Tanık olduğu sessiz dünyayı Merhaba Şehir'e anlattı

Tanık olduğu sessiz dünyayı Merhaba Şehir'e anlattı

Anne ve babası işitme engelli olan İşaret Dili Eğitmeni Canan Deveci, tanık olduğu sessiz dünyayı, işitme engelli Milli Güreşçi Mehmet Uysal da azmi ile kazandığı şampiyonlukları Merhaba Şehir Dergisi'ne anlattı.

Aile bireylerinin büyük kısmı işitme engelli olan, küçük yaşlardan itibaren işaret dili öğrenmek zorunda kalan Canan Deveci ve 4 yaşında yüksek ateşten ötürü işitme kaybı yaşayan, sporla hayata tutunan, milli takıma seçilen ve Avrupa şampiyonlukları olan 27 yaşındaki işitme engelli Milli Güreşçi Mehmet Uysal, içini Merhaba Şehir Dergisi'ne döktü. Her iki isimde yaşadıkları zorlukları ve hayat hikâyesini anlatırken duygulandı.

OLİMPİYATLARDA GÖREV ALDIM

**Canan Deveci kimdir, sizi biraz tanıyabilir miyiz?

-Konyalı'yım. 11 yaşında işaret dilini öğrenmeye başladım. Sonraki süreçte de tercümanlığa başladım. Kurumlara (Emniyet, Adliye vb) çevirmenlik yapmaya gittim. Avukatlık bürolarında sekreterlik yaptım. 3 çocuk annesiyim. İşitme Engelliler Derneği'nde bir proje hazırlanmıştı ve o proje içinde yer almam istendi. İşaret dili eğitmenliğine başladım. KOMEK'te eğitimler verdim. Okullarda farkındalık olsun diye çeşitli çalışmalar yürüttüm. 6 yıl Karatay Halk Eğitim Merkezi'nde çalıştım. Olimpiyatlarda görevler aldım. Şuanda Bilgehane'de işaret dili eğitimi veriyorum. Kanal 42 Televizyonu'nda ana haberlerde çevirmenlik yapıyorum. Hayatım sürekli bir mücadeleyle geçti.

3-1200x800.jpg

KÜÇÜKLÜĞÜM SESSİZ BİR DÜNYANIN İÇİNDE GEÇTİ

**Peki işaret dilini öğrenme süreciniz nasıl başladı?

-İşaret dili öğrenmemin ana sebebi, ailem oldu. Annem, babam, abim ve halam işitme engelliydi. İşitme engellilerin büyük kısmı ya yüksek ateşten ya da kafa travmasından duyma yetisini kaybeder. Babam doğuştan işitme engelliydi. Annem ve abim ise sonradan işitme engelli oldu. Onların içinde büyüdüğüm için haliyle kendimi geliştirmem ve onlarla iletişim kurmam gerekiyordu. Kısacası bu dili öğrenmeye mecburdum. Kendimi geliştirdim. Biz, sessiz bir dünyanın içindeydik hep. Çocukluğum bu sessiz dünyanın içinde geçti. Eve girdiğim zaman 'Hoşgeldin kızım' diye seslenen bir ailem olmadı. Evde hep işaret diliyle konuştuk. Annemin ve babamın işitme engelli olduğunu, ilk kez onlara bağırdımda bana cevap verememelerinden anladım. Annemin parmağından tutup, anneme çayı gösteriyormuşum. Annem bana çay veriyormuş. Annem, bizim ağlamamızı da hiçbir zaman duymadı. Bir çocuk ağladığı zaman hareketli olur. Annem yataktayken ağladığımızı hareketliliğimizden anlıyormuş.

5-1200x800.jpg

BABAMIN SES TONUNU ÇOK MERAK EDERDİM”

**İşitme engelli bir ailenin çocuğu olarak büyümek, bir yaşam sürdürmek nasıl bir duygu?

-Bir şey anlatmak istiyorsun anlatamıyorsun. Paylaşmak istiyorsun, paylaşamıyorsun. “Seni çok seviyorum kızım” ifadesini hiç duymadım. Annemden ve babamdan bu ifadeyi duymayı çok isterdim. Ben, çocuklarıma “Sizi çok seviyorum” diyorum sürekli. Çünkü küçükken bu ifadenin eksikliğini çok hissetmiştim. Ailemden göremediğimi, ben sürekli çocuklarıma göstermek istiyorum. Bir çocuğu normal şartlarda yönlendiren kişi hep annesi ve babası olur ama bizim için öyle olmadı. Küçük yaşıma rağmen annemi ve babamı yönlendiren kişi sürekli ben oldum. Onları, başkalarına hep ben anlattım. Telefon çalardı, konuşan hep ben olurdum. Bir çocuğa annesi, babası hikaye, masal okur. Ben, annem ve babamdan hiç hikaye ve masal dinleyemedim. Benim velim, engelinden dolayı annem veya babam olamadı. Eğitim hayatı boyunca velim dedem, dayım oldu. Babam, hiç ses çıkaramazdı. Ben, onun ses tonu nasıldı merak ederdim. Sihirli bir değneğim olsa, çocukluğuma geri dönseydim, annemin ve babamın konuşmasını isterdim.

