Yayıncılık ve edebiyat dünyası için önemli keşif

Yayıncılık ve edebiyat dünyası için önemli keşif

2. Meşrutiyet dönemi arifesinde basım için hazırlandığı halde yayımlanamamış bir dergi olan ‘Gonca-i Feyz’e ait 12 sayı ilk kez ortaya çıkarıldı. Gonca-i Feyz dergisi günümüz Türkçesine aktarılıp yayınlanacak

2. Meşrutiyet dönemi arifesinde basım için hazırlandığı halde yayımlanamamış bir dergi olan Gonca-i Feyz dergisine ait 12 sayı ilk kez ortaya çıkarıldı. Araştırmacı-Yazar Kasım Kocabaş tarafından sahaftan satın alınan dergi günümüz Türkçesine aktarılıp yayınlanacak. Derginin el yazısı cildini bir sahaftan satın alarak ortaya çıkaran Araştırmacı-Yazar Kasım Kocabaş dergi hakkında şu bilgileri aktardı: “Toplam 12 sayı olarak hazırlanmış dergi, her ayın ilk haftası yayımlanmak üzere tek bir ciltte toplanarak sonuna fihristi de eklenmiş. İlk sayı 1 Ağustos 1907, 12. ve son sayı ise 1 Temmuz 1908 tarihinde yayımlanmak üzere hazırlanmış. Toplam 190 sayfadan oluşan dergide, edebiyattan siyasete, felsefeden psikolojiye, ahlaktan hukuka pek çok konu hakkında yazıya yer verilmiş. Gurûbî, Sâfî, Hâlid Eyyûb, Mansûr, Nâdir, Mihrî, Ahmet Mazhar gibi pek çok şairin şiirlerine yer verilirken, özellikle bazı şiirlerin “İstibdat” başlığı taşıması yanında, Sultan Abdülhamit’i eleştiren şiirlere de yer verilmesi, dergiyi hazırlayan kişi ya da kişilerin İttihat ve Terakki cephesinde yer aldıklarını açıkça ortaya koymaktadır.”

3.jpg

İTTİHAT YANLISI, SULTAN ABDÜLHAMİT KARŞITI BİR DERGİ MİYDİ?

Manşetine İttihat ve Terakki Fırkasının “Adalet- Müsavat- Hürriyet” sloganını koyan dergi, Abdülhamit yönetimi karşısında olduğunu açıkça göstermiştir. Yine, dergi isminin sol tarafında muharrire ait olan ve her sayıda ifade edilen yazının ilk cümlesinin “Ey terakkiperver…” diye başlaması da dikkat çekicidir. Gerçek ismi yerine “Gurûbî” mahlasını kullanmayı tercih eden muharririn (yazar), edebiyatta bir gelenek olan mahlas kullanımını tercih etmesinin yanında, istibdat karşıtı olduğu anlaşılan dergiden dolayı başına olumsuz bir iş gelmemesi için tercih etmiş olabileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda “Batışa ait olan” anlamına da gelen Gurûbî kelimesini, Sultan Abdülhamit iktidarının sona yaklaşmakta olduğuna vurgu yapmak için özellikle seçilmiş olabileceğini de akla getirmektedir. Niçin yayımlanmadığı, Gurûbî mahlasını kullanan kişinin kim olduğu gibi daha pek çok konu aydınlığa kavuşmayı beklemektedir.

2.jpg

DERGİ YAZARININ İFADESİYLE “GONCA-İ FEYZ”

Dergiyi kaleme alan yazar, bu dergiyi hazırlamaktaki maksadını mukaddime kısmında detaylıca ele almış. Dergilerin gazetelere göre daha öğretici olduğunu vurgulayan yazar, sadece edebiyat, ya da başka bir bilim dalı ile sınırlı kalmayarak her şeyden bahsetmesi gerektiğini ifade etmiştir. Geçmişte birçok dergi bu şekilde sadece bir alan üzerine neşriyat yapmışlardır. Bu yüzden Gonca-i Feyz’i edebiyat, siyaset, bilim gibi pek çok alanda ve resimli bir dergi olarak hazırladığını söylemiştir. Kullandığı nesir yazıları ya da şiirlerin ya hiç neşredilmemiş, basılmış olsalar bile çok bilinmeyen önemli yazılar olmasına dikkat ettiğini de özellikle belirtmiştir.

