'Şüpheliler Savunmaları Alınmadan Tutuklanırlarsa Skandal Bir Karar Olur'

'Şüpheliler Savunmaları Alınmadan Tutuklanırlarsa Skandal Bir Karar Olur'

Adana Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mustafa Çinkılıç, gözaltındaki emniyet mensuplarıyla ilgili Sulh Ceza Mahkemesi hakiminin şüphelilerin ifadesini almadan dosya üzerinde karar vermesine karşı çıktı. Sanık haklarının en temel...

Adana Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mustafa Çinkılıç, gözaltındaki emniyet mensuplarıyla ilgili Sulh Ceza Mahkemesi hakiminin şüphelilerin ifadesini almadan dosya üzerinde karar vermesine karşı çıktı. Sanık haklarının en temel özelliklerinden birisinin kişinin suçunun yüzüne karşı söylenmesi; bu suçun delilerin toplanması ve savunmalarının alınması olduğunu hatırlatan Çinkılıç, gözaltındaki şüpheliyle mutlaka yüz yüze görüşülüp ona göre karar tesis edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

'Yüz yüzelik' ilkesinin Ceza Hukuku’nun en temel hususlarından birisi olduğunu vurgulayan Mustafa Çinkılıç, “Bu nedenle yakalanan bir zanlı ya savcılık aşamasında serbest bırakılır. Veya 'tutuklama' istemiyle mahkemeye sevk edilir. Hakim şüphelinin savunmasını alır. Bu çerçevede 'tutuklama veya salıverme' kararını verir. Gözaltı süresi dolduğunda ise kişiler derhal serbest bırakılır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) çok net olan kararlarına göre; tutuklama kararları matbu da olmaz. 'Mevcut delil durumu, delilleri karartma, kaçma şüphesine göre’ gibi genel ifadelerle de tutuklanma olmaz. Delilleri karartmaya ilişkin somut delillerin olması lazım. Dolayı ile böyle matbu olarak yapılan tutuklamaları AİHM, 'keyfi tutuklama' sayıyor. 'Ben sizin ifadelerini alamıyorum, zamanım yok, o yüzden sizin yokluğunuzda karar vereceğim' gibi bir şey olmaz. Sanık aranır, bulunamaz; yakalama kararı verilir. Yakalandığında da yine en yakın Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarılır. Hakim zanlının durumunu inceler, ona göre bir karar verir." dedi.

"BİR İNTİKAM DUYGUSUYLA YAPILIYOR"

Emniyet mensuplarının gözaltı sürecinin çağdaş hukuk sistemi ve temel haklarla bir ilgisinin olmadığını dile getiren Çinkılıç, şöyle devam etti: "Maalesef bir intikam duygusuyla yürütülen bir süreç. Bu daha önce başkaları için yapılmıştı, şimdi de bunlar için yapılıyor. Dolayısı ile sağlıklı bir yargılamanın önünü tıkayan, daha şimdiden yapılacak yargılamayı şaibeli hale sokan bir süreç. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Zanlıların mutlaka yüz yüze savunmaları alınacak, bunun sonunda bir karar verilecek. Aksi halde hakim 'ben dosya üzerinde tutukladım' diyemez. Türk hukuk sisteminde kişi 'şüphe' üzerine gözaltına alınır. 'Kuvvetli bir şüphe' var ise savcı soruşturmaya devam eder. 'Kuvvetli şüphe' zanlının tutuklanmasına veya serbest kalmasına neden olur. Eğer kuvvetli şüphe kesin hale dönüşürse kişi ceza alır."

Sulh ceza hakiminin savunmalarını almadığı polislere ilişkin ‘tutuklama’ vermesi halinde bunun 'skandal' bir karar olacağına dikkat çeken Çinkılıç, "İfadeleri alınmayan şüpheli serbest bırakılabilir. O zaman da 'madem serbest bırakıldı, neden bu kadar süre neden gözaltında tutuldu?' sorusu sorulur. Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi’nde halen ifadesi alınmayan 17 zanlı hakkında tutuklanma kararı verilmesi halinde hak ihlali olur. Dosya üzerinden savunmalarına gerek duyulmadan salıverilebilir. Aksi karar skandal bir karar olur." açıklamasını yaptı. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.