6-1200x800.jpg

HEP SİYAH GİYERİZ, KESİNLİKLE SAAT TAKMAYIZ

**İşaret diliyle iletişim kurmak zor mu, belli kuralları var mı?

-Her dilin ayrı bir önemi var. İşaret dilini bilmek çok önemli. Çok zor bir eğitimi var. Her şeyden önce sağır dilini çok iyi bilmek gerekir. Biz, mimiklerimizle, duygularımızla kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Mesela yolda işitme engelli biriyle yürüyoruz, beni durduruyor ve 'Maskeni indir' diyor. Yüzümü görmek istiyor. Bu, onlar için çok büyük bir ihtiyaç. İşitme engeli iletişiminde ellerin önemi de çok fazla. Ellerin yüzü kapatmaması gerekir. Ayrıca ellerin iletişim esnasında net görünmesi gerekir. Biz, ağırlıklı olarak siyah giyeriz. Farklı renkler giyip, iletişimde dikkat dağıtmamız gerekir. Etik kurallarımız var, biz saçlarımızı toplarız. Yüzümüzün görülmesi lazım. Saat kesinlikle takmayız. Dikkat dağıtır. Tırnaklar ojeli olmayacak. Olimpiyatlarda, Televizyon programlarında bu kurallara daha çok dikkat ediliyor, edilmeli.

16 YAŞINDA İŞİTME ENGELLİLER AVRUPA ŞAMPİYONU OLDU

**Mehmet Uysal, seni tanıyabilir miyiz? Sporla ilk ne zaman tanıştın?

-Adım Mehmet Uysal, 27 yaşındayım. 4 yaşıma kadar konuşuyordum, Zatürreye yakalandım. Yüksek ateşten dolayı konuşma yetimi kaybettim. Küçük yaşlardan itibaren ailemin dudaklarına bakardım, konuşmalarını anlamaya çalışırdım. Babam, büyüdükçe stresli günler yaşamamam adına beni spora yönlendirdi. Babamla bir gün televizyon izliyorduk. Televizyonda bir güreş müsabakası vardı. Babam, beni Halil Karaçor hocanın yanına götürdü. Kendisi beni yetiştirmeye başladı. Antremanlara başladık. İlk başlarda çok zorlanıyordum ancak dudak okuma yeteneğimden dolayı o zorlu günleri de çabuk atlattım. 4-5 aylık süreç içerisinde vücudum çok güçlenmişti. 16 yaşındaydım. Disiplinli bir şekilde çalışmalarımı sürdürdüm. Milli Güreş takımına seçildim. İlk müsabakaya Ermenistan'da katıldım. İşitme Engelliler Avrupa Şampiyonası'nda 1. oldum. Türkiye'ye döndüm, ailem çok mutlu oldu. Selçuk Üniversitesi BESYO mezunuyum. Daha çok şampiyonluklar elde etmek istiyorum.

4-1200x800.jpg

SPOR, BENİ ENGELİMDEN UZAKLAŞTIRDI”

**Engeline rağmen hayattan memnun musun?

-Hayattan çok memnunum. Spor, benim yaşam tarzım oldu. Spor, beni engelimden uzaklaştırdı. Ben, engelimi kabullendim, onunla yaşamayı biliyorum. Aile ve kamp ortamı, işaret dilimi geliştirmeme ciddi anlamda olanak sağladı. Hayata bakış açımı değiştirdi. Konuşamamak zor bir şey. Dudak okuma tecrübem olduğu için büyük bir sıkıntı yaşamıyorum. İnsanların işaret dilini bilmesi, bizleri mutlu ediyor. İnsanın bir engeli olabilir ama hiçbir engel, başarıya engel olamaz. Arkadaşlarımla şakalaşıyoruz, birlikte antremanlara gidiyoruz, vakit geçiriyoruz. Yine söylüyorum engelime rağmen hayattan çok memnunum.

RÖPORTAJ: EMRE ÖZGÜL

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.