1-2.jpg

İSTİBDAT DÖNEMİNDE DERGİ ÇIKARMAK ZORDU

Gerileme ve çöküş sürecine giren Osmanlı Devletinde bir taraftan çöküşün önüne geçebilmek için çareler aranırken, diğer taraftan da anayasal monarşiye geçişin ilk denemesi olan I. Meşrutiyet’in 1876 yılında ilanından kısa bir zaman sonra 1878 de Kanun-ı Esasinin askıya alınması ile başarısızlıkla sonuçlanması siyasi çekişmelerin önünü daha da açmıştır. İçteki kargaşa ve çekişmeleri önlemek için Sultan II. Abdülhamit’in istibdat yöntemini tercih etmesi, ülkede 30 yıla yakın sürecek bir baskı dönemini beraberinde getirmiştir. Bu dönemde, yönetimi eleştiren her türden fikir ve düşünce, gazete, dergi vesair neşriyat da yasaklanmış, basımı yapılanlar ise toplatılmıştır. Ülke dışında ve içindeki ekonomik, siyasi ve sosyal çöküşün artarak devam etmesi, 23 Temmuz 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanını gerektiren zemini oluşturmuştur. İşte böylesine sıkıntılı bir ortamda yeni bir dergi yayın hayatına adım atmak için hazırlanmış, fakat nedeni henüz tam olarak bilinemeyen bir sebeple yayımlanamamıştır. Dergi hazırlamanın kolay bir iş olmadığını vurgulayan Kocabaş, Gurûbî mahlasını kullanan yazarın, dönemin önemli muhalif yazarlarından birisi olduğunun belli olmakla beraber, kim olduğu konusunun ancak dergi üzerinde yapılacak detaylı inceleme sonunda ortaya çıkarılabileceğini söyledi.

5.jpg

DERGİYİ NEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ YAYINLAYACAK

Derginin basılmış neşriyat arasında ve hiçbir kaynakta isminin geçmemesi, derginin yayınlanmamış olduğunun en önemli kanıtıdır. Ayrıca 10. sayıda dergi adı manşete basılmamış, 11. ve 12. sayı ilk sayfada genel alanlar yazılmamış olması da derginin henüz basılmadığını gösteren en önemli veriler arasında bulunmaktadır. Derginin niçin basılmadığı ise henüz tam olarak tespit edilememekle birlikte, 1908 ikinci meşrutiyet ilanı öncesi siyasi karışıklıkların had safhaya çıktığı ve henüz istibdat ortamının meydana getirdiği baskının tam olarak ortadan kalkmadığı düşünüldüğünde, dergiyi hazırlayanların bazı endişelerle dergiyi neşretmekten kaçındığı ya da ertelediğini akla getirmektedir. Ancak bu ve benzeri pek çok sorunun cevapları dergi üzerinde yapılacak detaylı çalışmalar sonrasında daha net ortaya çıkarılabilecektir.” Sözlerine şu cümlelerle devam eden Kocabaş, “Arkeolojik bir keşif ne kadar heyecan verici ise, tarihimizde önemli bir dönemde yayınlanamamış bir derginin ilk kez ortaya çıkarılması da edebiyat ve neşriyat tarihimiz açısından o kadar heyecan vericidir. Yüz yılı aşkın bir süre önce bir şekilde neşredilemeyen bir derginin, bugün ilk kez yayımlanacak olması büyük bir mutluluk kaynağıdır.” Derginin günümüz Türkçesine aktarılıp yayımlanması için çalışmaların Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyeleri tarafından yapılacağını belirten Kocabaş, derginin yayınlanması sonrası yapılacak ilave çalışmalar ile pek çok sorunun da cevap bulacağını söyledi.

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum