlıklar düşmektedir.
Evet, çalışmak ve tevekkül etmek… Bize düşen şey budur. Rabbimiz bizleri samimiyetle bu eşsiz hizmete kendisini adayanlardan eylesin!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.